20.BÖLÜM

29 2 3
                                    


Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı atlamayın..

Keyifli okumalar...<3

Bir cümle insana bütün hisleri yaşatabilir miydi? Bana yaşattı. Umut, korku, heyecan... Hepsini hissediyordum.

Korkuyordum çünkü karşımda Azrailden farksız bir adam vardı. Umutluydum çünkü esaretten kurtulma şansım vardı. Heyecanlıydım çünkü günler sonra yeniden onu görecektim.

Bir köşeye sinmiş fırtına öncesi sessizliği dinliyordum. Yekta delirmiş gibi evin her yanında dolanıyor, etrafa küfürler savuruyordu. Öfkesinin bana yansımasından deli gibi korkuyordum.

Sanki korkumu hissetmiş gibi önümde durdu. Kafamı bir an olsun kaldırmazken gür sesiyle "Gözlerime bak" dedi.

Korkuyla gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey siyaha dönen kahveleriydi. Gözlerinden ateş çıkması mümkün olsaydı şu an cayır cayır yanıyor olurduk.

"Sen mi haber verdin?" Bu durumdan bile beni sorumlu tutması hiç şaşırtıcı olmamıştı.

"Saçmalama Yekta. İyileştiğinden bile haberim yoktu seninle birlikte öğrendim ben de."

Gözlerime şüpheyle bakmaya devam etti.

"Eğer bir suçlu arıyorsan o da sensin bunun farkına var artık." Sözlerimin ardından üstüme gelmesini beklerken öfkeyle masayı devirdi. Hırsını alamamış şekilde sağa sola saldırıp eline geçen her şeyi fırlatmaya başladı.

"Ağzını bir daha açarsan eğer konuşamadan kurşunla doldururum." Kendince uyarısını yapıp yukarıya çıktı. Bundan sonra ne olacağını bilmiyordum ama tek temennim kimsenin ölmemesiydi.

-------------------------------------------------------------------

On dakika sonra bahçeye akın eden korumalarla korkuyla yerimden kalktım. Ellerindeki silahlarla eve geliyorlardı. Ne yapacağımı bilemezken soluğu Yekta'nın odasına aldım.

"Bahçeye bir sürü koruma girdi ellerinde silah var." Benim telaşlı halime aldırış etmeyip beline kendi silahını yerleştirdi. Korkum daha çok artarken yanına gidip son kez konuşmak istedim.

"Yekta lütfen kimseye zarar verme. Beni bırak söz veriyorum onunla görüşmeyeceğim." Söylediklerime aldırış etmeden kapıya ilerledi.

"Aptalca konuşmayı kes! Üstüne bir şey al ve bahçeye gel."

Üstüme bir şey alıp peşinden gittim, bahçede ondan fazla araba vardı. Yekta korumaların karşısına geçtiğinde korkuyla arkasına geçtim. Göz ucuyla bana bakıp belinden silahını çıkardı. Olacakları panikle beklerken beni korkudan öldüren adamlara emirler yağdırmaya başladı.

"Serkan bizimle birlikte yedi araba gelecek. Kalanlar arabaları ormanda bir yere çekip saklanıcak. O pezevenk gelmeden kimse bir yere gitmiycek. İçeriye girdikleri an evin her yerini kurşunlayıp size verilen el bombalarını atıcaksınız. Anlaşıdı mı?" Duyduklarım yüreğime kor gibi yapıştı. Dolan gözlerimden yaş akmaması için çabalarken ondan bir iki adım uzaklaştım.

Hareketimi farkedip kolumdan tuttuğu gibi bedenimi bedenine yapıştırdı. Ondan uzaklaşmaya çalıştıkça kolumu sıkıyordu.

" Uslu dur! Kaçmaya çalıştığın tek bir an olursa ne yapacağımı biliyorsun." Ona itaat eden bir köle gibi başımı salladım.

Korumalar aldıkları emirle harekete geçmişti bile. Arabalardan çıkan silahlar ürpermeme sebep olurken Yekta'ya kaydı gözlerim. O da bana baktığında beni anlamasını bekledim. Gözlerimle ona yalvarırcasına bakıyordum ama o tüm ruhsuzluğuyla önüne döndü.

BERİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin