"Canfeza, neredesin?"
"Yenikapı'dan metroya binmek üzereyim. Ne oldu?"
"Binme. Seni almaya geliyorum."
Mesaiye geç kalmamıştım. Giray'ın beni almaya gelmesindeki nedeni anlayamadım. Cumartesi günü beni takip etmesinden beri görüşmemiştik. Ona kızgın değildim ama kızgınmışım gibi davranmak işime geliyordu. Sakladığım sır yüzünden tam bir suçlu profili çiziyordum.
Anadolu önde oturuyordu ve beni görünce uslu bir çocuk gibi arka koltuğa geçti. "Günaydın," diyerek Range Rover'a bindim.
"Günaydın güzelim. Nasılsın bakalım."
"İyiyim. Bu kibarlığını neye borçluyum?"
"Gün içinde çok yoğunuz. Yine seni göremem diye en azından emniyete bırakayım dedim."
Bahanesi beni kandırmaya yetmemişti. Bence aramız iyi mi yoklamasıydı. Yüzümün güldüğünü görünce rahatlamıştı çünkü. Anadolu arkadan kese kâğıdı içinde bir simit uzattı bana. Laleli'deki fırından alınmıştı. Ayrılma ihtimalimiz Giray'ı korkutmuş olmalıydı. Sabah sabah bu hareketliliğin başka açıklaması olamazdı. Radyoda çalan şarkı, mırıltılar şeklinde arabaya yayılıyordu ama hangi parça olduğunu anlamıştım. Sesi yükselttim. Nakaratın gelmesini bekledim ve şarkıya ellerimi çırparak eşlik ettim.
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Şak. Şak. Şak. Anadolu arkadan ellerini uzattı ve o da bana eşlik etmeye başladı. Giray bana bakıp tebessüm etti.
Nasıl da gittin insafsız? Böyle bırakılmaz ki
Şak. Şak. Şak.
Unuturum sanmıştım güzelim
Gözüm yollarda kaldı.
Emniyete gelene kadar şarkıyı Anadolu ile birlikte söyledik. Giray'sa gözünü çoğu zaman yoldan ayırıp bana bakıp gülümsedi. Park edip motoru durdurunca "Dışarıda bekle Anadolu," dedi. Baş başa kalmıştık artık.
"Kaçıp gidelim buralardan."
"Nereye?"
"Sen böyle şarkılara eşlik et. Ben direksiyonda olayım. Yol bizi nereye götürürse. Ege kıyıları, Karadeniz kıyıları fark etmez. Sen sür de ben istediğin yere süreyim."
Tatile o kadar çok ihtiyacım vardı ki. "Evet," diyerek boynuna atılmayı çok isterdim ama bir numaralı problemim Aycan'dı. Onu uzun bir süre bırakamazdım ve Giray'a ondan bahsetsem bile sonumuz tatile çıkmaktan çok uzak olacaktı. Bahane olarak iki numaralı problemimi söyledim.
"Bir gün bile izin hakkım yok. Hepsini tükettim."
"Rapor alırsın. Olmaz mı?"
"Bu nitelikli dolandırıcılığa girer."
Giray'ın yüzü düştü. Elimi tuttu ve "Bu akşam yemeğe çıkalım o zaman. Biraz özel olsun ve şık giyinelim," dedi.
Aycan'ı ne yapacağımı bilmiyordum ama teklifini kabul ettim. Cesaretimi toplayabilirsem Aycan'dan bahsetmek için güzel bir fırsat bile olabilirdi. Giray'ın morali yerindeydi. Beni kaybetme korkusu yaşıyordu. Ama tüm bunlar yeterli değildi. Son dakikaya kadar düşünüp kararımı öyle verecektim.
Toplantı odasında son hazırlıklarımı yapıyordum. Birazdan seminer grubum gelecekti ama kapıdan Anadolu, kafasını uzattı.
"Canfeza," dedi. Sonradan hatırlamışçasına "Komiserim," dedi.
"Rahat ol Anadolu. Ne oldu?"
Son kez koridoru kontrol edip yanıma geldi ve "Giray sana ne dedi?" diye sordu. Çatık kaşlarımı görünce "Özür dilerim. Özel hayatına karışmak istemezdim ama Giray Komiser'de lacivert, kadife bir kutu var. Sana evlenme teklif edecek," dedi ve cüssesinden beklenilmeyecek tarzda yerinde zıpladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dönüş #Aşk-ı Polisiye V#
Mystery / ThrillerSERİ TAMAMLANDI. Hiçbir şey ortada apaçık duran gerçek kadar yanıltıcı değildir. İmkânsız olamayacak kadar gerçek, mümkün olabilecek kadar olası bir cinayeti çözmeye hazır mısınız?