23.BÖLÜM (İNTİHAR)

189 10 4
                                    

BİLİYORUM BİLİYORUM ÇOK UZUN ZAMAN OLDU AMA GELDİM SONUNDA BÖLÜM BİLEREK KISA BIRAKTIM ÇÜNKÜ ARTIK YENİ BÖLÜMLER DÜZENLİ OLMASI İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM VE YENİ BOMBA BÖLÜMLER GELİYOR.


Zaman gerçekten her şeyin ilacımı yoksa biz sadece öyle olmasını düşündüğümüz için mi bize böyle geliyordu, bunun cevabını sanırım kimse veremeyecekti. Bazen insan kendi hayatından çok yanında sürekli olan insanların hayatını düşünür, onlarında etkileyecek kötü davranışlardan veya yanlış hamlelerden kaçınmak için çok çaba sarf eder.
Ama ya artık kendini düşünme vakti geldiği için onu yargılasalardı, sadece bir kere kendi mutluluğunu düşündüğü için sadece kendini düşünen birsi olsaydı o zaman ne yapardı?

Aradan bir hafta daha geçmiş Afran çoktan hastaneden çıkmış ve Diyarbakır’a dönmüştü. Benimde okulumun kış tatili başlamak üzereydi ve son günlerimizi arkadaşlarımızla ders çalışarak ve final sınavlarımızı vererek geçiriyorduk. Zamanımızın çoğunlu dersler, sınav ve hastane olarak geçiyordu. Ben ve Asrın bir yandan Tus sınavına hazırlanırken diğer yandan da asistanlığımızın bitmesi ve artık kendi kararlarımızı rahatlıkla alabileceğimiz günlerin hayalini kuruyorduk.
Tabi benim hayallerimin yanında başka bir hayalim daha vardı, Afran sözünde durmuş ve Diyarbakır’a gider gitmez dayımlarla konuşmuştu ama gerçektende sorun çıkartan kişi Asmin abla olmuştu. O olaydan sonra hastanede benimle köşe kapmaca oynayan kız şimdi gerçek anlamda ben ve Afranın evlenmemesi için elinden gelenin fazlasını yapıyordu.
Asrınla kafeteryada oturmuş bunları düşünürken bir anda görüş açımıza Baran ve karnı hafif beli olan Avşin girmişti gülümseyerek ayağa kalktığımda Asrın bana dönerek. “Nereye?” dedi.
Gülümseyerek Avşinleri işaret ettiğimde, oda gülümsedi ve başıyla onaylayarak benimle beraber ilerledi.
Beni ilk fark eden Baran olmuştu, gülümseyerek bana el salladığında Avşin de dikkatini Baranın baktığı yöne çevirince beni gördü ve gülümseyerek bana doğru yürüdü. Karşı karşıya geldiğimizde birbirimize özlemle sarıldık ve ardından Baranla bir birimize baş selamı verdik. “Nasılsın bacım eysindir inşallah?” gülümsedim ve omzunu sıvazlayarak, “Allaha şükür kardeşim iyim sen nasılsın.” Avşin elini karnına koyup. “Vallaha biz çok iyiyiz Allah senden bin kere razı olsun Nare sen olmasan ben şimdi hala çocuk hasreti ile yanıp duruyor olacaktım, ama sen resmen Hızır gibi girdin hayatıma.”
Sözleri beni gülümsetmişti ardından Asrın boğazını temizleyerek elini uzattı. “Odada tanışmıştık ama doktordum ben orda şimdi resmen tanışalım, ben Asrın Nare’nin hem iş, hem okul, hem de ev arkadaşıyım.” Avşin bu uzun tanışmaya gülümseyerek karşılık verdi ve oda elini uzatarak. “Bende Avşin Baranın karısı Nare’nin el-“ sözünü bitirmeden kendini son anda durdurup bana kısa bir bakış attı.
Sözünün devamını elbette biliyordum biraz içimi sızlatsa da gülümsememi soldurmadan konuşmasına devam etmesini bekledim, oda benim bu duruma takılmadığımı anladığı zaman konuşmasına devam etti. “Memleketten arkadaşıyım, buda eşim Baran ama siz zaten tanışıyorsunuz.” Asrın gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı ardından Baran ayaküstü konuşmamızdan yorulmuş olacak ki.
“hanımlar ayakta durmak yerine, şuradaki masa ve sandalyeleri değerlendirsek mi?” Bu şekilde konuşması bizi güldürürken oda gülümsedi ve Avşi’nin oturması için sandalyeyi çekti.
Avşinle konuşurken bir anda kafeteryanın kapısından Berzan ve arkasından resmen çökmüş ama karnı belli olan Aslı girdi içeri. Aslıyı ilk başta tanıyamamıştım, yanakları çökmüş, göz altları geceleri uyuyamıyorum diye resmen bağırıyordu.
Ben şaşkın halde aslıya bakarken Avşin nereye baktığımı anlamak için baktığım noktaya doğru döndürdü kafasını ve yüzü bir anda düştü. “Halleri heç iyi değildir Berzan ağam sabahın erken saatlerinde bir çıkar gece çok geç saatlerde döner oda gariban gibi bekler pencere kenarında.” Şaşırmıştım Berzan rutinlerinden şaşmayan bir adamdı nasıl bu hale gelmiş olabilir?
“İyide Berzan öyle kolay kolay eve gelmemezlik yapmazdı, yani ben onun nefret ettiği insanlardan biri olmama rağmen bir gece işten geç geldiğini görmedim?” Avşinde omuzlarına silkti, sanrım o da bu duruma anlam veremiyordu.
Ardından Baran bize dönüp, “Nare yanlış anlama abimin seni unuta bildiğini sanmam, sırf aşiret bir çocuk istedi diye onunla beraber oldu belki ağalığını bu çocuk sayesinde alırım diye düşündü.” Gözlerim kocaman açıldı gerçekten bir taht uğuruna mı bu dünyaya bir çocuk getirmeyi düşünüyor sadece bir statü için mi? Aklıma gelen şeyle sert bakışlarım bu sefer Baranı buldu. “Yoksa sendemi ağalık için çocuk istedin?” Baran dehşetle gözlerini açtı aynı şekilde Avşinde açınca iyi bir şey söylemediğimi anladım.
“Senin dilin ne der Nare ben heç öyle bir şey yapacak adam mıyım? Hem yapsaydım bu zamana kadar peşine düşmez miydim, bir kere olsun Avşini mi bu konu yüzünden suçlamadım veya ısrarcı olmadım.” Gülümsetmişti bu güzel sevgi beni yanımdaki Asrında ellerini çenesinin altına koymuş Avşinle Barana hayranlık dolu bakışlar atıyordu.
Avşin bir anda heyecanla bana dönünce, “Bu arada kulağımıza bazı duyumlar gelmiştir Nare hanım.” Anlamaz gözlerle ona bakınca Baran gözleriyle sus işareti yapmıştı. Ben ve Asrın bir birimize bakarak olayı anlamaya çalışa duralım Avşin bombayı patlatmıştı.
“Nesim ağa Baban Hamit ağayla senle Afranın sözü için konuşmuş.” O sıra benle Asrının içtiği çay boğazında kalıp öksürürken arkamdan bir homurtu duydum o sıra bakışlarım Avşine kaydığından gözleri korkuyla açılmıştı ve ardından o ses.
“Sen ne dedin Avşin?” o sıra bütün vücudum kas katı kesildi. Ne ara bu kadar yakınımıza gelmişti ve biz fark edememiştik. Baran tedirgince ayağa kalkınca bende kendime geldim o sıra kapıda birsini gördüm ve içimden dua etmeye başladım tahmin ettiğim kişi olmaması için, ama dualarım boşa çıkmıştı. Afran!
“Sen ne dersin dedim Avşin kadın Nareyi Afranlamı sözleyecekler benim eski karımı daha senesi dolmadan sözlendiremez kimse buna asla ve kata müsaade etmem!” Berzanın soğuk ve intikam kokan sesi bütün kafeteryanın bize bakmasına sebep olmuştu. O sıra olanlara şahit olan Afran adımlarını daha hızlı tutup bize doğru gelirken Berzan buz saçan elalarını bana çevirdi ve kolumu tutup kendine çekti. “Sen daha senen dolmadan başka birisiyle nişan söz yapacak kadar…” Sözünü tamamlamasına izin vermeyen şey Afranın Berzanın yüzüne inen yumruğu olmuştu.
“Sen kimsin lan Nareye dokunuyorsun Ne sıfatla ona karışıyor ne zaman evlenip evlenmeyeceğini söylüyorsun? Kaç paralık adamsında ona dokunuyorsun? Hala akıllanmadın mı her şeyini elinden aldım tek canın kaldı onu damı alayım istiyorsun lan?” Afran gözü dönmüşçe Berzanın üzerinde hem yumrukluyor hem de konuşuyordu gözü resmen dönmüştü.
Afranı Berzanın üzerinden almaya Baranın gücü tek başına yetemeyince çevredekilerde dahil oldu. Ben hala olayın şokundayken Afran yanıma gelip iyi olup olmadığımı sormaya başladı.
Asrında beni sarsmaya başlayınca kendime geldim ve onlara cevap vermeye çalıştım. “Bunu burada bırakmayacak kapatmayacak o kadar kolay.” Sözlerim sanki Afranı daha çok sinirlendirmişti sinirden kasıldığını görebiliyordum. “Kalmasın buyursun gelsin o zaman görecek Afran Maral neler yapabilirmiş.” Korkuyla ona baktığımda beni sakinleştirmek için bakışlarını yumuşattı. “Ya sana bir şey yaparsa ben ne yaparım o zaman?” bu sözler benden mi çıkıyordu, Afran hafifçe tebessüm edip, “Benim meleğim o zaman yine beni kurtarır.” Sözleri her ne kadar inandırıcı olmasa da ortamdaki gergin atmosferi dağıtmaya yetmişti.
O sıra Aslıda Berzanın yanına gelmiş kolundan tutup onu kaldırmaya çalışıyordu, Berzan onun kolunu tutuğunu görünce onu ittirdi ve Aslı dengesini sağlayamadı ve tökezlemeye başladı. Hemen öne atılıp onu kolundan tuttum ve artık sinirlerime hâkim olamayıp konuşmaya başladım.
“Sen sevgiyi hak etmeyen berbat bir insansın, senin düzele bileceğini düşünmüştüm ama sen aciz zavallı birisisin. Hamile kadını ne hakla itersin nasıl bu kadar kötü olabilirsin? Birde bana kalkmış senen dolmadan sözlenemezsin diyorsun. Ben gerçekten sevmeyi bilen bir adamla sözlenip evleneceğim Bahremoğlu senin gibi sözde seven ama sevdiğinin acı çekmesine sebep olan birisiyle zamanında evli olduğum için kendime acıyorum. Bu kadının ne suçu günahı var seni sevmekten başka bu acıları ne diye ona reva görüyorsun namusuna şerefine bir laf mı getirmiş Seni sevmekten başka hiçbir suçu olmayan birisini bu kadar incitmek ne haddine senin.”
Sözlerim resmen ortamı kurşun yağmuruna tutmuş etrafıma baktığımda Avşin, Baran, Asrın, Afran hatta Aslı bile şaşırmıştı onu savunmama. Birisi bana kötülük yaptı diye aynı kötülüğü bende ona yapmak zorunda değildim sonuçta, her ne olursa olsun o bir anne ve asla kötülük hak etmiyor benim nezihimde kim ne düşünürse düşünsün.
Aslının gözleri dolu dolu bir bana birde sözlerimden sonra çökmüş olan Berzana bakıyordu bu ortam artık beni daralttığı için Aslıyı bırakıp oradan ayrıldım peşimden gelen ayak seslerine bakılırsa birileri geliyordu ama kim olduğunu umursamadan kendimi bayanlar tuvaletine attım.
Yüzüme bir kaç kere su çarptıktan sonra aynadan görünüme baktım. Mavi gözlerim kızarmış ve her an ağlayacak gibi duruyordu kurmal saçlarımın bir kaç tutanı anlıma yapışmış ama daha çok dağınık bir haldeydi.
Göz altlarım morarmıştı uykusuzluk, stres  hepsi bir araya gelince bu hale gelmiştim.
Tuvaletin kapısının çalınmasıyla kendime gelip kapıyı açıp dışarı çıktım. Afran ve Asrın telaşla bana bakıyorlardı, bakışlarım ikisinin arasına gidip gelirken arkalarından Baran Avşin ve Aslı geliyordu.
Aslının eli karnında gözleri yaşlı halde telaşla bana doğru gelirken içimi bir korku kapladı.
“Ne oldu?” onlara doğru bir iki adım atarken istemsizce dudaklarımdan dökülü verdi sorum.
“Nare kurbanın olam yetiş ağam çıldırdı çatıya çıktı atacak kendini.” Gözlerim Korkuyla açılırken Afrana baktım Afran kolumdan tutup, “Hadi yürü.” Demesiyle hızla asansöre doğru ilerledik. Aklımdan geçen tek düşünce benim yüzümden olmasıydı. Benim sözlerim yüzünden kendini atmaya çalışıyordu, benim yüzümden kendi canına kıyacaktı.
Gözlerimi bir noktaya dikip bunları düşünürken Afranın beni sarsmasıyla kendime geldim. “Sakın bunun senin suçun olduğunu düşünme, sen sadece doğruları konuştun ama o bunu kaldıramadı. Sakın kendini suçlama Narem tamamı?” Afran Haklıydı ama insan ister istemez kötü oluyordu.
Çatıya vardığımızda Berzan çatının ucunda oturmuş sabit bir noktaya bakıyordu, Afrana dönüp. “Sen burda bekle ben konuşacağım eğer benim yetemediğim bir yer olursa sen dahil olursun tamamı?” Afran olumlu anlamda başını sallayınca Berzanın yanına doğru ilerledim.
Adım seslerimi duymuş olacak ki arkasını dönmeden, “Bir adım dahi atmayasın.” Sesi titriyordu koskoca Berzan ağa gözü kara adam gitmiş yerine güçsüz bir adam gelmişti. “Berzan benim Nare konuşalım biraz istersen.” Sesimi duyunca bir anda kafasını kaldırıp arkasını döndü ve acıyan bir tavırla baktı. Ama acıdığı kişi ben değildim kendisiydi.
“konuşacaklarını yeteri kadar konuşmadın mı zaten?” sakin adımlarla ona doğru yaklaşıyordum, “Sinirle çok şeyler yaptık Berzan sende bende ama oturup sakince, iki mantıklı insan gibi konuşamadık ikimizde buna izin vermedik bu sefer ikimizde sakince konuşalım.” Berzan yarım ağız güldü ve ardından tekrar önüne döndü bende ona doğru ilerleyip yanındaki boşluğa oturdum, arkama dönüp baktığımda Afran tetikte duruyordu.
“Sakince mantıklı insanlar gibi konuşunca bana geri dönecek veya beni sevecek misin? ” Başımı onun gibi eğip ayaklarımı aşağı doğru sallandırdım.
Aşağıda bir sürü insan toplanmış Aslı dizlerinin üzerine çökmüş ağlıyordu aşağıda uğultular vardı, hastane bir insanın atladığı taktirde ölebileceği yükseklikteydi. Gözlerim aslıya takılıp kalmışken Berzanla konuşmaya başladım. “Seni sevmeyen bir kadına sahip olmak zor gelmeyecekmi gururuna, aşağı baksana bir.” Dediğimde aslıya kaydı gözleri, alayla gülüp bana döndü ardından. “Onun sevgisini istemedim ki ben hiç bir zaman ilk gördüğümden beri sana sevdalıyım ben i, senin sevgine ihtiyacım vardı her zaman ama sen Afranı seviyorsun.” Alayla gülümsedim, “Aslı seni üzüyormu Berzan?” Berzan konunun nasıl buraya geldiğini anlamadı ama yinede cevap verdi. “Hayır bir dediğimi iki etmez.” Olumlu anlamda kafamı sallayıp tekrar bir soru sordum. “Peki senin canını acıtıyor mu yada acı çekmeni sağlayacak bir şey yapıyorumu.” Yüzü düştü ve başını eğip olumsuz anlamda başını salladı.
“Sevgi üzmez, kırmaz, acı çektirmez, yüzündeki gülümsemeyi soldurmaz. Seninki sevgi değil önce hırs sonrasında ise bir takıntı haline geldi Berzan. Sen bana en başında güvenmedin, sana bir adım attığımda kendini çektin ve son darbeyi benim namusumu koruyamadığımı söyleyerek vurdun.” Ardından arkama baktım ve Afran sakince ama tetikte durarak bizi izliyordu, ona bakarak. “Bak sevgi güven ister ne olursa olsun onun bir bildiği vardır demen lazım, bak arkamdaki dağa eski eşimsin ama o bildiğim olduğunu düşünüp sessizce beni bekliyor bana güveniyor.” Berzan ardına baktı ve  olumlu anlamda başını salladı. “Ben gerçekten düzelmeye çalışıyorum Nare sen karşıma çıktıkça içimden sanki bir kopukluk oluyor ve engel olamıyorum.”
Gülümseyerek elimi omzuna koydum ve konuşmaya devam ettim. “Sevgiye ihtiyacın var gözlerini aç Berzan şuanda buradan atla, bana bir zararın olmaz ama ardında bırakacaiın, kardeşlerini, eşini hatta doğmamış çocuğunu düşünmen lazım sen gittiğinde onlara ne olacak?” Berzan tekrardan aslıya baktı ve ardından Baran, sonra onun koluna girmiş Avşine onların arkasında duran Ömer ve onun tekerlekli sandalyesini tutan Rojbine baktı. “Sence tekrardan sevebilir miyim?” Gülümseyip ayağa kalktım ve pervazdan aşağı indim elimi ona doğru uzatıp.
“Benim bildiğim Berzan ağa inat edince başaramayacağı hiç bir şey yoktur.” Berzan önce uzattığım elime ardından bana bakıp ayağa kalktı, anı kalmasından dolayı bir iki adım geriye doğru sendeledi ve aşağı doğru düştü o şokla ağzımdan bir çığlık firar etti. “BERZAN”


BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ LÜTFEN YORUMLARDA YAZIN

SENİN İÇİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin