17

837 57 44
                                        

Sabah sabah bana yaşattığı cinsel doyumdan sonra birlikte okula geçmiştik. Derse geç kalsam da hoca okula gelmediği için sıkıntı olmamıştı. Tabi beni ısrarla sorgulayan Jisung ve Changbin hariç günüm rahat geçmişti. Ama bütün gün aklımda Hyunjin'e gece gelen mesaj vardı. Ne yapıp edip gece onun yanımda kalmasını sağlamalıydım. Ama her şey kafamda tasarladığım gibi olmuyordu işte.

Son dersin ortasına Hyunjin aniden dersten çıkmak için izin almış ve ben onu durduramadan sınıfı terk etmişti. Telefonu elime alıp defalarca üst üste onu kışkırtıp geri dönmesi ya da okul çıkışı beni alması için mesaj atmıştım ama cevap vermemişti. Telefonunu ders çıkışı çaldırdığımda ise çoktan kapalı çalıyordu.

İçimi yiyip bitiren düşüncelerle bizimkilerle biraz vakit geçirdikten sonra eve geçmiş ve telefonuma bir bildirim gelmesi için ısrarla beklemeye başlamıştım. Tabi kendimi sorgulamaktan da vazgeçmedim bu süreçte. İçimdeki korkunun nedenini, Hyunjin'in yanında son zamanlarda takındığım utangaç tavrı. Pişman olmadan geçirdiğimiz zamanları ve onu her daim arzulama isteğimi.
Bütün düşüncelerim birbirine girip karman çorman bir hal alınca da başımın ağrısıyla düşünmeyi bırakmış ve yatağıma yatıp yorganı başıma kadar çekmiştim. İçeride nefessiz kalıp terleyene kadar aynı pozisyonda durdum. Defalarca kez sesli sesli nefesimi verdim ve derince aldım. Ama hiçbir zaman o nefes akciğerlerime ulaşmadı.

Sinirle ve düşünerek geçirdiğim 2 saatin sonunda uykuya daldım. Sabah uyandığımdaysa saat 6.25'di ve okula daha zaman vardı. Ama geri uyuyamadım. Telefonumu elime alıp bir mesaj veya arama olmasını umarak ekranı açtım ama hiçbiri yoktu. Korkmaya başlamıştım.

Kalkıp balkona çıktım. Üzerimdeki ince pijamalara aldırmadan sabahın keskin soğuğuna karşı sigaramı çektim ciğerlerime. Düşünerek ama bir sonuca varamayarak.

Minhyuk'un dedikleri beni korkutuyordu. Üstüne mekanda kavga ettiğim çocuk da içimdeki endişeyi arttırıyordu. İki konu birbirinden tamamen farklıydı ama bir yönden beni tamamen etkiliyorlardı. O toplantıdan benim yüzümden çıkmıştı ve Minhyuk'un dediğine göre bu onun için büyük bir hataydı. Üzerine gece kimden geldiğini bilmediğim mesaj içimdeki korkunun tuzu biberi olmuştu. Mekanda kulağıma söylenen sözlerse bir adı olmayan ve ne hissettiğimi bilmediğim aramızdaki durumla ilgiliydi. Ama söylenen sözler beni korkutmuştu. Daha doğrusu sinirlendirmişti. Belki de benimle de oynuyordu gerçi bu benim pek de umurumda değildi. Yani ben de ne olduğunu bilmiyordum daha doğrusu benim için de sadece bir hevesti.

Yaklaşan okul saatiyle erkenden giyinip evden çıktım. Zamanım olduğu için yürümeye karar vermiştim. Kulaklığımı takıp şarkıyı açtıktan sonra minik mırıldanmalar eşliğinde soğuğa aldırmadan okula kadar yürüdüm.

Henüz çok öğrenci gelmemişti ama 10 dakikaya kalabalık olacağını biliyordum. O yüzden hızla sınıfa çıkıp kapısını kapattım ve boş sıraya başımı koyup biraz da olsa uyumaya çalıştım.

Aradan kaç dakika geçtiğini bilmiyordum ama kulağımdaki kulaklığın çıkarılmasıyla müziğim kesilmişti ve yanımda hızlı bir kıpırtı hissetmiştim. Kalbim aniden hızlanırken başımı kaldırdım ama beklediğim yüz yanımda değildi.

"Ne bu halin senin."

"Gerçekten noldu sana. Gözlerinin altı mosmor."

"Seri katile benzemiş."

"Bence de."

Masadan başımı kaldırıp gözlerimi ovarak önümdeki üçlüye odaklandım. Ağzımı aralayıp zorla bir kaç kelime konuştum.

"İyiyim uykusuz kaldım sadece."

"Of Benim canım arkadaşım Hyunjin'im nerede ya tam alıştım okula gelmemiş."

Kızıl PanterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin