Herkese merhaba bu bölümde geç yayınladığım için kusura bakmayın satır arası yorumları nasıl açabilirim bilmiyorum ama yorum yapmayı unutmayın ve bölümün geç gelme sebebi ufak bir kaza geçirdiğim içindi herkesten hakkını helal etmesini istiyor iyi geceler diyip oy ve yorumlarınızı bekliyorum hepinizi öpüyorum...
İnsanın gücü ve iradesi ne kadardı? Ya da sabrı nereye kadar o insanı götüre bilir? Herkesin bir patlama noktası vardır elbette peki benim ne zaman olacaktı? Sabrımın sınırına ulaşmamak için rabbime yalvara bildiğim kadar yalvarmaya hazırdım. Acaba böyle güzel bir inancım olmasaydı ben şuan ne yapardım? İsyan etmek istemiyorum asla da etmem ama, şu son 1 ay içerisinde hayatım hayallerim, planlarım her şey sadece bir gece de mahvolmuştu, insan bazen yönünü şaşırır nereye gideceğini, ne yapacağını. Ama bir dua ona yol gösterir, imanı olmayan bir insan elbet bir bataklığa saplanır ve oradan çıkmak için çırpındıkça daha çok batar. Ama imanının ona yön göstermesine müsaade eden bir kimse bataklıktan çıkmak için dua etmesine ve ona gelen yardım eline karşı Allaha şükretmesi yeterlidir. Belki de benimde o yardım elini bekleyene kadar dua etmem ve asla yönümden şaşmamam lazım ve bu yönü sabit tutmak hiçte kolay değildir.
Seccademi toplayıp katladıktan sonra, yavaşça gelinliğin eteklerinden tuttup ona doğru döndüm. Başım dik bir şekilde ona bakmaya başladım, gözlerinde garip bir duygu vardı ama anlayamıyorum. Önüme doğru yürüdü ve tam karşımda durdu, ardından cebinden yüz görümlüğünü çıkarıp boynuma doğru ilerlerken elleri, son anda tuttum onu. “Onu ben hak etmiyorum Berzan ağa, sevdiğin birine takman daha iyi olacak.” Gözlerine bakmıyordum ama soluduğu nefesten sinirli olduğunu anlamak zor değildi. Sessizce bana yaklaşmaya başladı ve duvağım kaldırdı, ardından çenemin altından tuttup Bakışlarımı gözlerine çevirmemi sağladı. Korkuyla Yutkundum bütün vücudum tirtir titremeye başladı. Ardından bakışları koyulaştı ve yavaşça yüzüme doğru yaklaştı, nefesi yüzüme çarpınca irkilerek bir adım geriye attım. Ya yengemin dediği doğru olursa, gerçekten böyle bir şey isterse benden. ‘Aptal mısın kızım elbette isteye bilir sonuçta o senin kocan.’ Saol iç sesim çok yardımcı oldun ya, tekrardan ona baktığımda boş bakışlarla gözlerime bakıyordu. Ardından banyoya doğru ilerledi ve içeri girdikten bir süre sonra ufak bir cam kırılma sesi geldi, tekrardan odaya döndüğünde elinde küçük bir cam parçası bana doğru geldi. “Her ne kadar senin ölmeden öldürmek istesem de, isteğin dışında asla sana dokunmam merak etme.” Ardından elindeki cam parçasını koluna götürdüğün de onu durdurdum ve dönüp soru soran bakışlarını es geçip konuşmaya başladım. “Anladım ne yapmaya çalıştığını, ama kolunun o kısmını kesersen anlarlar bir işler olduğunu. Müsaade et halledeyim.” Bir şey demeden arkasındaki yatağa oturdu, bende banyoya geçip gazlı bez ve tendir diyot var mı diye baktım. Şanslıyım ki bir ilk yardım çantası vardı, ardından tekrardan odaya geçip gömleğini omzunun az aşağısına kadar sıyırdım ve ufak bir kesik açtım. Yüzüne baktığımda hiç bir acı belirtisi yoktu, gerçekten bütün Diyarbakır’ın korkması gereken bir ağaydı. İşimiz bitince bende valizimden kendime gecelik çıkartıp banyoya girdim, gelindiği çıkarmakta ne kadar zorlansam da çıkarıp üzerime geceliğimi geçirdim ve odaya geri döndüm.
Odaya girdiğimde Berzan uzanmış ve gözleri kapalı uyuyordu sanırım, ardından bende etrafa bakıp yata bileceğim bir koltuk var mı diye göz gezdirirken köşede duran 2li koltuğu gördüm. Ne kadar rahatsız olsa da Berzan’ın yanında uyuyamazdım, ardından yatağın üzerindeki yastığı alacağım sırada Berzan bir anda gözlerini açtı ve kafasını bana doğru çevirdi. “Ne yapıyorsun?” Sanki soru sormuyorda azarlıyor gibiydi, “Koltukta uyuyacağım da kendime yastık alacaktım.” Berzan sinirle bir nefes alıp yataktan doğruldu, “Saçma salak konuşma yat zıbar şuraya, benim canımı sıkma.” Gözlerine sinirle baktım, “Senin yanında uyumak zorunda değilim, zaten yeteri kadar sana katlanıyorum birde gece seninle uğraşamam.” Berzan bir hışımla kolumdan tuttup beni yatağa yatırdı ve bir hamleyle üzerime çıkıp yüzüme doğru tısladı. “Bu odada, bu konakta ben ne dersem onu yapacaksın ANLADINMI?” Sesimin yükselmemesine özen göstermeye çalışıyordu. Nefesim daralıyor bu adamın derdi neydi böyle, neden sürekli bu şekilde bana yakınlaşmaya çalışıyor. Bütün gücümle onu yataktan itip ayağı kalktım hemen, karşısına geçip bende sesimin tonunu ayarlayarak konuşmaya çalıştım. “Tamam benden uzak dur, yatacağım o lanet yatakta.” Berzan’ın siniri gözlerinden görünüyordu, yatağın en ucuna geçip arkasını döndü, bende diğer tarafın en uç köşesin geçip pikeyi üzerime çekip gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Bakın çalıştım diyorum ama uyuyamadın, sabah ezanıyla tekrardan yataktan kalkıp abdestimi aldıktan sonra namaza durdum ardından namazımı bitirip ellerimi tekrardan semaya çatım ve dualarıma bir yenisini ve bir yeni kişiyi daha ekledim. “Allah’ım sen kullarına yardımcı olan ve onların yükünü hafiflete bilen tek kişisin, rabbim bu iki yolunu kaybetmiş insana yardım et. Onları bir birlerini yokluğuyla sınama, kalplerindeki kini öfkeyi arındır. Rabbim şuanda hasta hane deki bütün hastalara şifa eyle, yönünü kaybetmiş kullarına bir çıkar yol göster Allah’ım.” Ellerimi yüzüme sürüp tespihimi çektikten sonra içimdeki ferahlamayla yine, yatağın en köşesine geçip uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN
General FictionHayatım her zaman sakin bir zaman dilimindeymiş gibiydi. Yaşantım, gördüğüm, bildiğim her şey yaşadığım yer bile farklı yaşam tarzlarına sahipti. Her zaman TÖRE adı altında bir çok genç heba etiler. Ama bir gün bunun içinde kendimi bulacağımı hiç za...