Merhabalar..... Uzun bir bölümle geldim. Bu arada görsel Çeliktepe Karakoluna ait.
Sabah Çeliktepe karakolunda erken başlamıştı. Her zamanki gibi içtima, spor rutininden sonra başçavuş, Poyraz timini bahçede topladı.
"Poyraz Timi! Bugün karakola bir askeri araç gelecek. Her zamanki gibi görevimiz gelen araca eşlik etmek, korumak." Başçavuş parmağı ile yan tarafında ki açık dağları gösterip konuşmaya devam etti.
"Bu aralar çok sessizler. O yüzden iki katı dikkatli olmanızı istiyorum. Anlaşıldı mı Poyraz?""Anlaşıldı komutanım!"
Çavuş söz isteyip konuştu.
"Yeni birlik geleceğinden haberimiz yoktu komutanım. Başka bir şey mi?""Bilmenize gerek var mı oğlum? Ona göre mi koruyacaksın?"
Sessiz kalan çavuşa yaklaşıp devam etti.
"Ha çavuş söylesene niye lazım kimin geleceği?"
"Özür dilerim komutanım."
"Geç yerine. İlk defa yapmıyorsunuz, sorgulamayın. Herkes hazırlansın 10 dakikaya çıkış."
"Emredersiniz komutanım."
Poyraz hiçbir şeyden habersiz hazırlanmaya başladı.
"Oğlum kesin kötü bir şey oldu ya. Durali başçavuş fıçı gibi."
"Bir şey olmasına gerek var mı oğlum. Tam yeni teğmen geldi, işler rayına oturdu dedik şimdi yine kaldık ortada. Gelen geldiği gibi gidiyor. Adam ne yapsın, geriliyor tabi. Her iş ona kaldı."
"Hadi beyler hazırlanın bir fırça daha yemeyelim."
______________________________________"Tüm bunlar bir tarafa Halil Beyler de kızları melikenin bugün geleceği haberi ile yemek sofrası kurmuş bekliyordu. Kızı bir gün önce arayıp, her şeyi olmasa da Uğur teğmen ile döneceğinin haberini vermişti.
Halil Bey'in içinde 'ben, benim kızım bana anlatır demiştim.' hissinin sevincini yaşıyordu. Melikenin kendine doğruyu söylemesine çok sevinmişti. Uğur Teğmen için de yer ayırdı masada. Eşi ile göz göze geldiğinde de 'O kadar yol geliyorlar, önce oturup bir yemek yesinler.' diye açıklamasını yapmış, eşini gülümsetmişti.-------------------------------------------------------
Uğur ve Melike yola çıkmış, araba ile dönüyorlardı. Yolları uzun olduğundan ara ara durmuş bir şeyler yemiş, araba da atıştırmak için alışveriş yapmışlardı. Son durdukları mola yerinde Uğur bir yandan aracına benzin alırken diğer yandan dondurma dolabındaki Melikenin hangisi anlamında iki elinde kaldırdığı dondurmalara gülümseyerek baktı. Eliyle sağ taraftakini gösterip kasaya geçti. Hem aldığı yakıtı hem de dondurmaları ödeyip çıktı.
"Çok bir şey kalmadı. Bir buçuk saat sonra il sınırına gireriz. Ondan sonra askeri araç eşlik edicek. Seni eve bırakıp, karakola geçerim. Senin için sorun olmayacak değil mi? Babanla konuştun ama eve bırakmamı yine de hoş karşılamazsa askerlerden biri ile bıraktırabilirim seni."
"Yok söyledim babama. Sorun edeceğini sanmam. Hem konuşacağım babamla saklamak istemiyorum. Zaten bir çok şeyin farkında bence. Çok şaşırmayacak."
"İzin verirsen önce ben tek konuşsam olur mu? Bir şeyleri önce ben babana söylemek istiyorum. İlk babanla yalnız kaldığımda konuşmak istiyorum."
"Sen bilirsin. Öyle rahat edeceksen öyle yapalım canım."
"Anlayışınız için teşekkürler hanımefendi."
_______________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK GEÇ "DEĞİL"
General FictionTolstoy der ki ; "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Bu muhteşem hikayeye de şehre bir yabancı geldi. Çok yabancı... Herşeye... Herkese... Uğur ve Melikenin de hikayesi böyle...