Mutlu

1.3K 119 19
                                    

Hayatım bir dizi olsaydı. Kesinlikle böyle olmasını istemezdim. Ne bu hayatı kaldırabilecek gücüm ne de savaşabilecek mecalim kalmış gibi hissetmiyorum. Yine de iyiki dediğim şeyler var... ikizim de bunlardan biri.. şimdi ise iyi olduğunu bilmek içimi tamamen rahatlattı.
"Şahin sizce iyi olacak mı?" Dedi Tuna. Aze onun adını duyar duymaz kasıldı. Ölümüne nefret ediyordu. Tunayı sonunda eve getirebilmiştik. Tunayı oturttuk Aze ile bende koltuklara oturduk.
" iyi olmak isterse olur. Yinede kaçma eğilimleri olacağını düşünüyorum. Ablası bu konuyla ilgilenecekti. Çok şey yaşattı, evet affedilemez ama yine de umarım iyi olur." Dedim.
" neyse ne! Bizi ilgilendirmiyor!"

Azeye baktım. Gülümsedim.
" yine yanınızda olmak güzel."
Bakışları bana döndü. Beni kolunun altına aldı.
" öldüm. Yemin ederim kelimenin tam anlamıyla böyle. Sen yoktun. Ev hep eksikti. Sonra tunayı kaybettik sandık. İki kere öldüm. Ev, ben, babam size o kadar alışmışız ki. Bir an o ev yansın istedim."
Tuna'yla birbirimize baktık. Ben ve tuna aynı anda azeye sarıldık.
" bende geri döndüğüm için mutluyum." Dedim.
" bende ölmediğim için mutluyum. Yarım kalmadığım için.."
Tuna'nın cümlesiyle gülümsedim. Azenin bir tarafında ben bir tarafında tuna vardı. Ayrılıp tunaya baktım.
" yarım kalmadığım için, sen iyi olduğun ve şuanda burda olduğun için, hayatımın sonuna kadar hep olacağın için çok mutluyum tuna. Orda kapalıyken öldüğünü bilmek gerçek bir ölümden farksızdı. Delirmeye başlıyordum artık. Seni görüyordum. Seninle konuşuyordum. İyiki sana bişey olmadı."
Tuna'yla sarıldık. Onun sol tarafıma denk gelen kalbi sanki bütünleşmemizi sağladı. Daha sıkı sarıldım. İçim ısındı.

" bu arada." Diyen Aze sayesinde ayrıldık. Tunaya bakıyordu.
"Bir ara çağanla konuşsan iyi olur."
Çağanın ismiyle içim burkuldu.
" çağan kendini çok suçluyor." Diye devam etti. Tuna şaşırdı.
" ölmediğini öğrenince içi biraz rahatladı ama sen ona nasıl davranırsın diye düşünerek çekiniyor. Hastaneye geldiğimizde çok kötü oldu. Bir an bile yoğun bakımın önünden ayrılmadı."
Aze güldü.
" hatta sana söz verdi. İkizini sana getireceğim dedi. Şimdi yan yanasınız. Eminim ki hem sevdiği kızın ikinizi hemde kuzenini öldürmüş olsaydı belkide arkandan gelirdi çünkü tuananın da ondan nefret edeceğini düşünüyordu."

İçim tekrar çağana sarılma isteğiyle doldu. Tunayı izlemeye başladım. Ne yapacaktı?
" Çağanın bir suçu yok. Onunla konuşacağım." Dedi gülümseyerek. Rahatladım. Sonra bana baktı.
" çağanın Aslında çok ince bir ruhu var... aslında her insanı sevebiiliyor ama-" dediğinde sözünü kestim.
" nasıl göstereceğini bilmiyor." Diye tamamladım Güldüm.
Gerçekten de öyleydi. Çağan çok güzel seven ama asla göstermeyi bilmeyen biri...
" çağan, sevdiğini söyleyebilmeyi bırak gösteremez bile. Zaten bu zamana kadar birbirimizi düşman gibi görmemizin sebebi bu. Biz birbirimize sevgi göstermeyi bilmiyorduk. Ben Aze sayesinde birilerine sevgimi belli etmeyi öğrenmiştim ama o benden sonra buna hiç izin vermemiş biliyorum. Bu biraz da benim yüzümden ama içimden geldiği gibi davranacağım. Kaçmayacağım ve çağana hakettiği sevgiyi vereceğim. Ben ister istemez onunla büyüdüm çoğu şeyi onunla öğrendim ve şimdi sıra çoğu şeyi ona öğretmeye geldi. Sevgi de bunlardan biri..."

İleriki saatlerde Tuna çağanla konuşacağını söyleyip dışarı çıkacaktı ama bunun iyi bir fikir olmadığını bildiğimiz için çağanı arayıp haber verdi. Çağan onu almaya geldi.Dışarda konuşacaklarmış. Onlar için güzel olabilir. Bu durumda en iyi onlar birbirini anlar... diğerleri de çağanla gelmişti . Bir yandan da sonrasında ise konuşması gereken ben ve çağan varız.
" seni özledik." Leya ve ülkünün bana sarılmasıyla bende onlara sarıldım. Bende onları özlemiştim. İçimde hep burukluk olarak kalmışlardı. Erkekler bizi izliyordu. Kızlardan ayrılıp onlara baktım.
" gelmiyor musunuz?" Dememle Mete herkesten önce ayağa kalkıp bana sarıldı. Diğerleri de bize katıldı. Leyanın omzuna yaslıyken azeye baktım. O koltukta oturuyordu ama gülümsüyordu. Bende ona gülümsedim.
" sonunda başardım." Dedim ağzımı oynatarak. İçten bir gülümseme belirdi dudaklarında. Gözlerini kapatıp açtı.
" sonunda başardın." Dedi oda aynı şekilde. Kimse duymadı, görmedi ama biz birbirimizi anladık.

(Tuna ve çağan konuşması, çağanın anlatımıyla)
Tunayı almış sahile kenarına doğru gidiyordum.
" çağan biraz bekler misin?" Tuna'nın neden böyle bişey istediğini anlamamıştım ama kafa salladım. Tuna koşarak yanımdan uzaklaşıp karşıdaki tekele gitti. Bi kaç dakika sonra elinde siyah bir poşetle çıktı. Yanıma geldi.
" onlar ne?" Ben gergindim ama o asla gülümsemeyi kesmiyordu.
" iyi olur diye düşündüm. Anlaşılan uzun soluklu bir konuşma olacak." Poşetin içini açıp gösterdiğinde biraları gördüm. Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp tunaya baktım. O hala gülümsüyordu. Gülümsemesi bile tuanayla aynıydı. Bende gülümsedim.

Sahile geldiğimizde kayaların olduğu kısma geçtim. Tunaya elimi uzattım. O da elimi tutup kayaların üstüne çıktı. biraz ileri geçip oturduk. Hava hafiften kararmak üzereydi.
" alsana."
Tuna'nın uzattığı teneke birayı aldım.
" yeni yeni iyileşiyorsun Tuna. Bira sorun olmasın?" Gülüp kafasını iki yana salladı ama ben yine endişeyle ona bakıyordum.
" ben iyiyim." Dedi. Sesinde beni ikna etmek isteyen samimi bir tını yakaladım.
" olsun."istemsizce bakışlarımı kaçırdım.
" sonuçta benim yüzümden..."
Daha fazla konuşmayıp birayı kafama diktim. Denize bakıyordum. Tuna da önüne döndü. Birasını yudumladı.
Dakikalarca konuşmadık .  Sadece Dalgaların kayalara vurma sesi vardı.
" gerçekten iyi misin Tuna?"
İçim asla rahat etmiyordu. Tuna gülümsedi. Bana baktı.
" seni suçlamıyorum ve gerçekten iyiyim. Sen benim kuzenimsin. Siz bana yeni bir hayat verdiniz. Bi ikizim, bir kuzenim oldu. Kardeşim diyebileceğim insanlar oldu. Aşık oldum."
Kocaman gözlerle tunaya baktım. Yüzüme bakıyorken ne dediğinin farkına varmış olacak ki panikledi. Kahkaha attım.
"Sen ciddi misin?" Diyip biramı kafama diktim.
" yani işte.." konuşamıyordu resmen.
" kim ?"  Dedim. Bakışlarını benden çekip denize baktı.
" biri işte, imkansız zaten."
Dikkatle onu izliyordum.
" niye imkansız olsun ki?"
Tuna da birasından yudum aldı. Bitmiş olmalıydı ki yeni bir şişe açtı.
" anlatamıyorum, ben normalde asla böyle olmam ama olduğu ortamda konuşamıyorum bile. Gerçi konuşsam bile imkansız..."

      Vücudumu tunaya Doğru çevirdim. O da bana doğru döndü. Dizlerimiz birbirine değiyordu. Karşı karşıyaydık.
" bence imkansız şeyler yer ve zamanı geldiğinde imkansız olmaktan çıkabilirler. Önemli olan çabalamak.."dedim.
" bak bize, benle tuana imkansızın da ötesindeydi. Şimdi ayrı kalamıyoruz. Ne yaparsak yapalım ayrı olmuyor. Bunu ikimizde biliyoruz. Bence sende vazgeçme Tuna. Kimi sevdiğini bilmiyorum ama vazgeçme."
Tuna ufak bir tebessümle bana bakıyordu ama gözleri dopdolu olmuştu. Sağ gözündeki yaş yanağına süzüldü.
" bu öyle bir  şey değil. Eğer onunda beni sevdiğini bilseydim. Beklemek, ümit etmek için bir sebebim olurdu ama yok. Daha bi süre önce sevgilisine alacağı hediyeyi beraber seçtik."

    Kalbimde sızı hissettim. Tuna'nın da canı yanıyordu. Bunu görebiliyorum. Tunayı kendime çekip sarıldım. Oda bana sarıldı. Tuna tuanayla aynıydı. Görünüşü hareketleri...tek farkları tuana aşkıyla kalbimdeyken, tuna kız kardeşim hissiyle kalbimdeydi.
" her şey geçer tuna." Dedim. Sırtını okşadım. Sarılmak insanları rahatlatırdı.
" herşey yoluna girer. Girmezse de ben yine yanında olur sana sarılırım. Tuananın Azede bulduğu abi sevgisini sende bende bulabilirsin. Sen asla yalnız değilsin."
O an farketmiştim ki Tuna'nın ne olursa olsun. Bunları konuşacağı kimsesi yoktu. Ne diğer kızlara ne de erkeklere bunları anlatamazdı. Yine de ileride kendini onlara açacak kadar güvenmesi için herşeyi yapacağım.

Kuzenin nefretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin