Aycan'a gittim. Bize yuva olmaya çalışan polisevine. Aycan geceleri daha az uyandığı ve uykusu düzene girdiği için daha az şikâyet alıyorduk artık. Bazen onu susturmanın telaşına düşmüşken kapım çalınıyor ya bir görevli ya da bir misafir "Sessiz olamaz mısınız?" diye soruyordu.
Üç bavul, ağzı açık bir şekilde yerde duruyordu. Her yerde minik kıyafetler vardı. Kirli çamaşırlarımızı bir çöp poşetine dolduruyor ve hafta sonu alt kattaki çamaşırhanenin yolunu tutuyordum. Prize yakın komodinin üstünü mutfak olarak kullanıyordum. Elektrikli su ısıtıcım, Aycan'ın maması ve acil durumlar için bardak çorba ve nuddle paketleri vardı. Dağınıklığı toparlamaya çalıştım ama asla ve asla bu küçük otel odası ev olmayacaktı.
Giray'ın beni bir kez aramış olduğunu gördüm ve çağrısına döndüm. İlk çalışta açtı.
"Can Kız, nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"Bugün seni çok az gördüğüm için durgunum."
"Beni aramışsın. Duymamışım."
"Evet, senden bir şey isteyecektim."
"Seni dinliyorum."
"Bir süredir terapi alıyorum. Psikiyatristim yarınki seansa senin de gelmeni istiyor. Tabii tamamen gönüllülük esas. Gelmek ister misin?"
"Saat kaçta?"
"Öğleden sonra. Birlikte gider geliriz."
"Tamam, olur ama konu ne?"
"Doğru iletişim yöntemleri diyelim. "
Fatih'te Emniyet Müdürlüğü'ne çokta uzak olmayan özel bir kliniğe geldik. Giray, sabahtan beri durgundu ve onu tedirgin eden bir şey vardı. Sormadım. Üstelemedim. Birazdan eteğindeki taşları dökeceğini düşündüm.
"Ne zamandır buraya geliyorsun?"
"Yedi aydır sanırım."
"O kadar uzun mu? İşe yarıyor mu peki?"
"Son iki aydır evet."
Benim yurda dönmemi kast ediyordu. Ben de onun kollarında iyileşmek istiyordum. Hiçbir şeyden çekinmek zorunda kalmadan, hiçbir şey saklamadan mutlu bir şekilde yaşamak istiyordum. Aycan'ı söyleyip rahatlamak istiyordum. Kendimi tüm sonuçlara hazırlayıp karın ağrımdan kurtulmak istiyordum.
"İlaç kullanıyor musun?"
"Küçük bir antidepresan. Plasebo bile olabilir. Tam emin değilim."
Doktorun odasının kapısı açılınca ikimiz birden ayağa kalktık. Giray'la en son seri katil avında bir psikiyatrist ile görüşmüştüm. Acı dolu günleri hatırlamanın yeri değildi.
Talat Bey, emekliliğe yaklaşmış, tam bir İstanbul beyefendisi gibi giyinmiş, diksiyonu aşırı düzgün biriydi. Oturmamız için bize masasının önündeki koltukları işaret etti. Giray'la yan yana oluruz sanmıştım ama şimdi karşılıklı oturuyor ve birbirimizin gözlerinin içine bakmak zorunda kalıyorduk. Neşeli hal hatır sormasından sonra doktor, mevzuya girdi.
"Bugün burada sizlerle doğru iletişim yöntemleri hakkında konuşacağız. İletişimin amacı, kısaca sorunlarımızı çözmek, gereksinimlerimizi karşılamaktır. Kullandığımız kelimeler vasıtası ile etkili olmak istiyorsak, kararlı olmalıyız. Tam olarak ne yapmak istediğimizi bilmemiz gerekir ve kullandığımız kelimeler isteğimizle uyum içinde olmalıdır. Dikkatimizi karşımızdaki kişiye yöneltmeliyiz. Biri ile konuşurken çevreyi gözden geçiriyorsanız etkili olamazsınız. Ne istediğimizi, duygularımızı virajlı yollara sapmadan açık ve net bir şekilde söylemeliyiz. Duygu, düşünce ve davranışlarımızda kararlı ve tutarlı olmalıyız. Bugün dediğimizi yarın inkâr etmemeliyiz. Sonuçları yorumlayabilmeli bunlarla ilgili konuşabilmeliyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dönüş #Aşk-ı Polisiye V#
Mystery / ThrillerSERİ TAMAMLANDI. Hiçbir şey ortada apaçık duran gerçek kadar yanıltıcı değildir. İmkânsız olamayacak kadar gerçek, mümkün olabilecek kadar olası bir cinayeti çözmeye hazır mısınız?