3.BÖLÜM

86 6 5
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.

GEÇMİŞ

Gidiyordum. Nereye gittiğimi bilmiyordum ama umurumda  da değildi zaten. Yanımda sevdiğim adam ile bilinmezliğe yol alıyordum. İçimde tarifi mümkün olmayan bir heyecan vardı. İçimdeki heyecan bedenimin kasılmasına neden oluyordu ama yüzümdeki gülümse bir an olsun eksilmiyordu. Yanımdaki adama kaydı gözlerim. Tek kelimeyle kusursuzdu... Çenesini kaplayan sakalları, dağınık saçları, insanı içine çeken kahverengi irisleri, her daim çatılı olan kaşlarıyla muazzamdı... Sakalları onda en sevdiğim yerdi. Elimi yasladıkça avucuma batıp bıraktığı his mükemmeldi. Meftunu olduğum gözlerini bana çevirdiğinde titrediğimi hissettim ama ,yine de ona kocaman bir gülümseme sunmayı ihmal etmedim. Aynı şekilde oda bana gülümsediğinde kalbim titredi. 

'"Nereye gidiyoruz.?"

" Fazla sabırsızsın güzelim. Az kaldı sabret."

Bu ümit verici sözlerinden sonra binbir hayalle gittiğim bu yolun beni öldürmekten beter edeceğini nereden bilebilirdim ki? İçimdeki heyecan ve mutlulukla gittiğim bu yolun sonun da , onun aklındaki şeytanların beni yok edeceğini nereden bilebilirdim?

Kafamı cama çevirip yolu izlemeye başladığımda İstanbul dışında bir yere gelmiştik. Yolun her tarafının ormanlık alan olması içimde ki merakı biraz daha çoğaltırken, araba büyük bir evin önünde durdu. Arabadan iner inmez yanıma gelip elimi tuttu.

'"Beğendin mi güzelim?"

"Beğenmek ne kelime bayıldım. Bana böyle bir evin olduğunu söylememiştin."

"Benim değil zaten."

" Kimin?"

"Bizim evimiz Beria. Senin ve benim."

Onun evi olan yer benim mezarım olacaktı. Oysa ki ne güzel evimiz diyordun be adam....

Yekta... İsmi içimin huzur ve güvenle dolmasına neden olan adam...

Kolları arasında can bulup, nefes aldığım adam...

Buram buram güven kokan kollarının bana eziyet etmesine nasıl izin verecektin?

Şefkatle saçlarımı okşayan ellerin nasıl vuracaktı bana?

Nasıl yapacaktın bana bu eziyeti? 

İçin hiç mi acımayacaktı?

Ya vicdanın? Hiç mi sızlamayacaktı?

Ellerimizi birbirine daha sıkı kenetledi. Ben en masum duygularla ilerlerken, o aklındaki iblislerin planıyla ilerliyordu.

Evet. Ben celladımın elinden tutmuş sonuma gidiyordum. 

Yok olmaya, ruhumu binbir parçaya ayırmaya, güven kokan bu adamın ihanetiyle sarsılmaya...

GÜNÜMÜZ

İlk kendine gelen ben olmuştum. Hızlıca geri çekilip toparlandım.

" Kusura bakmayın, ben birden fark edemedim. İyi misiniz? Tuttuğunuz için de sağolun"

" Önünüze bakmak yerine başka şeylere bakarsanız daha çok takılırsınız. Tabi herkes benim gibi sizi tutar mı bilemem."

" Pardon? Anlayamadım."

" Genelde insanlar, işlerine gelmeyen şeyleri anlamak istemezler sizde onlardansınız sanırım."

" Beyefendi düzgünce özür diledim. Sorun size çarpmam ya da beni düşmekten kurtarmanız mı?"

BERİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin