Ben Hiç Tutsak Olmadım...

289 8 2
                                    

Dün tam 1000 olduk. Çokkk teşekkürler. Bugün ki bölüm bir tıkçık uzun,bölemedim. Keyifli okumalar.

Sınır karakolunda görev yapmak, hem de böyle bir noktada ki karakolda, kimi zaman çok farklı görevler almalarına sebep oluyordu.

Seni öldürmek , koruduğun topraklara hakim olmak isteyen teröristlerin, girip çıktığın köylerde bulunduğunu bilmek, nöbet tuttuğun dağın hemen karşısında olduğunu bilmek, hatta içinde vatanın olan bu  toprakları paylaştırmak isteyen bir araba dolusu insanı sadece trafik kontrolü için durdurabiliyor olmak, fazlasıyla zor oluyor.

"Bir saat içinde tam teçhizat yola çıkıyoruz. Bugün yol kontrolü var.."

"Komutanım rutin bir kontrol değil sanırım."

"Hem de hiç değil Osman. Bugün yabancı uyruklu bir kadın giriş yapmış şehre. Kara yoluyla sınıra elinde önemli belgelerle geçmek isteyecek."

"Kadını alıyoruz o zaman."

" Hayır. Sadece belgeleri alıyoruz. Sessizce."

"Niye komutanım. Sonuçta ne taşıdıklarını biliyoruz. Neden taşıdıklarını biliyoruz. Niye sessiz hallediyoruz."

" Kadın anladığım kadarıyla önemli de biri. Türkiyede fazlasıyla bulunmuş. Diplomatik sorun çıkabilirmiş."

"Kaç kişi çıkıyoruz?"

"Sen timinden 6 kişi al. Osman bir de bize sizin şu Kerküklü arkadaşınız katılacak. Adı Süleymandı değil mi?"

"Süleyman dönmüş mü komutanım?"

"Albay onun da katılacağını söylediğine göre dönmüş. Zaten çanta, belge işleriyle o ilgilenecek. Biz önde onları oyalıyacağız. Ve rutin bir kontrol olduğuna inandıracağız."

"Ben hazırlıklara başlayayım o zaman komutanım izninizle."

"Tabi çıkabilirsin. Başçavuşum bende gidiyorum. Buralar sana emanet."

"Dikkat edin teğmenim. Kimler olur kaç kişi olur belli olmaz."

"Az çok tahmin ediyorum kimler olacak. İlçede legal görünen pis bir iş varsa arkasında mutlaka Bakır vardır. Taşıma ve köprü görevinde bir başka isimi düşünemiyorum bile"

"Doğru diyorsun teğmenim. Selametle gidin gelin bakalım."
.
.
Halil Bey düğün alışverişine başlamış adeta Nilgün Hanımın arkasında market arabası işlevi görür gibi oradan oraya koşturuyordu.
Halil Bey ne kadar halinden çok şikayetçi olmasada evdekilere Nilgün Hanımla böyle bir alışverişe çıktığını söylememişti. Hem çocuklarının dalga geçeceği, hem de annesinin gazabı aklına gelince doğru olan saklamak gibi gelmişti. Tam o sıralar Melike, babaannesi ve Erkan da ilçede hem ihtiyaç hem olacak olan düğün için erken alışverişe çıkmışlardı. İki tarafta birbirinden habersiz aynı köşe başına doğru yürürken birazdan olacakları kimse tahmin etmiyordu. Nilgün Hanımın arkasında ilerleyen Halil Bey aniden karşısında ailesini görmesiyle panikle ellerindeki paketleri yere bıraktı.

"Ana!! Sizin ne işiniz var burada?"

"Biz alışverişe çıktık da, hani sen hayvanların yanındaydın senin ne işin var asıl."

"Bizim düğün işi yaklaşınca çıkıp bir kaç parça bir şeyler alalım dedik. Yeni geldik bizde ha."

"Hadi size kolay gelsin. Hadi çocuklar biz gidelim."

Halil Bey tavrın büyüğünü yapıp giden, annesinin ardından ne kadar bağırsada, yaşlı kadın hiç aldırış etmeden, burnunu indirmeden yoluna devam etti.

ÇOK GEÇ "DEĞİL"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin