Bölüm Sekiz: Geçmişten Bir Kesit.

220 33 32
                                    

Selammm!

Nasılsınızz? Umarım iyisinizdirr.🍒

İştee yeni bölümle karşınızdayımm.

Sol aşağıdaki yıldıza dokunmayı vee yorum yapmayı unutmayalımm🍒

(Bu arada multimedyada Aron Marshal varr.)

Keyifli okumalarr!🦋

*

Kendimi zorlayarak göz kapaklarımı araladığımda ilk başlarda nerede olduğumu kavrayamadım. Biraz daha baktıktan sonra bir arabanın içinde olduğumu anladım. Sesler duyuyordum fakat sesler o kadar uzaktaydı ki, anlamakta zorluk çekiyordum. Tüm vücudum uyuşmuştu sanki. Hiç bir şey hissetmiyordum.

Bakışlarımı hafifçe kaldırdığım zaman bulanık bir yüz gördüm. Gözlerimi sıkı sıkıya kapattım. Bir kaç saniye öyle bekledikten sonra tekrar gözlerimi açtım. Mavi harelerini yüzüme dikmiş, endişeli bakışlarla beni süzen annemi gördüm.

"Anne." Tek kelime bile boğazıma dikenler batırmıştı.

"Nora, bir tanem duyuyor musun beni?" Sesi daha net bir hal almıştı.

Ağzım açıp konuşacağım sırada vücuduma şiddetli sızı bir yayıldı. Az önceki hissizliğim gitmiş yerini öldürücü acıya bırakmıştı. Göz pınarlarımdan acı dolu bir kaç damla kendini yanaklarıma bıraktı. Acı bir yerde değildi, her yerimdeydi. Sanki birisi ellerini derimin altına geçirmiş, kemiklerimi kırmak ister gibi sıkıyordu.

Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım. "Anne sen misin?." Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, duyduğundan bile kuşkuluydum.

"Tamam güzelim, buradayım geçti." Duymuştu. Zaten o beni hep duyardı. En çaresiz anlarımda da elimi tutan o değil miydi?

Araba aniden durduğunda yerimden biraz kaydım. En ufak hareket bile acımı dayanılmaz hale getirmişti. Kapının açılmasıyla bakışlarımı oraya diktim. Dümdüz ifadeyle irislerini üzerimde gezdiren Aron'u gördüm. Beklemediğim anda kafasını içeriye sokmuş beni kolları arasına almıştı. İtiraz etmeye halim bile yoktu. Zaten etmek istemiyordum. Bu halde yürüyemezdim.

Soğuk rüzgar tenimi yalayıp geçiyordu. Buz havuzuna atılmışım gibi titriyordum. Aron beni saran kollarını daha da sıkılaştırdı. Gözlerim yüzüne çıktığında şuana kadar görmediğim sert bir ifade vardı yüzünde. Vücudunun kaskatı kesilmesi gerginliğini ele veriyordu.

Sadece bir kaç saniye sürmesine rağmen bana ömür gibi gelen saniyelerin ardından kapıya ulaştık. Birisi geçip kapıyı açmıştı ama kim olduğunu görememiştim. Eve adımımızı atar atmaz sıcak hava içimi ısıtmıştı. Merdivenlere yöneldiğinde beni odama çıkardığını anladım. Odamdan içeriye girip beni dikkatli bir şekilde yatağa bıraktı.

"Hemen şifacıyı çağırın." Bıçak kadar keskin sesiyle emir vermişti.

"Nora," Ria'nın sesi kulağımı doldurdu. "Çok yanıyor mu canın?" Yatağımın yanında yere oturmuş üzgün gözlerle durumumu ölçmeye çalışıyordu.

"Annem," yutkundum. "Annem nerede?"

"Annen burada değil, güzelim. Sadece halisünasyon gördün."

Gözlerimden bir damla yaş düştü. Oysa ne kadar gerçekti. Sesi, bakışı, dokunuşu her şeyi annemdi. Onu gerçekten çok özlüyorum. Keşke şuan yanımda olsaydı.

ÇÖZÜLEMEYENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin