Acının feryadı

1.5K 132 24
                                    

   Zaman denen kavram bu odada artık anlamını yitiriyordu. Aklımda sürekli kimin ölümüne sebep olacağım dönüp duruyor duvarlar üstüme geliyordu.
Şahinin bir takıntılı olduğuna kanaat getirmiştim. Geçen onca seneye rağmen hala bu kadar takıntılıysa bu ciddi bir sorun.

     Odadan çıktığından beri hiç gelmemişti. Ne kadar zaman geçmiş olabilir onu da bilmiyorum. Tek bildiğim karanlık havanın uyandığımda aydınlandığıydı. Kapı sert bir şekilde açılınca irkildim ama yattığım yataktan kalkmadım. Bitkin hissediyordum.
" sevgilim hadi uyan artık." Ve o midemi bulandıran ses... olduğum tarafa doğru geldi. Bakışlarını yüzümde hissettim
" uyanmışsın zaten!" Sesi çok neşeliydi. Kendimi oynatmadan gözlerimi yüzüne kilitledim. Yüzümde asla bir ifade yoktu.
" hadi kalk artık.  Gideceğimiz bir yer var."

        Kıpırdamadım. Bakışlarımı ondan çekip önüme baktım. Cama  doğru yan dönmüş ellerimi çene altıma yaslamış yatıyordum
" yol orda! Defol git!" Dedim. Sesim tiksindiğimi belli ediyordu. Yatağın kenarına eğildi. Gülümsüyordu.
" ilk kurbanımızı verdiğimizi hatırlatmak isterim. Hırçın tavırlarını seviyorum ama beni  sinirlendirirsen 2. Kurbanı da vermek zorunda kalırız. Hem ben düşündüm ki ilk kurbanımızı ve kurban edilme anını görmek istersin."
Sanki çok güzel bir olaydan bahsediyormuş gibi davranıyordu.
" yapma..." dedim. Gözümden yaş aktı.
" kalbimi çürütüyorsun..."

     Bakışlarına acı bulaştı. Gözümden yan yatmamdan dolayı dudaklarıma doğru akan yaşa baktı.
" beni sevdiğini söylüyorsun, bunu sevdiklerime zarar vererek mi belli ediyorsun?"  Derin nefes aldı.
" ilk kurbanımızı sadece küçük bir uyarı olarak kabul et güzel sevgilim. Şimdi kalk, banyoya git ihtiyacın olan herşey var. Göz altların çökmüş. Elini yüzünü yıka kendini toparla."
Kafamı iki yana salladım.
" istemiyorum! Korkuyorum lütfen!!" Yine bağırmıştım ama artık delirecek gibi hissediyordum.
" gerçekten korkuyorum lütfen!" Ellerimle kulaklarımı kapattım.
Şahinin bakışları değişmedi. Kararlıydı.
" peki tamam direk gidelim o zaman." Demesiyle kolumdan tutup yataktan kaldırması bir oldu.
" ya bırak diyorum!!"

     Bağırmalarım işe yaramadı. Bizi siyah bir minibüse tarzı arabaya bindirdi. Şöförü de vardı. Ağlıyordum çünkü elimden başka bişey gelmiyordu.
Yüksek tepe gibi bir yere geldiğimizde araba durdu. Şahin kolumdan tutup beni arabadan indirdi. Arabadan inmemle rüzgarı hissettim. Saçlarım hızla uçuşmaya başladı. Şiddetli bir rüzgar vardı. Etrafıma bakmaya başladım. Korkuyordum. Şahin'e gözlerim kaydı. Arabadan hırka çıkardı. Bakışlarımız buluşunca yanıma yaklaştı.
" iyi misin güzelim ne oldu?" Dedi panikle.
" üşüdün değil mi şu hırkayı giy."
Daha bişey dememe izin vermeden hırkanın kollarını kollarımdan geçirdi.
" titriyorsun" derken hırkanın fermuarını çekti. Hırka çok büyük olmuştu.

" niye geldik buraya?" Sesim titremişti.
Tepeden görünen gökyüzüne baktı.
" bugün herkes burda." Dedi bakışları bana dönerken.
" korkuyorum Şahin.." sesimin fısıltısı rüzgarla beraber uçup gitti. Şahin tam karşımda durup ellerini yanaklarıma koydu. Titremem arttı. Bakışları beni korkutuyordu. Yumuşaktı ama aklını kaçırdığı belliydi.
" sen korkma." Dedi kısık sesle. Bu ses tonu bile korkutmasına yetmişti.
" ben herkese zarar veririm ama sana zarar vermem. Senin nefesin olmadan yaşayamam bn."

Yanaklarımdaki ellerini ittirdim. Yine ağlıyordum işte.
" abi herşey hazırmış." Dedi şöför. Kalbim korkuyla tekledi.
" herkes burda sevgilim. Ölüm listemizdeki herkes burda. Artık oyuna başlayalım. Sus ve izle yoksa hepsini birden kaybedersin."
Ayaklarım daha fazla beni taşımadı kendimi yere bıraktım. Ağlamaya başladım. Şahin hemen yanıma çöktü.
" tuana! İyi misin güzelim?!"
Ağlamaktan konuşamıyordum.
" dokunma bana!" Dedim en sonunda. İttirdim. Ayağa kalktı.
" bak işte ordalar." Diyip bir yeri gösterdi. Uzağımızdalardı. Ayağa kalktım ama kalkmamla dengem kayboldu tam düşecekken Şahin belinden tutup belime sarıldı. Destek oluyordu.
" rüzgar sesinden seni duymazlar." Dedi.

Herkes burdaydı... çocuklar, annem babam teyzem abim ve ikizim... hepsinin gözünü bağlamışlardı. Arkaları bize dönüktü. Kafalarına silah dayamışlardı
" Şahin lütfen! Durdur onları, yemin ederim ölürüm! Yemin ederim kaldıramam lütfen!"
Umursamadı.
" bu sadece ciddi olduğumu anlamam için bir uyarı sevgilim."
Oradaki adamlardan biri çağanın önüne geçtiğinde nefesimi tuttum. Adam bişeyler söylediğinde çağan sesinden Dolayı nerde olduğunu anlamış bağlı ellerine rağmen adama kafa atmıştı. Ben şuan ona bile sevinemiyordum.
" kuzenin," diyip durdu. Bedenime yakın olan edeni kasıldı
"Pardon aşkın,çok zorluk çıkardı. Küfürler tehditler falan ama durum ortada."
Şahin alayla gülüyordu.

Benim gözlerim bizimkilerdeydi. Telefon çalma sesiyle Şahin beni serbest bırakıp telefonu açtı.
" söylediğim gibi olacak." Dedi Şahin.
" İkisini çözüp dediğimi yapın. Başka şansları yok!"
Telefonun kapanmasıyla 2 adam biri tunaya biri çağana gitti. Diğerlerinden ayırdılar. İkisinin gözlerini açtılar.
Adamlardan biri bişey söylediğinde hareketlilik oldu. Çağan öfkeyle adamlara bişeyler söylüyordu.
" ne oluyor?" Dedim Şahin'e dönüp.
Sırıtırken tekrar oraya döndü. Konuşmadık bende o tarafa döndüm. Onların olduğu yer uçurum kenarıydı. Adamlar çağanla tunayı uçuruma yaklaştırdı. Bi kaç adım öne gittim.
" ne yapıyorlar?!" Öfkeyle Şahin'e döndüm.
" ya kendine gel böyle mi seviyordun?!"

Takmadı hatta bakışlarını ordan ayırmadı. Ağlamam asla durmuyordu. Yine onlara baktım. Tuna'yla çağan karşı karşıyaydı. Diğer bağlı olanlar çok zorluk çıkartmaya başlayınca kollarından tutmuşlardı. Tuna'yla çağanı karşı karşıya getirmişlerdi. Çağanın arkası bana dönüktü Tuna bişeyler söyledi. Çağan kafasını iki yana salladı. Tuna ağlıyordu. Çağan da mı ağlıyordu?
Tuna bişeyler demeye devam etti. Bir süre kendi aralarında konuştular.
" süre bitti." Diyen Şahin'e döndüm.
Telefonda birine söyleyip kapatmıştı. Tuna kendi isteği ile gözlerini biraz önceki bez parçasıyla kapattı. Uçuruma yaklaştı. Kafamı iki yana salladım.
" hayır!! Tuna olmaz hayır!!"

Tam koşacakken Şahin belimden tutup sırtımı göğsüne yasladı.
" şşş izle sevgilim." Dedi.
" bırak! Ruh hastası bırak diğer yarım o olmaz!! Lütfen!! O olmaz! " çırpınıyordum ama bırakmadı. Feryatlarım rüzgarda kayboldu. Oraya ulaşmadı. Rüzgar inadına inadına yüzüme çarptı.
Daha ne olduğunu anlamadan Tuna çağana arkasını döndü. Tuna uçuruma yakın çağan onun biraz arkasında... adamlardan birinin bağırdığını anladım. Bende bağırıyordum ama onun sesinin gelmediği gibi benimki de gitmiyordu.
" Şahin! Lütfen o benim ikizim lütfen! O olmaz yalvarırım o olmaz!"
İşe yaramadı. Cümlemin bitmesiyle çağanın tunayı uçurumdan aşağı itmesi bir oldu.Kalbimin de ağrısıyla çığlık attım.
İçimden öyle bir feryat koptu ki, oradaki adamlar kısa bir an buraya baktı. Diğerleri de duymuş olmalıydı.
" allah belanı versin!!" Şahin'e dönüp vurmaya başladım.
" senin yüzünden allah belanı versin!!"
Feryatlarım, ağlamalarım durmadı. Feryatlarım susmadı. Şahin hiç pişman görünmüyordu.

İlk kurban ikizim olmuştu.
Tuna ölmüştü...
Tuna uçurumdan itilmişti.
Çağan tunayı uçurumdan itmişti.

( herkese iyi geceler.. bölüm hakkında düşünceler?)

Kuzenin nefretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin