Geç kalmıştım. Koşturarak, soluk soluğa kafeye girdim. Giray umudunu kesmiş gibi otururken beni görmesi ile heyecanlandı ve ayağa kalkarak karşıladı. Üstünü değiştirmişti. Evine uğramaz diye düşünmüştüm ama bu son buluşmamız için özenmişti.
"Hoş geldin Canfeza."
"Geç kaldığım için üzgünüm."
Giray tokalaşmak istercesine elini uzatmaya çalışıyordu ama kararsızdı. O fırsatı vermeden karşısındaki koltuğa oturdum.
"Aç mısın? Yemek yiyelim."
"Hayır. Çok fazla vaktim yok. Hızlı konuşursak sevinirim."
Bu kafeyi her zaman çok sevmiştim. Sahibini uzaktan tanırdım. Beni görünce başı ile selam verdi ve siparişlerimizi almak için yanımıza geldi.
"Canfeza içecek bir şey? Kahveye ne dersin?"
Giray, çayı kahveye tercih edeceğimi biliyordu ama kahve teklifinin altında yatan nedeni anlamıştım. Süre kazanmaya çalışıyordu.
"Sadece çay," dedim.
Siparişlerimiz gelmeden Giray heyecanlı bir şekilde "Nasılsın Canfeza?" diye sordu.
"Gerçekten iyiyim. Sürekli bunu sormana gerek yok. Sen nasılsın?"
Önce omuz silkti. Çaylarımız gelmişti. Ben çayıma şekerini atarken "Senin kadar iyi değilim sanırım," dedi. Bir tepki vermedim. Ben acı çekiyorsam o da çekmeliydi. Bunu hak etmişti.
"Neler yaptın Amerika'da? Biraz anlatsana."
"Seminerde öğrenirsin."
"Sürprizi bozma diyorsun yani." Ben umursamaz bir tavır takınırken Giray, derin bir nefes aldı. "Sormak istediğim zaten o değildi. Neyse, senden özür dilemek istiyorum Canfeza. Sana karşı çok fazla hata yaptığımın farkındayım. Dileyeceğim tüm özürler, yeryüzünde ödeyeceğim tüm diyetler bunları karşılamaz ama tekrar özür diliyorum."
"Ben unuttum her şeyi önemli değil. Bunlardan konuşmasak olur mu?"
"Hayır, tam da bunlardan konuşmalıyız."
Donuk parmaklarımı ısıtmak istercesine ince belli bardağıma sardım. Çayımdan bir yudum bile almamış onun gözlerine bakmaktansa tüten dumanı izliyordum. Bizim için yüzleşme başlıyordu.
"Feride'yle evlenmedim. Bebeği aldırdı."
Gözlerim hayretle açılırken başımı kaldırdım ve Giray'ın altın sarısı şeytani gözlerine baktım. Bir nanosaniye içine tüm düşüncelerimi sığdırdım. Bebeği benim yüzümden mi aldırmıştı? Ama neden? Onun için bir tehdit olmadığımı söylemiştim. Artık ellerime doğmamış bir bebeğin kanı da bulaşmıştı. Buradan çıkıp kendi kızıma nasıl sarılacaktım? Peki Giray bana neden ulaşmamıştı? Neden beni haberdar etmemişti?
"Benim yüzümden mi aldırdı?" dedim sesim titreyerek.
"Hayır, Canfeza. Asıl senin yüzünden doğuracaktı. Anneliğe uygun biri değildi ve sana inat bebeği doğurma kararı almıştı. Sonra bunun ne kadar salakça olduğunu anladı. Giderken ona mail atmışsın bu da etkili oldu. Onunla evlenmeye ve çocuğuna sahip çıkmaya hazırdım ama o istemedi."
Dudağım yana doğru seğirdi ve gülümsememek için tüm mimiklerimi zorladım. Ortalıkta olan tek çocuk benim kızımdı.
Bir kızımız var Giray.
Aylardır damarlarımda dolanan, dışarıya çıkmak için can atan cümle dilimin ucuna kadar gelmişti işte. Ben konuşamadan Giray tekrar araya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata Dönüş #Aşk-ı Polisiye V#
Mystery / ThrillerSERİ TAMAMLANDI. Hiçbir şey ortada apaçık duran gerçek kadar yanıltıcı değildir. İmkânsız olamayacak kadar gerçek, mümkün olabilecek kadar olası bir cinayeti çözmeye hazır mısınız?