Bölüm Yedi: Çığlık.

220 37 46
                                    

Hellooo!

Nasılsınızz?

Sonunda yeni bölüm geldii!

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınn. 🍒

Kefiyli okumalar. 🦋

 🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Arabanın penceresinden dışarıyı izliyordum. Bir orman yolundaydık. Sıra sıra dizilmiş ağaçlar sislerin arasında kayboluyordu. Geceden daha karanlık olan bu orman insanın içini ürpertir cinstendi fakat gözlerimi alamıyordum bu manzaradan. Evet, başıma bir sürü olay gelmişti ama ben pencereden dışarıyı izliyordum. Böyle bir insanım ben işte. Ne olursa olsun, ne yaşarsam yaşayayım doğanın güzelliği alıyordu tüm dertlerimi. Bir element kullanıcısı olduğun için miydi doğa sevgim bilemiyorum ama zaten çoğu insan huzuru doğa da bulmuyor muydu?

"Geldik." Aron'un otoriter sesi ile bakışlarımı pencereden ayırmadan arabadan indim. Dışarıya adımı atar atmaz buz gibi hava yüzüme çarptı. Refleks olarak ellerimi etrafıma doladım. "Buradan." Diyerek sol tarafı gösterdiğinde başımı işaret ettiği yere doğru adımlamaya başladım.

Kocaman bir bahçesi var. Yerlerin karla kaplı olması ayrı bir hava katıyordu. Yer yer ekilmiş ağaçların üstü karla süslenmişti. Gözlerimi ağaçlardan ayırdım ve iki katlı bir köşkle karşılaştım. Gözlerimi iyice açarak karşımdaki eve bakıyordum. Bir kaç ailenin rahatlıkla sığa bileceği büyüklükteydi. Dışında bulunan sütunlarda bir sarayı andırıyordu.

"Ne kadar da büyük bir ev. Ben böyle bir yerde yaşasam kesinlikle kaybolurdum." Ria'nın kulağıma yaklaşarak hayretle dolu sesiyle söylediklerine gülümsemeden edemedim. İç sesim olmuştu.

Nihayet kapıya vardığımızda Aron beklemeden kapıyı açtı ve biz de beklemeden peşinden içeriye girdik.

"Hoş geldiniz efendim." Güler yüzlü bir kadın bizim yanımıza geldi. Montlarımı alıp askıya astıktak sonra Aron'a bakarak konuşmaya başladı. "Efendim, dilerseniz salona geçin ben de sizlere sıcak bir kahve yapayım."

"Teşekkürler, Asin."

Salona girdiğimiz anda gözlerim odanı taramıştı. Koridorlarda olduğu gibi salonda da büyük avize kullanmak yerine duvar lambalarıyla aydınlatılmıştı salon. Loş bir ortam hakimdi. Sol köşede yerleştirilmiş şöminenin yanına doğru ilerledik. Deri koltuklarda yerimizi aldıktan sonra daha fazla sabredemedim ve konuşmaya başladım.

"Ne istiyorsun benden?" Sorumla birlikte koyu irislerini önce üstümde gezderdi. Ardından bakışları yüzüme dokundu ve nihayet gözlerimle buluştu.

ÇÖZÜLEMEYENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin