Korkularımın sebebi adam. Yıllardır rüyalarımdan beni korkularla uyandıran adam. Bana geliyordu. Adım adım bana yaklaşırken korkudan başka bir şey hissedemiyordum. Ölüm meleği kadar kusursuzdu.
Kaçmak için bacaklarımı hareket ettirdiğimde düşmeme ramak kalmıştı. Toparlanıp bütün gücümle arka tarafa koşmaya başladım.
Aynı anda arkamdan gelen ayak sesleriyle daha da hızlandım.
" Bu sefer benden kaçamazsın Beria"
Sesi bütün restoranı doldurmuştu. Kapıya ulaştığımda tam çıkmak üzereyken belime dolanan kollarla çığlık atıp, kendimi kurtarmaya çalıştım.
Sırtımı göğsüne yaslayıp ellerimi de arkamda birleştirdi. Hareketlerim tamamen kısıtlanmıştı.
Kulağımda hissettiğim nefesiyle kafasını omzuma yasladı. Ağlamam onu durdurmuyordu. Burnunu saçlarımın arasına daldırıp derin derin nefesler alıyordu.
" Seni öyle çok özledim ki. Kokunu, tenini, sesini çok özledim."
Söyledikleriyle zar zor aldığım nefesimi tuttum. Benim ona karşı özlemim yoktu. Bomboştum ona karşı. Sadece korku ve panik vardı.
" Konuş benimle Beria. Sesini duymak istiyorum.
Hıçkırıklarımdan başka bir şey dökülmüyordu dudaklarımdan. Titreyen bacaklarımda derman yoktu. Sarsılan bedenim, o tutmasa çoktan yere düşmüştü.
Kendimi ondan kurtarmak için son kez tüm gücümü kullandım. Hareketlenmemle yüzümü tamamen kapıya yapıştırıp, bacaklarımı kendi, bacaklarının arasına aldı.
Kokusu daha çok burnuma gelirken istemsizce derin bir nefes aldım. Değişmemişti. Hatırladığım gibi kokuyordu.
" Korkma. Bir şey yapmayacağım. Sadece seninle konuşup gideceğim."
Beni yanında götürmeyeceğine şu an deli gibi sevinmek istiyordum ama ardından söyledikleriyle her şey kursağımda kalmıştı.
" Daha sonra seni alacağım Beria ve sen de biliyorsun ki ben istediğimi hep almışımdır."
Doğruydu. Sonunu düşünmezdi hiçbir zaman. Önemli olan elde etmekti onun için. Sıkılınca da kenara atardı.
" Şimdi seni bırakacağım ama ağlamayı bırak, kaçmaya çalışma."
Yavaşça kollarımı ve bacaklarımı serbest bıraktı. Omuzlarımdan tutup kendine çevirdiğinde kafamı eğdim. Gözlerine bakacak cesaretim yoktu. Bana sıcacık bakan o kahvelerini görmeyi istemiyordum.
" Kaldır başını."
Kafamı sağa sola sallayıp reddettim. Bu seferde ellerini çeneme koyup kafamı kaldırdı. Kapattığım gözlerimin ardından pür dikkat bana baktığını biliyordum. Nefesi yüzüme çarpıyordu.
" Mavilerini aç bana deniz yıldızı. Şu an en çok onları görmeye ihtiyacım var."
Dudaklarımı aralasam da kelimeler çıkmıyordu. Hiçbir şey söyleyemiyordum.
Birden dudaklarımın kenarında hissettiğim baskıyla gözlerim anında açıldı. Kahveleri direk bana bakıyordu. Bu yakınlık çok fazlaydı. Korkum bir çığ gibi büyümüştü. Ellerimle onu ittirip kendimi duvar dibine yasladım. Kollarımı etrafıma sarmış sayıklıyordum.
" Ba- bana yaklaşma. Ne olur."
Önüme eğilip gözlerimizi buluşturdu.
" Şşşş sakin ol. Sana zarar vermeyeceğim Beria."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERİA
ChickLitUğruna canımı vereceğim adamın ihanetiyle karşı karşıyaydım. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Kapıya koşmamla saçlarıma yapışan eli hedefime ulaşmama izin vermemişti. " Benim olma günün geldi Beria. Burdan kurtulamazsın. Burası senin çıkmazı...