Bu bir veda mıydı bilmiyorum ama son konuşmaydı işte onu biliyorum. Yaptığım tek şey öylece oturmak, eminim ki herkesin söyleyecek çok şeyi var ama herkes o kadar yorgun ki bir köşeye oturmuş bekliyoruz. Kafamı yoğun bakım camına çevirdim. Uyanması lazım. Sapasağlam kalkmalı gerekirse birbirimize bağırmalıyız ama ölmemeli... kalbimdeki ağrıyı taşıyamıyor haldeydim. Hala ayakkabı veya çorap giyinmemiştim. Aze çok uğraşmıştı ama istemedim. O benim yüzümden oradaydı. İntiharın acısını asla öğrenmemeliydi.
Oturduğum yerden kalkıp koridorun sonundan sağa döndüm. Gidip bir sandalyeye oturdum. Kalbimdeki ağrı ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım bitmiyordu ama denedim. Yanıma biri oturduğunda ona dönmedim. Dolu gözlerimden her an yaş düşmeye hazırdı ve ben yere bakıyordum.
" iyi misin?" Esat...
Cevap vermedim. Konuşmayalım saatler olmuş olmalı ki dudaklarım birbirine yapışmıştı...
" beni seviyormuş." Dedim unuttum sesimle.
Ayak sesleri duyduk ama umursamadık.
"Mektuba yazmış. Aşıkmış söyleyememiş." Gözümden akan yaşla gülümsedim.
" en kötüsü de bende onu seviyordum ama o benden nefret ediyor sanıyordum. O da benim ondan nefret ettiğimi düşünmüş. Eğer şimdi ordan kalkamazsa, hayatım boyunca bunun altından kalkamam."Esata baktım. Yağız da yanımıza gelmişti. Gülümsedim ama gözlerimde yaşlar vardı.
" beni seviyormuş." Dedim
" ben senelerce onun nefretini anlayamadım hep nefretine ağladım ama o beni seviyormuş esat. Giderse ne olucak? Bu seferde yaşayamadığımız aşk için mi ağlayacağım?"
Yağız önüme çöktüğünde ona baktım.
" çağan hep çok sevdi seni. Senelerce tek bir gün bile senin konunu açmadan durmadı. Çok uğraştı bulmak için. Okulda karşılaştığınız gün Leya onu ikna etmeye çalışıyormuş. Çağan hiç birimizle dışarı çıkmaz hale geldi. Sokakları sevmiyor çünkü annen seni oraya attı. Kendi annesine de senin annene de hep bu yüzden öfkeli oldu. Neden hiç olaylara dahil olmuyor sanıyorsun? Annenle de kendi annesiyle de diyaloga girmiyor..."Gülümsedim.
" mektup yazmış bana. Küçükken yazısı kötü olduğu için yazı yazmaktan bile nefret ederdi ama bana mektup yazmış."
Ayak sesleriyle kafamı kaldırdım. Azeydi, bana bakıp gülümsedi. Yağıza baktı. Gelip yan tarafıma oturdu. Sağımda Aze solumda esat vardı. Yağız da önüme çökmüştü.
" çağan seni çok seviyor. Eminim söylediklerini duymuştur. Hissetmiştir. Uyanır, o sana kayıtsız kalamaz."
İçimi dolduran acıyla hıçkırıklarımı serbest bıraktım.
" keşke böyle olmasaydı. Ben şimdi burdayım ama kalksa bile burda olduğumu bilmeyecek."Aze kollarını bana sardığında bende ona sarıldım. Çağan ne zaman uyanır bilmiyorum ama uyanacağını biliyorum. O kadar kolay değil. Bu kadar kolay gidemez.
Herkes tekrar yoğun bakımın önüne geçince bende camın önüne geçip elimi cama yasladım. Babam burda değildi. Çağanın annesi ve sözde annem burdaydı ama Leya ve Ülkü onları kafeteryaya yolladı. Aze arkamdaki sandalyelerde diğerleri ise yanında oturuyordu.
" küçükken çok sevdiğin bir şarkı vardı." Çağanla konuşmaya ihtiyacım var ama beni içeri almıyorlardı. Bende duyacağını bilmesem de sürekli konuşmak istiyorum.
" seninle olan anılarımız hep çok küçükken ve ben onları hatırlamakta zorluk çekiyorum ama bunu asla unutamam... su çiçeği olmuştum ve evden çıkamıyordum. Sen bir kere geçirmiştin diye yanıma gelebiliyordun. Leya ve Ülkü leyalarda toplanıp çizgi film izleyeceklerdi ama ben gidememiştim. Sende bize gelmiştin. Aynı çizgi filmi benimle izleyeceğini söylemiştim. Asla ilgini çekmemesine rağmen rapunzeli benimle birlikte izlemiştin."
Gözyaşımı silip güldüm. Solgun bedeniyle karşımda yatıyordu. İçim acıyordu.
" rapunzelin iyileştirme gücünü çok beğenmiştim. Hatırlıyorum ki günler sora sokağa çıkıp düştüğümde kaldırımda dizimin acısıyla oturup ağlamıştım. Keşke benimde rapunzel gibi iyileştirme gücüm olsaydı demiştim. Sen önce dizimdeki yarayı öpmüştün sonra elini dizimdeki yaraya koyup rapunzelin söylediği şarkıyı söylemiştin. Nasıl yapmıştın bilmiyorum ama dizimin acısını unutmuştum. Sen hep yaralarımı iyileştirdin. Kendi bıraktığın yarayı iyileştirmeden gitmezsin biliyorum. Burda yatmanın sebebi benim bu sefer yarayı ben açtım."Gözyaşlarım akarken tek yaptığım çağana bakmaktı. Uyanması gerekiyordu. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Onun bana söylediği rapunzelin şarkısını söylemeye başladım. Belki hisseder umuduyla gülümsedim. Kafamı eğdim. Kalbim ağırıyordu. Hala nasıl ayakta duruyorum bilmiyorum bile. Bir dakika bile uyumamıştım. Kafamı kaldırıp yoğun bakımdan içeri baktım. Elini oynatan çağanı görünce gözlerim kocaman açıldı
"İşe yaradı!!elini oynatıyor!!!"
Sesim tüm koridorda yankılanmıştı. Herkes başıma toplandı. Çağan elini oynatmaya devam ediyordu.
" hemen doktor çağırıyorum."
Yağız koşarak gittiğinde cama daha çok yapıştım.
" burdayız hepimiz hadi lütfen aç gözlerini." Dedim fısıltıyla.
Bi kaç saniye sonra gözlerini oynattı. Kalbim tekledi.
Sonunda gözlerini açtığımda sevinçten ne yapacağımı bilemedim. Avuç içimi cama yasladım. Gözleri direk gözlerimle birleşti. Baş parmağımla tamam anlamında işaret yaptığımda o da aynısını yaptı. Yanımdaki azeye sarıldım
" abi uyandı. Ölmedi.." Aze de mutluydu güldü.
" uyandı abicim, ölmedi bak."Asıl şimdi olacakları merak ediyorum. Hayatımıza nasıl devam edeceğiz. Onun beni sevdiğini bile bile ne yapacağım? Yaşananları unutamam. İntikam?
Kesinlikle bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzenin nefreti
General FictionDaha 10 yaşında kendi öz kuzeni tarafından pis bir oyuna getirilen kızın ne gibi travmaları olabilir? Kız bu pis oyun yüzünden nelerini kaybetmiş olabilir? Bide bunlar yetmezmiş gibi yeni geldiği okulla beraber yeni bir belası vardı. Her şey o lisey...