16

947 68 9
                                    

Sabah boynumda hissettiğim hafifi dokunuşlarla hafifçe yerimde kıpırdadım. Ama üzerimdeki baskı çok büyüktü ve bir santim bile hareket edememiştim.

Tenimdeki sıcaklık artmaya başladığında gözlerimi yavaşça araladım. Görüşüm netleştiğinde ise tek gördüğüm şey kızıl saçlardı. Üzerime boydan boya uzanmış başıysa boynuma gömülüydü. Ne dudakları ne de elleri rahat durmuyordu.

Derince bir nefes alıp dikkatini bana vermesini sağladım. Gerçi tamamen bendeydi ama olsun.

"Uyandın sonunda. Jisung çok uyuduğunu söylediği zaman inanmamıştım ama gerçekten derin ve uzun uyuyorsun."

Gözlerim sabah olmasına rağmen bu kadar güzel görünmesine takılı kalmışken başımla onu onayladım. Saçları dağınıktı ama düne göre yüzüne renk gelmişti ve daha iyi görünüyordu. Aklıma o an gece gelen mesaj geldi ve gözlerimi çevirip masanın üzerinde duran telefonlara baktım. Henüz dokunmamış olmalıydı çünkü ikisi de aynı yerdeydi. İçimin biraz olsun rahatlamasıyla bütün ağırlığını bana vermiş olan Kızıl'a döndüm.

"Bakıyorum bizimkilerle yakınlaşmışsın."

"Evet sevdim onları. Eğlencililer aynı benimkiler gibi."

Merakla sordum çünkü etrafında ona yakın olduğunu düşündüğüm birilerini hiç görmemiştim.
"Seninkiler?"

"Ah henüz tanışmadın. Gerçi burada değiller. Sanırım 1 haftaya gelirler o zaman seni onlarla tanıştırabilirim."

Başımı hafifçe kaldırıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Geri çekileceğim sıradaysa aniden alt dudağımı dudakları arasına çekti. Hazırlıksız yakalanmıştım ve sabah uyandırılma şeklimden dolayı da biraz hoştum açıkçası. Yani anlayacağınız bir hoşluk.

Dudaklarımı oynatmadım ve onun biraz daha benimle uğraşmasını bekledim. Beklediğim gibi de oldu. Benden tepki alamayınca elleri olduğu yerden bacaklarıma doğru kaydı.
Uzanarak yattığı yerde bacaklarını kalçalarımın iki yanına yerleştirip oturur pozisyona geldi. Kendimi zor tutuyordum ama onu biraz daha zorlamak istiyordum çünkü benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti.

Kucağımda hafif geri giderek kasıklarımın üzerine oturdu. Olduğu yere kendini iyice bastırarak sürtünmeye başladı. Yaptığı hareket yeterince ani olduğu için dudaklarım aralandı ve kıvrak dili anında ağzımın içine kaydı. Hareketliyle yarım ağız gülümseyerek yavaşça ellerimle kalçalarını kavradım. Avuç içime yerleştirdiğimi etini sıkarak ve yoğurarak okşadım. Anında tepkisini belli edip sürtünmesini en üst seviyeye çıkardı ve dudaklarımdan ayrılıp boynuma yöneldi.

"Hızlısın."

Boynumdaki deriyi dişlerinin arasına alıp sertçe ısırıp başını kaldırarak konuştu.

"Kes sesini ve o ellerini hareket ettir."

Dediklerine gülüp ellerimin arasındaki kalçasını sıkıca tutup kendime bastırdım. İnleyerek ıslak dilini boynumda dolandırmaya başladı. Dudaklarıyla emip diliyle yalıyordu. Tüylerim diken diken olmuştu ve artık kendimi tutabileceğimi sanmıyordum. Alt dudağımı dişlerimle ısırıp kendimi tutmaya çalıştım. Ama bu mümkün değildi çünkü ikimizin de uyarılmış penisleri birbirine dokunduğu anda ellerim sertçe uzun, kırmızı saçlarını buldu.

"Hyujin!"

Başını kaldırıp gözlerini gözlerimle birleştirdi.

"Bunu duymak için uzun zamandır bekliyorum. Aç o ağzını ve benim için inle."

Kıkırdayıp saçlarından tutup dudaklarını dudaklarıma yapıştırdım. Anında beni kabullendi ve bizi ıslak ve sıcak bir öpüşmenin içine çekti. Sıcak dili dilimi buldu ve onu en çok ihtiyacı olan şeymiş gibi emmeye başladı. Birbirinin üzerinde kayarak ilerliyor bir yandan da dudaklarıyla olabildiğince dudaklarımı emiyordu. Dilim ağzının içinde yumuşak duvarlarına çarparak daireler çiziyor bir yandan da kalçasını bana sürtmeye devam ediyordu.

Kızıl PanterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin