Çokkk uzun zamandır yokum farkındayım. Bu beklemesi süresi için de özür dilerim.
İyi okumalar:))"Benimle evlenir misin?"
Melike, Uğur'un alnındaki ter damlalarını silmek için yaklaştırdığı,mendil tuttuğu eli, havada asılı kalmış, boş bakışlarla karşısında yüzü şekilden şekile, renkten renge giren adamı boş bakışlar ile izliyordu.
Bir kaç saniye süren derin sessizlik ve hareketsizlikten sonra Melike nihayet tepki verebilmişti. Fakat sesi cevap verir gibi değil soru sorar tonda çıkmıştı.
"Uğur?"Fısıltı gibi çıkan sesi, karşısındaki kadının ağzından çıkacak en ufak tepkiyi dikkatle izleyen ve dinleyen bir adam olmasa kimse duyamazdı.
Durumu toparlamak isteyen Uğur, hızla araya girmişti. Cebinden bugün gün boyu taşıdığı yüzüğü çıkarıp kapağını açtıktan sonra masaya bıraktı.
"Doğru sırayla olmadı sanırım ama.. Melike, cevap vermeden önce bir kaç şey söylememe izin ver." Uğur kısa bir es verip yeniden konuşmaya başladığında biraz önceki heyecanın yerini daha ciddi bir hal almıştı.
"Bu teklifin biraz ani olduğunun farkındayım. Ben kendi düşüncelerimden ve duygularımdan emin olduktan sonra beklemek istemedim. Ama her şeyden önce bu tek bir cevap beklediğim bir teklif değil. Bu teklif, 'hayır, düşünmek istiyorum ya da erken' gibi cevapları da olan bir teklif. Kendini saçma bir baskının altında hissetme sakın. Sadece törensel bir anı olsun diye formaliteden sormadım. Ayrıca cevabın ne olursa olsun beş dakika önce ilişkimiz nasılsa bundan sonra da öyle olacak. Değişen bir şey olmayacak. Amacım seni zor bir duruma sokmak değil asla. Ben sadece senin ne düşündüğünü merak ediyorum. Ben seni hayatımın her anında, her zaman görmek istiyorum ve bundan eminim."
Melike masanın üstündeki Uğur'un eline uzanıp kavradı. Diğer elini biraz önce indirdiği yüzüne yeniden çıkardı.
"Biliyorum Uğur. Evet ani bir teklif ama ben sende hep bu anilikleri sevdim. Aniden girdin hayatıma, dudağımdaki yara için uzattığın beyaz mendilinle. Aniden belirdin hep yanımda, arkamda. Aniden sevdim ben seni, kafamdaki onca karmaşanın içinde yer edindin. Aniden geldin bana gecenin bir yarısı dört duvarlı karakol odasında.
Kısacası ben sende en çok ani olmayı sevdim."Melikenin söylediklerine sadece yüzünde olan ellerine biraz daha yaslanarak cevapveren Uğur, biraz daha yüzünü kaydırıp avuçlarını dudaklarına yaslayıp içine derin bir öpücük kondurdu.
"O yüzden bu soruya cevabım hep aynı olacak, daha sonra da şimdi de. Aniden hayatıma giren bu adamın bu ani teklifine yanıtım..." Melike çok kısa bir nefes arasından sonra gülümseyip devam etti.
"Evet."Uğur bugüne kadar ki belki en anlamlı gülüşünü sundu karşında ki kadına. Öyle ki gülerken aynı zamanda gözlerindeki hareler titriyor, elleri ve sesi onlara eşlik ediyordu.
Normalde alışılagelmişin aksine gözleri dolan Uğur olmuş, sonunda iki eli ile yüzünü sertçe sıvazlayıp masanın üstüne bıraktığı kutuyu aldı.
"O zaman takıyorum." yüzüğü kutudan çıkarıp Melikenin elini kavrayıp yavaşça taktıktan sonra önce kızın elinin üstünü daha sonra bir öncekinden daha derin ve uzun avuç içlerini koklayarak öptü.
"Teşekkür ederim güzelim. Geçirdiğimiz her saniye için teşekkür ederim."Başlayan müzik ile Uğur ayağa kalkıp masanın etrafından hafif eğik şekilde elini uzattı. Beraber kalktıktan sonra elini kızın beline götürüp boş alanda yavaşça salınmaya başladılar.
"Ne zamandan beri aklında vardı bu teklif?"
"Bir kaç gündür. Sen İstanbula geldikten sonra, artık bir yere ait hissedip hissetmemek benim için senin yanında olup olmamama göre değiştiğini fark ettim. Bir şehirde sen de varsan ben orada nefes alabiliyorum, mutlu oluyorum ya da yaşadığımı hissediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK GEÇ "DEĞİL"
General FictionTolstoy der ki ; "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Bu muhteşem hikayeye de şehre bir yabancı geldi. Çok yabancı... Herşeye... Herkese... Uğur ve Melikenin de hikayesi böyle...