Karşılaşma

2.9K 195 22
                                    

        Kaçtığım, kulaklarımı kapattığım ne varsa karşıma çıkmıştı. Azrail'im öbür dünyada değil, tam da yeni okulumda karşıma çıkmıştı.
" güzelim.." azenin sesiyle ona baktım. Doktor gelip gitmişti . Aze yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. Bende sakinleştikten sonra sırtımı yatağın başlığına yaslamış beklemeye başlamıştım.
" söz veriyorum yanına yaklaşmayacak. Yeter ki gözlerin boş boş bakmasın, düşüncelerinde konuşma benimle konuş."
Avuç içlerimin içine elini hapsettim.
" korkuyorum." Dedim dürüstlükle.
" benden nefret ediyor. Bana yaptığı...... çok korkuyorum."

     Gözüme gelen görüntülere lanet ettim. Film şeridi gibiydi...
" tuanam güzelim titreme." Sırtımda kollar hissedince azenin sarıldığını anladım. Beni yatağa yatırıp yanıma yattı. Sıkıca sarılıyordu.  Beni Kolları arasına almıştı.
" kollarımda küçük bir kız gibi titremen hoşuma gitmiyor, sen çok güçlüsün. Artık yalnız değilsin, korkularına ve kötülere kafa tutabilirsin."
Kulağıma fısıldadığı şeyle gülümsedim. Bana bu hayatta iyi gelen başka hiç bişey bilmiyordum.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
" babamın haberi var mı? Bilirse ne olucak?"
Kolları sıkılaştı, yüzüme bakıyordu.
" babamın Haberi var ama iyi olduğunu da biliyor. Biraz sinirlendi ama sana değil. O çocuğun karşına çıkmasına lanet etti."

Konuşmadım, konuşacak çok şey vardı ama sustum. Aze benim için hayatımın değişmez parçasıydı. Birbirimizin hayatlarını öyle bir değiştirmiştik ki, ikimizde birbirimiz için bir lütuf gibiydik.

Biraz daha öyle kaldıktan sonra aşağı indik. Biz televizyon izlerken kapı çalınca gidip kapıyı açtım. Babamdı.. direk bana sarıldığında bende sarıldım.
" ben iyiyim gerçekten." Dedim. Kollarını o kadr sıkıyordu ki sanki iyi olduğum için şükür ediyor gibiydi.
" biliyorum." Dedi.
" biliyorum çünkü sen çok güçlüsün."
İkimiz ayrılınca yüzüne bakıp gülümsedim.
Gülümsüyordum konuşuyordum ama zihnimde yaşananlar vardı.
Salona geçtik. Koltuğa oturdum. Telefonumun sesini duyunca masanın üstünden aldım. Yabancı bir numaraydı.

     053..: selam
Tuana: kimsiniz?
053...: sadece konuşmak istedim. Numaranı bulmak zor olmadı. Kim olduğuma gelirsek de söylemem.
Tuana: gece gece dalga geçecek başka birini bulursanız sevinirim. Rahatsız etmeyin.
   Numarayı engelleyip telefonumu bıraktım. Bir de gizli numarayla falan uğraşamazdım.

       
       Yine okula gelmiştik. Sınıfa çıkmak konusunda tereddütlüydüm  ama çıkmak zorundaydık. Azede bende konuşmuyorduk ama aze dibimden ayrılmıyordu. Sınıfa girdiğimizde kimseye bakmadan yerime ilerledim.
" tuana.."  Leyanın sesi. Duymamış gibi sırama oturup kitaplarımı çıkardım. Onlar hayatımı mahvedenlerdi. Diğerleri de bu okulda mıydı acaba?
Yağız, esat Mete Ülkü...  masanın üstüne koyduğum ellerim buz gibiydi.
" tuana konuşalım."
Leya sıramıza kadar gelmişti. Konuşmadım. Azrailim ise büyük ihtimalle sessizce dinliyordu.
" tuananın sizinle konuşacak bişeyi yok."
Azenin sert sesiyle yutkundum. Normalde kızlarla asla böyle konuşan biri değildir ama Leyanın ısrar etmesini kesmek için böyle davranıyordu.


        Tepkisizce önüme bakıyordum ama buz gibi olan ellerim Aslında paniğimi açıklıyordu.
" tamam, sen konuşma ama dinle. Annen seni çok merak ediyor. Öldüğünü düşünüyorduk."
Dayanamayıp güldüm.
" keşke ölseydim." Diyip keskin ve duygusuz bakışlarımı leyaya çevirdim. Bakışlarım onda bıçak etkisi yaratmış olacak ki titredi. Çağan direk yanına geldi. Onun yüzüne bakmıyordum. Silikti benim için... Çağanın bakışlarını aze de hissettim. Sonra ana döndü. Ben yüzüne bakmıyordum.
" kapağı atacak bir yerler bulmuşsun. Sınıftakiler kardeş olduğunuzu söyledi." Dedi

      Aze elini masaya vurup ayağa kalktı.
" doğru kardeşiz, tanıştırayım tuana, tuana Ilgaz. Kız kardeşim."
Doğru... azenin babası beni kendi kızı sevmiş, evlatlık almış yaralarımı sarmıştı... kimse yokluğumu umursamamıştı ki böyle daha kolay olmuştu.
Leyaya baktığımda bakışlarında şaşkınlık vardı. Çağana bakamıyordum. Bakmıyordum. Leya da bana baktı.
" herkes seni gördüğümüzü öğrendi. Biz söyledik. Teyzen ,annen ve diğerleri seni çok merak ediyor."
Diğerleri dediği yağız Mete esat ve Ülkü...
" onlarda bu okulda ama daha gelmediler."

     Tahammülüm yoktu. Ayağa kalkıp direk leyaya baktım
" bana bak!!" Bağırmıştım.
" gözlerimin içine  bak Leya!!"
Aze kolumu tuttu ama umursamadım.
" sence kimin beni merak edip etmediği umrumda mı?!!  Gözümün içine bak. Tek bir acıma duygusu görüyor musun?! Tek bir umursayan bakış var mı?!!"
Sözlerim ağırdı ama doğrulardı. Onların bana yaşattıkları daha ağırdı.
Leya sustu.  Sinirle sıramdan çıktım. Leyanın yanından geçerken gözlerinin içine baktım.
" canın cehenneme!"
Leyanın  gözlerinde şaşkınlık vardı. Gözleri dolmuştu. Bu iki kelimeyi hatırlamıştı.Yanından geçip sınıftan çıktım.  Gözümün önüne gelen görüntülere lanet ettim.

       -6 sene önce-
Gidecek bir yerim kalmamıştı... gidebileceğim her yerden kovulmuştum. Son çare Leya kalmıştı. O beni dinlerdi. Evinin önüne gelip yorgun bedenime rağmen son bir çare kapıyı çaldım. Yediğim dayaklar ve zorbalıklar yüzünden bayılmak üzereydim.
Leya kapıyı açtığında beni görünce şaşırdı.
" Leya.." ağlıyordum
" yardım et lütfen. Gidecek bir yerim yok."
10 yaşında gidecek başka bir yerim kalmadı...
Yüzüme baktı. Sonra kaşları çatıldı. Leyanın annesi arkasında beni görünce korkuyla yanıma eğildi.
" tuana iyi misin?!" Endişelenmişti.
" Sevda teyze yardım et lütfen."  Tam kolumdan tuttuğunda Leya annesini tuttu.

      " anne bırak!!" Şaşkınlıkla leyaya baktım. Annesi de şaşırmıştı.
" çağan söylemişti buraya geleceğini. Haketmiş. İğrenç insanlara açacak evimiz yok." Annesini kolundan tutup içeri çekti. Annesi birike ne olduğunu anlayamadan kapıyı kapattı. Kapatmadan önceki son cümlesini  asla unutamazdım.
" canın cehenneme.."

      -Günümüz-
 
   Ağlamıyordum ama içimde öfke vardı. Alt kattaki kapalı spor salonuna girdim. Sinirle tur atmaya başladım. Beni sakinleştiren tek şey yürümek oluyordu. Derin nefesler ve hızlı yürüyüş... salonun kapısı açıldığında aze olduğunu biliyordum. Yürümeye devam ettim. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum. Sakinleşince azenin yanına ilerledim. Tribüne oturmuştu. Karşısında durdum. Kafasını kaldırıp bana baktı. Gülümsedi.
" azcık sarılsak mı ki?" Diyip güldüm. Onun bana sarılması beni rahatlatıyordu. Ayağa kalkıp kollarını açtığında ellerimi birbirine vurup hemen sarıldım.. beni kolları arasına aldı. Konuşmadık. Şimdi gerçekten harikaydım

Yıllar sonra madem karşıma çıkmışlardı. O zaman iyi bir derse ihtiyaçları vardı. Önce onları mahvedeceğim. Sonra da geçmişin üstünü kapatacağım. Hayatları boyunca görmedikleri bir tuana görecekler. Ben artık tuana Naz tiryaki değil. Tuana ılgazdım ve soyadımın tanınmışlığını elbette ki kullanacaktım. İçimin soğuması için almam gereken bir intikam var ve bu intikamda herkes teker teker yanacakken en çok yanacak kişi sözde kuzenim ve tüm bunlara sebep olan çağan olacak. Acıdan boğulacak ama ölmeyecek...

Kuzenin nefretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin