Tanıtım.

1K 66 38
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar!

Hepiniz hoş geldiniz!🍒

Bu bölüm tanıtımdan ibaret. İlerleyen bölümlerde yerine oturmayan ne varsa hepsi açıklığa kavuşacaktır.

Yoruma başlama tarihinizi bırakırsanız sevinirimm.

Ayrıcaa bu kitap düşüncelerimi kaleme döktüğüm ilk yer. O kadar heyecanlıyım kii... Umarım beğenirsiniz. 🍒

İnstagram hesabım: benhayel_

Keyifli okumalar dilerim!🦋

*

Evrende hüküm süren dört krallık...

Hırsla atılan adımlardan sonra gelen lanet...

İntikam almak için her şeyi göze alan genç bir kız...

Çözülemeyen olaylar...

İşte Nora Nemoris'in hikayesi!

Aqua Krallığı.

14 yıl önce.

Zamanda geriye gitmek kimine acı, kimineyse mutluluk verir. Nemoris Hanedanı'nın mensupları acı çeken taraftaydı. Geride bıraktığı anılar ya da geride bıraktıklarını zannettiği anılar, onlara sadece hüzün, keder veriyordu. İnsanın anılarının rüya değil de kâbusa dönüşmesiydi insanı en çok yakan.

Nemoris hanedanının oğullarından olan Pamir üvey abisi Han'a karşı içinde kıskançlık, kin barındırıyordu. Her zaman onun açığını yakalamaya çalışıyordu. Bir insan nasıl olurda kendi abisinden nefret eder? Bir insan nasıl olurda hırslarının kurbanına çevrilir? Tüm bunlara rağmen genç Han, başarılı bir şekilde ilerliyor ve halkın desteği her zaman arkasında hissediyordu.

Geçen yıllların ardından Han Kral konumuna yükselmiş, iki evlat sahibi olmuştu. Cesaretiyle adından söz ettiren oğlu Marsel ve güzelliği ile olduğu konumu aydınlatan prenses Nora hanedanın gözdeleriydi. İkisi de her haliyle asaletin çocuklarıydı.

Marsel babası gibi cesur, asil, merhametli bir insandı. O kadar güç doluydu ki, saray mensupları onun Leon'un gücüne sahip olduğunu düşünüyordu. Leon Evrenin en büyük gücüne sahip, kanatlarının altında dünyanın sırrını saklayan efsanevi varlıktı. Asırlardır onun varisine rastanlamıştı şu koca evrende. Ta ki Marsel'in o varis olduğu düşüncesine kadar. Fakat bilmiyorlardı bu düşüncenin somut bir hal alıp Marsel'in boynuna saplanacağını.

Işıltılı yaz günlerinden biriydi. Aqua Krallığı adeta parlıyordu Güneşin ışıltısıyla. Kim bile bilirdi ki, Güneşin ışığını solduracak kanın bu gün akacağını, gözlerdeki ışığı karanlığa sokacağını.

Hırsı gözünü kör eden Pamir, Marsel'i öldürmeye yemin etmişti. Gücünün doruğuna ulaşamadan onu ve ailesini öldürmeli, Krallığın başına kendisi geçmeliydi. Bir suikast düzenledi. Marsel uyuduğu zaman hain edasıyla odasına girecek, genç prensin hayatına son verecekti. Lakin olaylar beklediği gibi ilerlemedi. Suikast gerçekleştirileceği açığa çıkmıştı ve muhafızlar Prens'in odasında yerini almıştı. İşte o zaman başladı her şey. İşte o zaman kendini gösterdi ölüm.

Saray adeta çalkalanıyordu. Pamir, para ve makam sözleri vererek toplamıştı bir çok insanı etrafına. Pamir taraftarları gözünü kırpmadan, vahşi hayvan edasıyla gördüğü kim varsa öldürüyorlardı. Kendi elleriyle, kendi sonunu getiren cahil bir topluluktan ibaretlerdi.

Saray ve Krallığın sokakları metalik kan kokusuyla doluydu. Kraliçe Claudia ve kızı Prenses Nora tüneller aracılığıyla saraydan çıkarılıyordu. Saraydan çıktıkları an Kraliçe'nin gözü dehşetle açıldı. Yeniliyorlardı. Aqua Krallığının sokakları kızıl kanla renklendirilmişti. Adeta her yer vahşetin izini taşıyordu. Ölümün çığlığı tüm eyalette duyuluyordu adeta.

Pamir türlü karanlık varlıklardan bir birlik oluşturmuştu. Karanlık varlıklar yenilemezdi. Duygudan mahrum, hissiz yaratıklardır.

Marsel ağır yaralar almasına rağmen savaşmaktan vazgeçmiyordu. Bir an, onun boşluğundan yararlanarak arkasından gelen Pamir, Su gücünü kullanarak bir hortum oluşturmuş Marsel'i içine almıştı. Yere çakılan Prens acıyla inledi. Bu anı fırsat bilen Pamir kılıcını genç Marsel'in kalbine sapladı.

Olaylar o kadar hızlı gelişiyordu ki, kavaramak için durub düşünmek gerekiyordu. Oğlunun ölümüne şahit olan Kraliçe şokun etkisinden çıkarak tüyleri diken-diken eden feryatlar atmaya başladı. Öyle ki, çığlığı eyaleti esir aldı. Çığlıklar arasında güçlü bir gök gürültüsü duyuldu. Sanki gökyüzü bile olanalara karşıydı. Sanki o bile bu zülme dayanamıyordu, haykırarak sesini duyurmaya çalışıyordu. Sanki o bile bir annenin acısına ortak olmaya çalışıyordu. Sağanak yağmur başladı; yeryüzündeki kanları temizlemek adına.

Geçit açmakta usta olan Jenna eşi ve Kral Han geldikten sonra onlarda birlikte farklı bir evrene, hayata geçiş yaptı. Terk ettiler kanla lanetlenen bu Krallağı.

Nedeni neydi bu kanlı savaşın? Neydi masumların suçun? Neydi bu kadar hırsın sebebi? Çocukları bile ezecek bu açgözlülüğün nedeni neydi? Neydi Güneşin ışığını solduran? Işıltını kasvete çeviren bu körlüğün sebebi neydi?

Bölüm sonu.

*

Evetttt hikayeyi nasıl buldunuz?

En çok ilginizi çeken, merak ettiğiniz olay hangisiydi?

Oy atmayı unutmayalım gençlerr🍒

İnstagram'dan benhayel_ ismiyle bana ulaşabilirsiniz.🦋

ÇÖZÜLEMEYENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin