13

1.1K 69 75
                                    

(+18 uyarı )

Hızlı geçen derslerle birlikte sıra tekrar dans kursuna gelmişti. Üzerimi hızlıca değiştirip kısa ama yorucu olacak olan dersi başlatmak için pratik odasına geçtim.Ben öğrencileri beklerken bizimkiler de bugün derse katılmak istediklerini söylemiş şimdi de soyunma odasında giyiniyorlardı.

Aradan geçen 15 dk sonunda içerisi gerçekten kalabalıktı ve Hee Yeon da yoklama alıyordu. Gözlerim kırmızı saçları arıyordu ama yine sınıfta olmadığını fark ettim. Hee Yeon olmayanları not aldıktan sonra defteri bana doğru uzattı.

''İmzala bakalım bugün ki kadro bu.''

''Hyunjin'i saymadın?''

''Ah onun Rowon'la işi varmış. Müdürden izinli anlayacağın.''

Söylediği cümleyle kalbimin daha hızlı atmaya başladığını hissetim. Elimdeki dosyaya bakarak aklımdan hoşuma gitmeyen bir sürü senaryo kurdum. Ne işi olabilirdi o şerefsizle. Hem de bu sabah ikisini o kadar yakın gördükten sonra.

Tekrar aklımda canlanan görüntüyle olanlar yapboz parçaları gibi kafamda yerlerine oturmaya başladı. Sabah tuvaletten çıktıktan sonra Rowon'un kulağına bir şeyler söylemişti. Rowon'unsa suratında oluşan memnun ifade söylenen cümleden tatmin olduğunu kanıtlıyordu. Derse girmeme sebebi o piç kurusuydu yani.

Peki ya yapbozun son parçası. İşte ona sahip değildim.

''Hey Minho, hey!!'

Bana seslenen sesle kendime geldim ve önümde beni bekleyen bir sürü öğrenci ve sorgulayan bakışlarla Hee Yeon'u gördüm. Öksürüp elimdeki dosyada atmam gereken yere imzamı atıp müziği başlattım.

Dans etmek istemediğim için geçen haftanın tekrarını ve daha önceden öğrenilen bazı koreografileri gruplara yaptırdım. Sadece müziği açıp iyi ve sıradaki demekten başka bir şey yapamamıştım. Çünkü bütün zihnim onunla ve sabahki gülüşüyle doluydu.

Ne yapmaya çalışıyordu. Daha iki gün önce dudakları benim dudaklarımla teni benim tenimle bir bütün haline gelmişti. Şimdi o uzunla ne diye girmesi gereken dersi ekip çıkmıştı.

Nerede olabilirlerdi veya ne yapıyorlardı.

Başımın ağrısı düşünmekten 1 saatin sonunda iyice artınca dersi bitirdim ve herkese teşekkür ettikten sonra üzerimi değiştirip okulun bahçesine çıktım. Bizimkileri bekliyordum ama başımın ağrısı ışığa dayanmamı ciddi anlamda azaltıyordu.

Sinirle bir ağacın gölgesine geçip çok az içtiğim sigarayı yakıp dudaklarıma götürdüm. Sürekli içen biri değildim ama ara sıra ortam olduğunda veya çok gerildiğimde içerdim. Şu anki içme nedenimse baş ağrısı yüzündendi.

''Bizsiz sigara mı. Çok ayıp be.''

''Bir şey mi oldu.''

Elimdeki sigarayı hızlı içtiğim için bitince yere atıp ezdikten sonra ağzımda kalan son dumanı da üfleyip hayır anlamında başımı iki yana salladım.

''İçme o zaman, zararlı ve kokusunu sevmiyorum.''

Seungmin'in kurduğu cümleyle ona döndüm ve yüzündeki memnuniyetsiz mutsuz ifadeyi gördüm. Benim canım sıkkın diye onlarınkini de sıkacak değildim bu yüzden biraz olsun gülümseyerek yanına gittim ve kolumu omzuna atıp onu kendime çektim.

''Özür dilerim.''

''Bir daha olmasın.''

Herkes Seungmin'e güldükten sonra zaten dans kursu yüzünden 7'yi bulan saate aldanmadan karanlık ve soğuk sokaklarda dip dibe yürüyüp yiyecek bir şeyler aradık.

Kızıl PanterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin