Bölüm Yirmi İki: Sislerin Tapınağı.

84 18 11
                                    

Selamm!

Nasılsınız bölüm atmayalı? Umarım keyfiniz yerindedirrr. 🍒

Uzuuun bir bölümle karşınızdayımm.

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalımmm, lütfen.

Yeni bölümle ilgili ilk kesitleri görmek için instagram hesabımı takip edebilirsinizz. 🍒

İnstagram: benhayel_

Keyifli okumalar dilerimmm. 🦋

 🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Anneannemle konuştuktan sonra Aron'la birlikte yola çıkmıştık. Eve gidiyorduk. Sessiz bir yolculuk oluyordu. Aslında Aron, bir kaç kez benimle konuşmaya çalışmıştı ama şu an konuşmak istemiyordum. Aklım hâlâ anneannemin anlattıklarındaydı. Bir insanın nasıl bu kadar zalim olabileceğini aklım almıyordu. Aklım alsa bile vicdanıma sığmıyordu. O herifin hırsları yüzünden doğmamış bir bebeği ölümün pençesine atmasını kabul etmiyordu vicdanım.

"Lütfen, konuş benimle, kızıl." Aron'un sözleri düşüncelerimi baltaladı. "Konuşmak içini rahatlatır belki."

İçimde tuttuğum nefesi serbest bıraktım. "Benim içim, intikamımı aldığım gün rahatlatacak, Aron."

"Öfkelenmek, kızmak senin hakkın evet-"

"Öfke mi?" Dedim hayretle. "Duyduklarım sadece öfkelenecek ya da kızacak kadar basit değildi, Aron. Kalbimde ikinci bir delik açıldı ve o delik, ilkinde de olduğu gibi intikam ateşiyle dolu." Tek nefeste sarfettim düşüncelerimi.

"İntikam ateşi..." Dedi gözlerini yoldan ayırmadan. "Beyninin derinliklerinde bir alev kızıcımları belirir. Sonrasında bir lav misali yayılır vücuduna. En çokta kalbini yakar. En çokta duygularını küle çevirir." Saniyelik olarak bakışlarımız kesişti. "Gözlerinden uykunu, kalbinden huzuru alıp götürür." İç çektiğini duydum. "İnan bana kızıl, yaşadıklarını en iyi ben anlıyorum."

Lafını bile bölmeden dinlemiştim onu. Gözlerinde yeşeren duygu yoğunluğu, içli bir şekilde anlatması onun da bir intikam peşinde olduğunu düşündürdü bana. Çünkü bu hissleri yaşamayan bir insan bu kadar iyi anlatamazdı.

"Sanırım senin de alman gereken bir hesap var?" Diye sordum.

Nefeslenir gibi güldü. "Vardı." Bakışlarını yoldan ayırıp bana çevirdi. "Ta ki, intikamımın surlarını aşacak derecede büyük bir duyguyu tadana kadar."

Neden bahsettiğini anlamadım ama üstelemedim de. Bazı konular açık açık anlatılamaz. Aron da kapalı kutu gibiydi. Aslında ben de kendimden, hayatımdan bahsetmeği seven bir insan değildim. Fakat zamanla bildiğim hayatımın yalan olduğunu öğrendim. İnsanlarla aynı anda öğrendim gerçekleri. Bir anda hiç bilmediğim, duymadığım, görmediğim yerde buldum kendimi. Bilinmezlikler, çözülemeyen olaylar hep tedirgin yapardı beni. Ama hayatım bilinmezlik kelimesinin vücut bulmuş haliydi.

ÇÖZÜLEMEYENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin