Merhaba arkadaşlar yeni ve uzun bir bölümle karşısınızdayım biliyorum biraz bekletim ama ufak tefek aksilikler oldu ama bu bölümde fazla heyecan ve aksiyon yok o yüzden sıkılmadan okumanızı bekliyotum VE LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN....
Bazen hatalarını insan bu dünyada öderdi, öbür dünyaya bırakmazdı rabim o hataların edelini ödetmek için. Ama benim hatam ne kadar büyüktü ki, bu denli büyük bir cezayı vermişlerdi bana? Kim ne derse tamam demek mi? Kimseyi incitmemeye çalışmak mı? Bunun cevabını bende bilmiyordum, her şey bir anda olmuştu. Bu işten nasıl çıkacağımı bilmiyordum ama rabbimin bana yol göstereceğinden eminim elbette.
Konağa girer girmez annemin evin hizmetlilerine ve ablama haber verdiğini anlamıştım, çünkü herkes bir telaş içerisindeydi. Kimseyi umursamadan yukarı çıkacağım sırada ablam bana seslendi. "Nare ablam nişan elbisesi almamışsınız?" Ona baygın bakışlar atarken aklıma geldi gerçekten almamıştım nişan elbisesini, "Unutmuşuz abla evdeki kıyafetlerden birini giyerim." Ablam bu söylediğime sessizce kafasını sallayarak onayladı ve işlere geri döndü, bende sessizce yukarı çıktım. Herkes bir o yana bir bu yana koşuşturup duruyordu, kimseye görünmemeye çalışarak odama doğru çıkmaya başladım.
Kapıyı açıp odaya girdiğimde yatağımın üzerinde bir paket olduğunu gördüm, kimdendi bu? Kutuya yaklaşıp üzerinde bir not olduğunu fark ettim, elime alıp okumaya başladım. 'Nişan için zevksiz şeyler beğeneceğini düşündüğüm için bunu sana yolladım . GÖNDEREN: BERZAN' kağıdı sinirle buruşturup yere attım ardından sinirle paketi açıp içindeki elbiseyi aldım, buz mavisi bir elbiseydi, kollarına kadar ufak dantel işlemeleri vardı boğazı hafif V yakaydı, tülden eteği yere kadar uzanıyordu. Elbiseyi inceledikten sonra iğrenir bir şekilde bakıyordum, ardından çalışma masamın üzerindeki makası alıp elbiseyi kesmeye başladım. Hem kesiyor hem de ağlıyordum, hayatımı mahvettiği yetmemiş gibi birde hediye gönderiyor ve benim zevksiz olduğumu söyleyerek hem de.
Hıçkırıklarımın arasında yere oturmuştum, ardından telefonum çalmaya başlamıştı arayana baktığımda üniversiteden arkadaşım Asrının aradığını gördüm. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştıktan sonra telefonu açıp konuşmaya başladım. "Efendim çatlak" sesimin neşeli çıkmasına özen göstererek konuşuyordum ama ne kadar başarılı olduğum muammaydı. "Evet hanım efendi oralara gittin bizi unuttun, hayır insan bir mesaj atar, ne yaptın, ne ettin, öldün mü, kaldın mı? Ama yok hep Asrın arasın ama olmaz böyle Nare hanım her şey devletten beklenemez." O konuştukça ben rahatladığımı hissediyordum. "Önce bir nefes al Asrın." Uyarımla telefondan ses gelmedi, ardından bir erkek kahkahası yükseldi. Bu onun ikizi Aren olmalıydı ve ardından Asrının cırlama sesi kulağımı acıttı. "Ne gülüyorsun be, sana da aşk olsun Nare şunun ağzına laf verdin ya çok saol." Bende güldüm bu söylediğine "Özür dilerim kuzusu nasılsınız ne yapıyorsunuz, tatiliniz nasıl gidiyor?" Sorularımı bu sefer ben peş peşe sıralamıştım.
"Ne yapalım bu cadıyla uğraşıyoruz Nare. İzmir'i sıcağı yetmiyor birde Asrın hanımın çenesiyle meşgulüz." Aren sitemkar bir sesle konuşmaya dahil olmuştu, belli sesim hoparlördeydi. "Allah yardımcınız olsun o zaman Aren ne diyeyim." Güldüm ardından, ama Asrının homurtulu sesi geliyordu. Acaba evliliği söylesem mi söylemesem mi? Diye arada kaldım, ama Asrın benim en yakın dostumdu ona söylemezsem çok yalnız kalırım, belki yanıma gelirlerdi şuan ona o kadar ihtiyacım var ki. "Ee sen neler yapıyorsun Nare, oralar nasıl yengen, ablan, abin, annen nasıllar. Ay Hafsa teyzenin bana sitemlerini özledim, aslında gelmeyi düşünüyorum ne dersin?" Bu dediğine içtenlikle gülümsedim sanki aklımı okumuşçasına konuşması beni çok mutlu etmişti.
"Aslında çok güzel olur ama sana öncesinden anlatmam gereken bir şey var." Sesimin bozulmasıyla karşı tarafta bir sessizlik oluştu ve ardından Asrın meraklı bir sesle konuştu. "Ne oldu Nare? Kötü bir şey yoktur umarım." Derin bir nefes aldım ve "Ben evleniyorum Asrın. " söylediğimle birlikte ardından ikisi birden "Ne?" diye bağırdılar tabi Asrın daha çok çığlık atmıştı ama. "Bir dakika nasıl, ne zaman, neden benim haberim olmuyor bundan?" Yine nefes almadan konuşunca Aren onu uyardı. "Asrın bırak anlatsın kız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
General FictionHayatım her zaman sakin bir zaman dilimindeymiş gibiydi. Yaşantım, gördüğüm, bildiğim her şey yaşadığım yer bile farklı yaşam tarzlarına sahipti. Her zaman TÖRE adı altında bir çok genç heba etiler. Ama bir gün bunun içinde kendimi bulacağımı hiç za...