3.Bölüm

934 461 48
                                    

Karnım büyüyünce hemen belli olmaz diye düşünmüştüm. En azından bir süre saklamayı becerebileceğimi bile sanmıştım. Ama daha dört aylık hamile iken göbekli birine benziyordum. Beş aylık olduğumda ise bunun bir göbek değil giderek büyüyen bir bebek olduğu anlaşılıyordu. Oda arkadaşlarım çoktan anlamışlardı ama eğitmenlerin karnımı görmemesi için salona herkesten önce girip yerime oturuyor ve herkesten sonra kalkıyordum.

Ajan Hunter ya karnımı görmüştü ya da kızlardan biri beni ispiyonlamıştı. Belki de çıktığım operasyonlarda yanımda olan azınlık haber uçurmuştu. Çünkü o günlerde odasına çağırıldığıma dair bir anons almıştım. Güven tazelemesi yapıp kapısını tıklatıp içeriye girmiş ve kendinden emin bir gülüşle karşılaşmıştım. Bana masasının önündeki sandalyeyi işaret etmişti.

Havada erkek parfümü vardı ve oturmamı işaret ettiği deri sandalyenin süngeri birinin ağırlığı altında ezilmiş, daha yeni havalanıyordu. Anlaşılan o ki ben gelmeden önce dedikodum yapılmıştı. Peki kiminle?

"Ajan Merlin'in gözdesi ile tanışmak istedim."

Kadın, her türlü jest ve mimiğimi anlamlandırmak için beni inceliyordu. Oturuş şeklimden, el ve ayaklarımın pozisyonundan anlamlar çıkartmaya çalışıyordu. Biliyordum. Çünkü bunun dersini bize veriyordu. Durgun ve mimiksiz bir yüz ifadesi ile ona bakmaktaydım. Beni daha fazla analiz etmemesi için ona cevap vermeyecektim. Çünkü sorguda sessiz kalma hakkını kullananlar, en sevmediğimiz tiplerdi. Onun tekrar konuşmasını bekleyecektim.

Belki yine teste tabii tutacak ya da bir operasyona gönderecekti. Aslında beni şimdiye kadar çok fazla teste tabii tutarlar diye düşünmüştüm. İslamofobinin etkisi, aralarındaki en genç, rütbesiz kişi olmam belki de hamile olduğumu başından beri bilmeleri bende bu etkiyi yaratmıştı. Ama şimdiye kadar iki saha operasyonuna dâhil olmuştum. Birincisi on kişilik bir ekip olarak bir şirketin kapısına bırakılmamızdı. Görevimiz ise şirket CEO'sunun kimlik bilgilerine ulaşmaktı. Karınca gibi binanın kılcallarına dağılıp bir yöntem bulmaya çalışmıştık. Erkekler çoktan şirket çalışanı olan kadınları tavlama sırasına geçmişti. Başarıya giden her yol mubahtı sonuçta. Birkaçı ortada yoktu ve ben de ne yapabileceğimi bilmiyordum. Temizlikçi kılığına girmek aklıma geldi ama bu iş filmlerde olduğu kadar kolay değildi. Her kapının önünde güvenlik sistemi bulunuyordu ve görevli birinin kartını çalmadıkça saklı kapılar bana açılmayacaktı.

Rekabet halinde olduğum grup arkadaşlarımı gözetledim. Ortalıkta olanlar benim gibi boşa kürek çekiyordu. Beni asıl korkutansa şirkete girer girmez kaybolanlardı. Kafalarında bir plan olduğu belliydi. Bense tuvaletleri, havalandırmaları kontrol etmiştim. Yönetim katına çıkmaya çalışmış ama asansörde yine kart engeliyle karşılaşmıştım. Farklı yollar bulmaya çalışırken çağrı cihazlarımıza aynı anda uyarı gelmişti. Toplanma noktasına bekleniyorduk. Süremiz bitmiş olamazdı çünkü herhangi bir süre verilmemişti. Birisi görevi tamamlamış olmalıydı.

Akademiye gelene kadar kimse konuşmadı ama İtalyan olan sırıttığına göre görevi başaran oydu. Konferans salonunu doldurduğumuzda ise bunu nasıl başardığını anlattı. Asla benim aklıma gelmeyecek bir şeydi.

Fotokopi makinesi. Evet. Değil CEO'nun kimlik bilgileri, tüm şirket çalışanlarının banka hesap numaralarından sosyal güvenlik numaralarına kadar her şeye ulaşmıştı. Bunu da ortalıkta duran fotokopi makinasının hard diskini sökerek ve şimdiye kadar fotokopisi çekilen her şeyin çıktısını alarak yapmıştı. Arada siyah beyaz fotokopisi çekilmiş popolar ve garip suratlar da vardı. Salondaki birçok kişi onu alkışlamış benim gibi içinde haset tohumları olanlar da tırnaklarını yemişti.

İkinci çıktığım operasyon ise daha çetrefilliydi. Eylül ayının ilk haftalarıydı ve 37 derece sıcakta bir bankanın önünde bekliyorduk. Bankada güya soygun vardı ve sessiz alarm verilmişti. Kafamda FBI yazan lacivert bir şapka ve üstümde şapkamla uyumlu kurşungeçirmez bir yelek vardı. Sıcak hava ve şiş karnımı sıkıştıran yelek beni bunaltmıştı. Operasyon ya da alacağım puan umurumda bile değildi. Bir yerlere gidip uzanmak ve buz gibi şeftalili soğuk çay içmek istiyordum.

Hayata Dönüş #Aşk-ı Polisiye V#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin