Kendim Olmam İçin Eksik Olan Tek Şey

276 11 0
                                    

Geçmiş kurban bayramınız kutlu olsun :)) Medyadaki müziği çok naif buluyorum ve çiftçimize yakıştırıyorum.
Keyifli okumalar...

Her acı zamanla unutuluyor mutlaka. Ya da yerini farklı duygulara bırakıyor. Zaten öyle olmazsa, yani hiçbir acı unutulmazsaydı insan hayatına nasıl devam ederdi? O yüzdendir ki insan unutandır ve unutulmaya mahkum olandır. Ama unutulan tek şey ölümün getirdiği acıydı ölümün kendisi değil, Taner'i ya da diğer bütün şehitleri değil. Çünkü onları unutmak vatana nankörlük etmek olur.

Tanetin şehit olması ve aydınlanmayacak zannedilen gecenin ardından tam bir ay geçmişti. Karakol tamamen onarılmış, eski düzen sağlanmıştı. Ama o saldırı onlara bir çok şeyin de ne kadar önemli olduğunu, ve zannettikleriden fazla eksikliklerinin olduğunu acı bir şekilde öğretmişti.

Melike ve Uğur içinde o zamandan beri çok şey değişmişti. Artık daha sık telefonda konuşuyorlardı. Çoğu zaman da konular kendileriyle ilgi oluyor, izinlerde buluşma için sözleşiyorlardı. Bu buluşmalar bazen karakolda çıkan sorunlar, bazen de Halil Bey'in Melike'nin çok dışarı çıktığından bahsetmesi ve  izin vermemesi ile gerçekleşmemiş olsada her buluşmalarının sonunda daha yakın olarak ayrılıyorlardı.

Uğur ve Durali Başçavuş her zaman olduğu gibi Uğur'un odasında oturup durumlarla ilgili konuşuyorlardı. Uğur'un sık sık telefon ile uğraştığını ve biriyle mesajlaştığını fark eden Durali başçavuş biraz merakından birazda Uğur'a takılmak istediğinden ağzını aramak istedi.
- Hayırdır, sen niye öyle telefonla cık cık uğraşıp duruyorsun teğmenin.
- Bir arkadaşımla konuşuyorum başçavuşum. Niye sordun?
- Ne bileyim öyle düşünceli düşünceli ekrana bakınca... Hem kimle konuşuyorsun?
- E ama özel hayat diye bir şey var başçavuşum.
- Melike Derbent mi?
Durali başçavuşun muzip bir gülüşle sorduğu soru karşısında Uğur biraz sessiz kaldıktan sonra gülümseyerek yanıt vermişti.
- Evet Melike. Yarın ilçede bir yerlerde oturup biraz sohbet edecektik de. Onu konuşuyorduk müsait mi diye soruyorum?
- Eee ne yazmış?
- Yok artık başçavuşum ya. Gel sende beraber gidelim olmadı.
- Tamam tamam demedim bir şey.  Ama haberin olsun bugün yarın Halil Bey gelir karakola.
- Bak yine aynı mesele. Valla başçavuşum ben sıkıldım bu konudan. Bir şey olduğu yok. Ayrıca Halil Bey'in senin gibi düşündüğünü sanmıyorum. En azından bizim için senin kadar art niyetli düşünmüyor.
- Ya ben onu demiyorum. Yarın kız isteme şeyi olacak ya ben dünürcüyüm biliyorsun.
- Doğruu!! Sen baya baya dünürcüsün yarın. Hayırlı olsun bakalım. Ama sana yakışır.
- Sen dalganı geç bakalım. Yarın öbür gün sana da lazım olurum ama. Dünürcü olarak...
- Bak bak bak laflara bak. Hiç yakışıyor mu? Neyse sen yeni gelen mühimmat sayımını yaptın mı?
- Tamam teğmenin tamam ben gidiyorum. Ne zaman köşeye sıkışan kitliyorsun işi.

Bakır ve adamını  Petrol istasyonunda oturmuş yemeklerini yerken her zamanki gibi yardımcısı Bakır'ı gündemden haberdar ediyor. Aldığı haberleri yetiştiriyordu.
- Abi Halil Bey in kızı Melike bu aralar karakoldan çıkmıyor diyorlar.
- Tabi teğmen aldı yanına bunu. Bu kız da salak hemen kaydı gönlü. Bunun gibiler yüzünden ilerliyemiyoruz biz Seyfi. Bir kere davalarına bağlı değiller. Ama bizim çocuklarda da var beceriksizlik. O Azat'a on kere söyledim "bak kızı tam kafaya aldın mı" diye. " Tabi abi aldım abi. Ben ne dersem yapar abi" Hani bak kız uçtu gitti.
- Valla doğru diyorsun abi. Geçen ben yine konuştum Azatla. Dedim oğlum Melike Derbent işini ne yaptın falan. Telefonlarını açmıyormuş bayadır.
- Dananın kuyruğu o ilçede gördüğümüz gün koptu zaten Seyfi. Ama sen dur şu yabancı kadın işini halledelim. Sıra onlara da gelecek. Öyle rahatlık yok onlara.
- Abi o kadın ne zaman geliyor? Biz mi götüreceğiz?
- Tabi biz götüreceğiz oğlum. Öyle basit iş değil bu. Kadın ve yanında taşıdıkları hazine hazine. Zaten illegal görünen bir şey yok ki. Bizzat götüreceğiz kadını. Ama yolda dikkat etmek lazım yine de.
- Tamam abi. Melike Derbent'i bir kontrol ettireyim mi bizim çocuklara?
- Öğren bakalım ne yapıyorlarmış. Kayde değer, canlarını sıkabileceğimiz bir şey var mı? Ne kadar ileri gitmişler bu teğmenle? Ama söyle dikkat çekmesinler ha. Ben kendim dürecem defterlerini.
- Tamam abi.
.
.
Halil Beylerin evinde bugünkü kız istemenin teleşı vardı. Halil Bey "bu yaştan sonra bir de bunu mu yapacağız?" dediği her şeyi yapmıştı. Çiçek, çikolata, traşlar...
Melike de babasının bu kararında, başlarda Nilgün öğretmene  ısınamasa da şimdilerde fazlasıyla destek oluyordu. Hatta bazen babasının kendisine danıştıklarına hayretle izliyordu. Hazırlıklar yapılmış çekirdek aile yola çıkmışlardı. Melike giderken karakola uğrayıp Durali başçavuşu da alacaklarını bildiğinden hazırlanma aşamasını biraz daha uzun tutmuştu. Herkes Melikenin bu bitmeyen hazırlığını isteme olayına yorsada durum çok farklıydı.

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin