25

1.5K 61 24
                                    


(+18 uyarı)

Sabahın ışığı gözlerime keskin şekilde vurduğu sırada üzerimde hissettiğim ani ağırlıkla yerimde mırıldanarak uyandım.

''Minhoooo uyan hadii.''

Sesin geldiği yöne yani tam üstüme doğru bakarak gözlerimi araladım. Kırmızı saçlarını toplamış öndense ince tutamlarını serbest bırakmıştı. Gözlerindeki ışık güneşten bile fazlayken dudakları gülmekten yırtılacak gibiydi. Dün olanlara rağmen bu ruh halinde olması beni şaşırtırken onun bu yönünü görüp uyanmak, içimdeki uysal kedinin onun için ortaya çıkmasına sebep oldu.

''Günaydın.''

''Günaydın uykucu. ''

Eğilip dudaklarıma kapattı kırmızı ve kalın dudaklarını. Geri çekilip bana fırsat vermeden kucağımda oturup heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı.

''Bugün özel bir gün. O yüzden senden bazı isteklerim var.''

Gülerek belinden tutup onun duruşunu bozmadan kalkıp sırtımı yatak başlığına dayadım. Eliyle dağılan saçlarımı düzeltirken onu onaylamamla konuşmaya devam etti.

''Bugün yapacağımız şeyler için tek bir kuralımız var.''

''Neymiş o kural.''

''Sayın Minho'nun Sayın Hyunjin'in her söylediği şeyi onaylayıp tamam demesi kuralı.''

Merakla ve biraz da şüpheyle bana bakarken o kadar tatlıydı ki ne söylediğinden çok konuşurken kullandığı beden diline odaklanmıştım ben.

''Örnek vermek gerekirse şu an kahvaltıya gidelim dediğimde hiç ısrar etmeden kalkıp giyineceksin ve birlikte kahvaltıya gideceğiz.''

Verdiği örneğin bize birlikte yaptıracağı en basit örnek olduğunu bilmeme rağmen onu kucağımdan itip yataktan kalktım ve dolabı açıp kıyafet seçmeye başladım.

''Ne yapıyorsun?''

Başımı çevirip yatakta şaşkınlıkla bana bakan bedene dönüp sırıtarak konuştum.

''Ee kahvaltıya gidiyoruz demedin mi, hazırlanıyorum işte.''

Gülerek yerinden kalktı ve arkadan belime sarılırken kulağıma masum olmayan bir tonlamayla fısıldadı.

''Sen fazla uslu olmaya başladın sanki hmm.''

Sert olmayacak şekilde dirseğimle karnına doğru vurdum ve geri çekilmesini sağlayıp banyoya koşup kapısını kilitledim.

''Bir kez de senin hakkında haklı çıksam ya!!''

Onu dinlemeyip hızlı bir duş alıp kot pantolonum ve kalın beyaz kazağımı giyindikten sonra saçlarımı kurulayıp çıktım. O da çoktan hazır şekilde telefonuyla uğraşırken beni bekliyordu. Saat geç uyuyup geç kalktığımız için 1'e geliyordu. İlerleyip kapıyı açıp ona seslendim.

''Hadi şu çok istediğin oyun başlasın bakalım. Düş önüme.''

Kalkıp bana nazaran simsiyah olan kıyafeti ve kırmızı saçlarıyla önümden ilerleyip kahvaltı salonuna doğru birlikte yürüdük.

Her ne kadar aç olsam da çok fazla yemek almayıp boş bulduğum bir masaya oturdum ve Hyunjin'i beklemeye başladım. O sırada da bizimkileri arayıp ne yaptıklarını öğrendim. Kahvaltılarını yapmış şimdi de saunaya gittiklerini söyledi Changbin. Bir ara yanlarına uğrayacağımı söyleyip telefonu kapatırken masaya ağzına kadar dolu olan bir tabak kondu.

Önce tabağa ardından da elindeki diğer yemeklerle minik bir tepe haline gelmiş tabağı tutan Kızıl'a baktım.

''Bakacağına yardım et bak dökülecekler.''

Kızıl PanterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin