Yüzleşme

2.4K 193 10
                                    

Yaşadığım hiç bir acı, yaşanarak bile anlaşılmazdı. Çağan yaşayarak anlayabileceğini sanmış ve kendini atmıştı ama benim gibi bitmiş değildi. Yalnız değildi. Ben tedavi görürken bile Aze ve babasından ilk zamanlar çekinip korkuyordum. Çağanın ise etrafında bir sürü insan var. Bana sorarsanız böyle olması Daha iyi...

Tam 1 hafta geçti. Ne okula gidebildim. Ne evden çıkabildim. Çağanın kendini atması en büyük şoku üstümde bırakmıştı. Bi kaç gün önce taburcu olduğunu duymuştum. Belkide bugün yani pazartesi günü okula gelirdi. Benimde artık okula gitmem gerekiyordu ama okula gitmeden önce halletmem gereken başka bir şey var.  Hava güneşliydi  bu yüzden uzun bir tişört giyip çantamı alıp evden çıktım. Herkes hala uyuyordu. Sabah saat 6 daha yeni olmuştu.

       Çağanın kendini attığı yeri bulmak zor olmamıştı. Çünkü o da kendini benim attığım üst geçitten atmıştı. Üst geçidin. Merdivenlerimden çıkmaya başladım. Üst geçidin en üstünde bana arkası  dönük ayakta dikilen kişiyle şaşırmadım. Onu o kadar iyi tanıyorum ki ayaklandığı ilk gün buraya geleceğini biliyordum. O da geleceğimi biliyordu. Yavaşça yanına yaklaşıp yanında durdum. Birbirimizin yüzüne bakmadık. Belki de böylesi daha iyidir.
" nasıl bir his?" Dedim. Nasıl hissettiğini merak ediyordum.
" burdan atlamak mı? Yoksa burdan atlamana sebep olmak mı?"
Sağ tarafa dönüp çağana baktım. Yaralar hala yüzündeydi. Bir kolu alçıdaydı Yüzümdeki ifadeden anlamış olmalı ki güldü
" lafı çarpıtma bence." Dedim.
Önüme döndüm. Kollarımı üst geçidin demirine yasladım ama o hala bana bakıyordu. 
" burdan atlamak." Diyip durdu. Nefes sesini duydum.
" çok acı vericiydi. Çok acıdı ama sonra farkettim ki senin  kalbinde bıraktığım yara daha acı vericiydi."

      Alt dudağımı ısırıp gözlerimi kapattım. Acaba diğerleri onu sevdiğimi söylemiş miydi?
"Kalbimdeki yaranın derinliğini tahmin edemezsin." Dedim bir anlık cesaretle. Yaslandığım yerden geri çekilip komple çağana döndüm. O da bana döndü. Yüzüme baktı. Yüzüne baktım. İçim sızladı. Yüzündeki yaralar kabuk bağlamıştı. Kolu alçılıydı.
" en büyük yara kalbimde ve ben o yarayı bana iftira attığında sen açmıştın sanıyordum ama en büyük yaram o değil." Sesim titremişti. Kolumu kaldırıp parmaklarımla alnındaki yaraya dokundum.
" niye ağlıyorsun?" Yaradan gözümü çekip konuşan çağana baktım. Ağlıyor muydum? Evet ağlıyordum.

      " en büyük yarayı bana attığın iftira açmamış. En büyük yaram seni ölmek üzereyken görmekmiş."
Yanağındaki kemiğin üstünde olan yaraya dokundum.
" iyiki zamanında benim o halimi görmemişsin."
Çağan sadece gözlerime bakıyordu. Ben ise yaralarına... içimin acısı intikamı bastırıyordu. O böyle gözlerime bakarken, ona temas ederken intikam almak çok zordu. Burdan çıkıp gittiğimde tüm duygularımı burda bırakmalıydım. Çağan avuç içiyle yanağımı Esir aldığında ona baktım.
" sadece görünen yaralar yoktur.." dedi. Şaşkınlıkla ona baktım.  O uyuyorken bende öyle söylemiştim.
Gülümsedi.
" bir rüya gördüm ben, senin sesini duydum. Geri dönmen gerekiyor demiştin bana, rapunzel sadece görünen yaraları iyileştirebiliyordu hatırlıyorum. Rapunzel sevdiği adamın  elinde olan yarasını iyileştiriyordu. Sanırım tam tersi olacak, artık benim senin görünen görünmeyen tüm yaralarını iyileştirmem gerekiyor güzeller güzeli."

     Yavaşça eğilip alnımı öptü. Dudaklarının değdiği yer alev aldı. Gözümden yaşlar düştü. Ona verdiğim son tavizin burda olduğunu biliyordum. Burdan gittiğimde bir daha yanına yaklaşmayacaktım.
" benim yaralarım artık iyileşmez." Dedim dudakları hala alnımdayken. Geri çekildim.
" ve ben her iyileşmeyen yarama sebep olan herkesin kabusu olacağım. Siz yaşarken öleceksiniz aynı benim Gibi."
Geri çekilip direk arkamı döndüm ve uzaklaşmaya başladım.
Arkamda bir enkaz bıraktığımı biliyordum ama o da zamanında arkasında beni bırakmıştı.

Kuzenin nefretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin