Eve yüzündeki gülümseme ile giren Melikeyi ev halkı da tebessümle izliyordu. İçeri girdikten sonra babasını ve babannesini öpüp Erkanın yanına oturdu.
Olanları şaşkınlık içinde izleyen Halil bey;
- Ana gördün, benim bilmediğim ölümcül bir hastalığım falan mı var acaba. Yoksa hangi dağda kurt öldü bu kız geldi böyle beni öptü.
- Ya baba inanmıyorum ne alakası var. İçimden geldi.
- "Yok kızım hep içinden gelsin kötü bir şey demiyorum. Çok şükür bu günleri gösterene. Sen ne yaptın konuştum mu teğmenle okul meselesini?"
- Evet evet konuştum. Birkaç başvuru,form falan verdi. Onları dolduracağım. Okul kaydımı dondurmuştum onu aktif hale getireceğim. Sonra yine konuşacağız olması gerekenleri
- "İyi, iyi ondan da Allah razı olsun. Bu kadar ilgileniyor, yardım ediyor. Bu sene geldi daha şimdiden köylünün işleri ile bu kadar ilgileniyor maşallah"Melike babasının bu sözleri üzerine çok bir şey söylemek istemedi."evet öyle" diyerek geçiştirdi.
Odasına gidince hem olanları hem bir daha ne zaman buluşacaklarını düşünüp gülümsüyordu. Uzun zamandır bu kadar gülümsediğini hatırlamıyordu. Geriye baktığında özellikle son zamanlarda, göz yaşlarından başka bir şey aklına gelmiyordu. Ama hissediyordu bu onun için dönüm noktası olacaktı. Hayatını şekillendirdiği bir dönemeçte, daha 20 yaşında önünde çok uzun bir zaman var ve bu zamanı kendi istediği gibi, mutlu yaşamakta kararlı.Uğur Teğmen masa da oturmuş Melike gibi olanları düşünüyordu. Melikenin bu ani değişimi onda hem büyük bir mutluluk hem de şaşkınlık yaratmıştı. Ama her ne olduysa çok güzel olmuştu.
O gün yeni bir emir aldılar Uğur Teğmen telsiz başında Hüsamettin Albay ile konuşuyordu. İçeriye gelen Osman ve Durali başçavuş ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Ama Teğmenin yüz ifadesinden işlerin ters gittiği açıktı. Uğur Teğmen telsiz konuşmasını bitirip Osmana döndü.
- Timini hazırla 10 dk sonra hareket ediyoruz.
- İhbar mı komutanım?
- Bu sefer çok daha sıkıntılı Osman. Kaymakam kaçırılmış. Hem de öyle normal bir kaymakam değil. Civarda ki halk tarafından fazlasıyla sevilmiş ve takdir edilmiş bir kaymakam. Ve dağdakilerin bu sefer kafalarında ki planın öldürmekle sınırlı olduğunu hiç sanmıyorum.
- Canlı infaz ve zorla itiraftan mı şüphelenmiyorsunuz komutanım? Baya bir zamandır bu yöntemi kullanmıyorlar. Sempatik görünmek bu aralar daha öncelikli onlar için.
- İnfaz değil ama kaymakamın yalan itiraf videosunu çekmek isteyecekler. Ve korkarım bizimle pazarlık yapıp daha sonra öldürdükleri kaymakamın sorumluluğunu bize yükleyecekler.
- Ve halk bu kadar sevilen kaymakamı yarı yolda bıraktığımız için asker karşısın da yerini alacak.
-Aynen öyle eğer sen sempatik olamıyorsan onları antipatik göster. Tam olarak bunu yapacaklar.
- Ben çocukları toparlayayım komutanım.
- Tamam Osman.Osman çıktıktan sonra Durali başçavuş, Uğur Teğmenin kamuflağını, parkasını giyip hazırlık yaptığını fark etti.
- Sen nereye gidiyorsun Teğmenim. Burda kal sen buralara kim bakacak.
- Sen burayla ilgilenirsin başçavuşum bende bizzat bulunsam iyi olacak.
- Sen daha buranın dağlarına alışkın değilsin be Teğmenim daha ilk zamandan bu kadar tehlikeli göreve çıkma.
- Öğrendiğim herşeyi uygulamaya geldim derken bunu da kastediyordum başçavuşum. Bir teğmen ne olursa olsun birliğinin başında olmalıdır. Ayrıca dağa çıkmadan sıcak çatışmaya nasıl alışacağım. Ve son olarak hiç bir bilgimi teoride bırakmama konusunda ısrarcıyım.
- Tamam teğmenim nasıl diyorsan öyle ama bak çok dikkatli ol.
- Buralar sana emanet. Telsizimiz sürekli açık olacak irtibatı koparmamakta dikkat edelim.
-Emredersiniz teğmenim.Çıkmalarına az bir süre kala Uğurun telefonu çaldı. Özel telefonu kolay kolay çalmazdı. Melikenin aradığını görünce önemli bir şey mi oldu acaba ye düşündü ve hemen cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK GEÇ "DEĞİL"
General FictionTolstoy der ki ; "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Bu muhteşem hikayeye de şehre bir yabancı geldi. Çok yabancı... Herşeye... Herkese... Uğur ve Melikenin de hikayesi böyle...