Çok özür dilerim Wattpat hata veriyor bu bölüm ile ilgili. Aynı hikaye güncelleştirilmiştir gibi oluyor. Anlayışınız için teşekkürler.
Keyifli okumalar😊😊Halil Beyin evinde sabah telaşı vardı. Melike odasında hazırlanıyor Erkan arkadaşlarıyla oynayacağı halı saha için giyiniyordu. Halil bey ve annesi çardakta oturmuş sohbet ediyorlardı. Halil beyin son zamanlardaki Erkanın öğretmeni ile olan gönül işleri hakkında konuşuyorlardı. Halil bey annesine akıl danışıyordu.
- Ana ben ne yapacağım bilmiyorum vallahi çocukların da izni var mı diye sordum gördün. Ama sanki hâlâ biraz erken gibi bir şeyler olması için.
- Oğlum sen bu ailenin direğinin çocukların hem anası hem babasısın. Ama sen düzenini oturacaksın ki onlarda kendi hayatlarını kurabildin. Daha arkanda Melike var, Erkan var. Onlar da kendi hayatlarını kuracaklar.
- Ne Melikesi Erkanı ana sen yoksa bir şey mı biliyorsun?
- Yok Melike bana bir şey söylemedi ama şu komutan çocuk varya, karakola yeni gelen genç çocuk. Melikenin okul işlerine yardim eden çocuk.
- Uğur Teğmen?
- Hee işte Melike bu Teğmene bir farklı bakıyor sanki.
-Yavv ana nerden çıktı şimdi bu? Sen şimdi niye böyle söylüyorsun yav?
- Dertlenesin diye söylemedim oğlum. Sen yuvanı kur. Kur ki onlarda önüne bakabilsin diye söyledim.Halil bey bu sohbetten biraz daha kararsız kalktı. Çocuklarına baktı ikiside arabanın yanında onu bekliyordu.
- Erkan efendi senin ne işin var ilçede?
- Arkadaşlarla halı saha maçı yapacağız baba.
- İşin gücün top. Bir gün de baba ben kütüphaneye gidiyorum, arkadaşlarımla ders çalışmaya gidiyorum de. Yemin ederim dişimi kıracağım ya. Senin ne işin var kızım?
- Benim de bir kaç eksiğim vardı. Onların alacağım baba.
- Hadi binin arabaya. Bekir beni hayvan pazarının önünde indir. Çocukları da sonra bırak.
- Tamam beyim.Melike Uğur ile buluşacağı yere geldiğinde haber vermek için mesaj attı. " geliyorum" cevabı gecikmeden gelmişti. Havalar ısınmaya başlasada dışarısı bir hayli soğuktu. Uğuru uzaktan gelirken görünce diğer buluşmaların da çok dikkat etmediğini sivil kıyafetlerinin içinde de çok yakışıklı olduğunu düşündü. Uğur yaklaşınca o da hareketlendi.
- Günaydın Melike nasılsın?
- Günaydın iyiyim de asıl sen nasılsın son konuşmamızda önemli bir yere gidiyor gibiydin.
- Evet biraz öyleydi ama bir kaç can sıkıcı şey dışında sorun çıkmadı.
- Biraz böyle yürüsek yani hemen bir yere oturmasak olur mu?
- Olur tabi ama senin kankalar benim gibi kısa traşlılardan pek hoşlanmaz. Sorun olmasın?
Melikenin kötü bakışlarını görünce gülümseyip;
- Tamam tamam bakma öyle. Damarına bir basayım dedim. Şaka yaptım. Evde durumlar nasıl. Halil bey iyi mi?
- O biraz aşık.
- Yaaa helal olsun ama bu yaşta hayata tutanabileceği heycanı var. Çok sevindim.
- Onun dışında sakin yani.
- İyi iyi hep öyle olsun.
Onlar konuşurken siyah bir araba aniden hızla gelip önlerinde durdu. Bir şeyler olduğunu anlayan Uğur refleksle Melikeyi hafiften arkasına alıp durumu anlamaya çalışıyordu ki çok geçmeden arabadan Bakır indi. Bakırın inmesiyle Uğur daha fazla sinirlenmişti. Biliyordu ki bu adam mutlaka bir sorum çıkarmak için bir yerde bulunuyordu. Görmezden gelip ilerlemeye başladılar. Ama çok geçmeden Bakır sataşmaya başlamıştı.
- Selamın aleyküm Teğmenim.
- Senin selamını aldığımı hiç hatırlamıyorum ben Bakır.
- Ooo Melike hayırdır inşallah siz ikiniz böyle dışarda görüşmeler falan.
- Bakır!!! Bak işine. Bulaşma sorun çıkmasın.
- Melike babanın haberi var mı? Ayıp olmasın adama.
- Bakır sabrımı zorlama bas git lan.
- Teğmenim biz böyle, kolu komşu kızının etrafta adamlarla fingirdemesinden hoşlanmayız. Değil mi Melike? Sen de iyi bilirsin.
Bakırın söyledikleri ile sabrının son damlası da tükenen Uğur daha fazla dayanamamıştı.
- Ne dedin sen bir daha söyle. Ne dedin fingidermek mi dedin?
- Hee dedim. Fingirdemek ded...
Cümlesi bitmeden kafayı geçirmişti Uğur.
- Duyamadım bir daha söyle? Hadi!!!
- "Senin suyun ısındı teğmenim. Senin suyun ısındı" deyip arkada ki arabadan inen 7 adamı gösterip "Bu adamları sen tanıyor musun ben hiç tanımıyorum ama kızgın görünüyorlar değil mi? Hadi sana kolay gelsin" diyerek arabasına binip uzaklaştı.
Arkasinda ki 7 adamla kavga etmeye başlayan Uğur önce tek tek vurup devirse de daha sonra 7'si ile aynı anda mücadele edememiş tam dövmeye başlayacaklarken. Poyrazın "lann kimi dövüyorsunuz" diye koşarak gelmeleri Uğuru kurtarmıştı. Melike ise köşede ağlayarak çığlık atıp yardım istiyordu. Bir yandan da "yapmayın" diye bağırıyordu.
Poyraz gelince adamlarla onlar ilgilenmeye başlamıştı. Çavuş Taner Uğur dönüp; " Komutanım siz gidin Melike hanımda korktu zaten biz hallederiz"dedi.
Melikeye baktığında yüzünü bembeyaz, ellerinin tir tir titrediğini ve gözündeki yaşları görünce hemen yanına giden Uğur bir şey olmadığını söyleyip sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir kafeye oturup su içirdikten sonra yavaş yavaş sakinleşen Melike Uğur da birşey olup olmadığını kontrol etmeye başlamıştı Yüzünde bir şey var mı kanayan yeri var mı diye dikkatle bakıyordu. Melike sandalyede Uğursa önünde eğilmiş haldeydeyken melike ellerini yüzüne yaklaştırınca ikisi de daha önce bu kadar yakınlaşmadıklarını fark ettiler. Yavaşça gülümseyen Uğur Melikenin ne yaptığını anlamıştı
- İyiyim ben bir şey olmadı. Kokulacak kadar dayak yemedim yani.
- Nasıl olmadı. Askerlerin gelmeseydi neler olacaktı Allah bilir.
- Ama geldiler. Hem sen onların asker olduğunu nerden anladın?
- "Komutanımmmm!!" Diye koşuyorlardı.
- Doğru. Hem ayrıca 7 kişi olmasalardı şöyle dört, beş kişi falan ben hallederdim de işte..
Uğurun niyeti durumu şakaya vurup Melikeyi güldürmekti aslında. Nitekim başarmıştı da. Melike gülerek " tabi tabi" diyordu.
Biraz daha oturduktan sonra Melikeyi Babasının alacağı yere bıraktı. Bırakırken iyi gibi dursa da öyle olmadığını biliyordu. Aklı Melike de kalmıştı kalmasına ama Halil Bey ile de karşılaşıp, adamın aklına yanlış şeylerin gelmesini istemiyordu. Melike'nin arabaya bindiğini görünce o da karakola doğru yola çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOK GEÇ "DEĞİL"
General FictionTolstoy der ki ; "tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Bu muhteşem hikayeye de şehre bir yabancı geldi. Çok yabancı... Herşeye... Herkese... Uğur ve Melikenin de hikayesi böyle...