26

764 57 22
                                    


Sabah vücudumdaki ağrılarla hafifçe yerimde kıpırdadım. Gözlerimi fazla karanlık olan odaya açtığımda saatin kaç olduğuna dair bir fikrim yoktu. Ama yanımdaki yatak boştu ve etrafta herhangi bir kıpırtı yoktu.

Uzanıp korkuyla yanımda duran lambaya basıp odanın aydınlanmasını sağladım. Etrafta ne kadar göz gezdirdiysem de ona dair herhangi bir iz yoktu.

''Hyunjin.''

Karşılık alamadığım için telaşla kalkıp banyoya ilerledim. Hızla kapıyı açıp tekrar bir hayal kırıklığına uğradım. İçeriye geçip kıyafetlerini kontrol ettim. Çantası buradaydı ama içindeki bütün kıyafetler dağılmış şekilde yerdeydi. Telefonu ve arabasının anahtarı yoktu.

Dünden beri kapalı olan telefonumu alıp açtıktan sonra hiç beklemeden numarasını tuşladım. Uzun bir süre çalsa da açan olmadı. Kalbim fazla hızlı atıyor istemsiz şekilde avuç içlerim korkudan terliyordu. Defalarca kez aramama rağmen açılmayan telefona karşı başka fikirler üretip hızlı bir duş aldım. Üzerime bir şeyler geçirdikten sonra bizimkileri arayıp otelin giriş katında buluşmak üzere aşağı indim.

Korkuyordum. Düşündüğüm şey olmasından, beni bırakmasından korkuyordum. Karşıdan hiçte mutlu olmayan suratlarla gelen üçlüye doğru ilerledim.

''Hyunjin O-onu bulamıyorum, gördünüz mü?''

Hepsi sessiz şekilde nefeslenip bakışlarını benden kaçırdı. Öne atılıp Changbin'in kolundan tutup bana odaklanması için onu sarstım.

''Ne oldu, o nerede?''

''Minho-''

''Geveleme şu lafı söyle çabuk bir şey mi oldu!!!''

''Hyunjin'in babası...''

''Ne olmuş babasına! Jisung lütfen söyleyin artık lütfen.''

''Babası dün gece fenalaşmış ve hastaneye kaldırılmış. Ama kurtaramamışlar.''

Duyduğum sözler beynimde uyuşma yaratırken vücudumun titremeye başladığını hissettim.

''Ne-ne-ne zaman gitti.''

''2 saat oldu.''

Birden dün kapattığım telefon geldi aklıma. Muhtemelen onu defalarca kez aramış haber vermeye çalışmışlardı ama benim yüzümden haberi olamamıştı. Benim yüzümden babasının yanında olamamıştı.

''Bana neden haber vermediniz.''

''Biz de yeni öğrendik. Siz birlikte değil miy-''

''Bana araba bulun. Hazırlanıp geliyorum.''

''Minho bekle Minho!!!''

Arkamdan seslenen üçlüye aldanmadan odaya çıkıp her şeyi aldıktan sonra telefonla onu son kez arayıp çağırılan taksiye bindim. Nereye gitmem gerektiğini bilmiyordum ama onun yanında olmalıydım. Yapmam gereken buydu.

Takside durmadan aradığım telefon sonunda açıldığında titreyen sesime hakim olup konuştum.

''Hyunjin''

''Minho.'' Ağlamıştı, üzgündü ve ben onun yanında değildim. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim.

''Neredesin güzelim.''

''Ben ben ben...''

Konuşamıyordu, sadece sesi titriyor sakinleşemiyordu. Onu yormak istemediğim için hızlıca konuştum.

''Sadece konum at güzelim birazdan yanındayım.''

''Peki.''

Hızlıca telefonu kapatıp mesajı atmasını bekledim. Geç de olsa 2 dakikanın sonunda gelen konum bildirimiyle hem şaşırmış hem de içime biraz rahatlama gelmişti.

Stüdyodaydı. Güvendeydi. Benimle birlikteydi.

Taksiciye konumu anlattıktan sonra uzun süren bir yolculuğun sonunda tanıdık binanın önünde durduğum gibi hızla indim. Koşar adımlarla ilerleyip kapıya vurup açmasını bekledim.

İçeriden gelen yavaş adım sesleri kalbimin her saniye hızlanmasına sebep olurken sonunda açılan kapı ve her şeyiyle özlediğim kişi tamamen dağılmış şekilde karşımda duruyordu.

Gözleri gözlerimle buluştu. Işık yoktu, renk yoktu, hayat yoktu o gözlerde. Dağılmıştı, kırılmıştı, yalnızdı göz bebekleri. Üşümüş, yağmurun altında kalmış bir kedi gibi ürpermişti. Güçlü değildi tamamen hazırlıksızdı. Duvarları yıkılmış kendini olası bütün tehlikelere açmıştı.

Daha fazla dayanamayıp sıkıca belinden tutup kendime çektim onu. Sıkıca sarıldığım vücudu saniyeler içinde çözülüp kendini bana bıraktı. Başını boynuma gömdü ve o hiç istemediğim görmek dahi istemediğim ıslaklığı hissettim.

Dudaklarımı yavaşça boynuna bastırıp daha da rahatlaması için sırtını okşadım yavaşça. Kaç dakika o şekilde durduk bilmiyorum ama yavaşça geri çekilip bakmaya kıyamadığım yüzünü ellerim arasına alıp göz yaşlarını sildim.

Dudaklarına doğru gülümseyip sessize fısıldadım.

''Ben yanındayım, ben her zaman yanındayım güzelim.''

Ve kısacık bir öpücük kondurdum o dudaklara, sonsuza kadar onu benim yapacak kadar duygulu sonsuza kadar onun yanında olacağıma inandıracak kadar güvenilir bir öpücüktü bu.

Onun kendini tamamen bana açmasını sağlayan artık iki birey değil tek kişi olmamızı sağlayan bir öpücük.

Yavaşça elinden tutup onu içeriye doğru ilerlettim. Destek olup koltuğa uzanmasını sağlayıp mutfaktan bir bardak su getirdim. İyice içtiğinden emin olduktan sonra konuşmasını beklemenin daha doğru olacağını düşünüp sessizce onu bekledim.

"Bana haber vermediler."

Şaşkınlıkla kafamı çevirip duvara bakarak konuşan Kızılıma baktım.

"Kendini suçlamaman için söylüyorum bunları."

"Sana Nasıl haber vermediler, ne demek istiyorsun?"

"Sabah içimde bir huzursuzlukla kalkıp telefonuma baktım. Öylesine babamı aradığım zaman açılan telefon ve söylenen sözlerle öğrendim olanları."

Şaşkınlık içinde an be an gerilen suratı izlemeye başladım.

"Peki ama neden?"

"Bunun cevabını biraz biliyorum biraz da bilmiyorum."

"Peki şu an nerede Yani..."

"İşlemlerini yapıyorlar sanırım. Bilmiyorum."

Tuttuğum nefesimi verip ellerini ellerimin arasına alıp onu kendime çevirdim.

"Gitmek ister misin, birlikte?"

Uzunca gözlerime baktı. Duygu değişimleri korkuları, endişeleri teker teker artarken ona fırsat vermeden ayağa kalktım ve elimi ona doğru uzattım.

"Kalk bakalım. Babanı son kez görmen gerek. Eminimki şu an tek istediği sensin."

"Emin misin? Ben miyimdir gerçekten?"

"Evet Hyunjin. Onun oğlu olarak son görevini yerine getirmelisin. Hadi gidelim güzelim."

Gözlerime korkuyla baksa da sonunda kendinde bulduğu son gücüyle elimi tutup ayağa kalktı. Gözlerime gülümseyerek bakıp derin bir nefes aldı ve tebessüm ederek konuştu.

"Teşekkür ederim."

"Ben teşekkür ederim. Bu kadar güçlü olduğun için."

Ve o evden el ele çıktık. Gerçeklerle yüzleşmek için, birlikte bunların üstesinden gelmek için.

Kızıl PanterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin