Yonsei Hukuk Fakültesinin kapıları dış dünyaya kapanmıştı, saatlerdir ne biri içeri giriyor ne de içeriden biri çıkıyordu. Olayları şaşkınlıkla izleyenler bir yana, bir kısım korkarken bir kısım da endişeyle haberleri bekliyordu.
İlk önce ilk sınıflar çıkarıldı kontrolle fakülteden çünkü bütün gözler profesörü tanıyan üçüncü sınıf öğrencilerinin üzerindeydi. Kalabalık fakülte dağılırken üçüncü sınıflar kalmıştı okulda sadece. Hava kararmış, ışıklar açılmıştı ama dışarıdan gelen seslerden gram azalma yoktu.
Hyunjin karşısında olan dolaba baktı ilk önce, cebindeki eldivenleri geçirdi ellerine. Raflardaki kitapları tek tek çıkarıp aralarında bir şeyler ararken yere düşen cisim ile kaşları çatıldı.
Eğilip yerden fotoğrafı aldı.
Jisung'un telefonu tuttuğu, hemen arkada Felix'in, Seungmin'in ve Seungmin'e sarılan Jeongin'in gülerek çekildiği bir fotoğraftı bu.
Hyunjin arkasını çevirdiğinde çekime ait tarihi gördü. 08.02.2020
Fotoğraf kanıt sayılamazdı, onu geri yerine koyduktan sonra dolaptaki birkaç gereksiz eşyaya daha bakmış, bıçak veya telefona dair hiçbir şeye ulaşamamıştı. Aşağı eğilip Jeongin'in sırt çantasını çıkardı, içini karıştırdı ama burada da bir şey yoktu.
Fakat tam da o an dolabın içinden gelen telefon sesi ile hızla başını uzatarak eşyaları karıştırdı, defterleri ve tek tük hırkaları kaldırıp bir o yana bir bu yana bakıyordu ki telefonu bulduğu an kafasına düşen şeyle inlemişti.
Telefonu alıp kafasına düşen şeye baktı.
Kaşları çatıldı.
Bu astım ilacıydı.
İlacı eline aldığında arkasındaki etikette Jeongin yazıyordu. Hatta telefon elimde iken ilk dolaplara uğradım fakat telefon çalmaya başlayınca ilacı sonraya erteledim, zaten bulamamıştım.
"İlaç dolapta." dedi düşünceyle. Başını kaldırıp dolaba baktı. "Rafların arasına sıkışmış."
Gerçekten neyin içine düşmüşlerdi böyle, kimin doğru kimin yalan söylediğini Hyunjin bir türlü ayırt edemiyordu. İşler gittikçe karmaşık bir hal alıyordu, gördükleri ile duydukları birbirine uymuyordu.
Telefonu onaylatmak adına arkadaşlarının yanına gittiğinde "Jeongin'in bu," dedi Felix ilk onay veren olup. "Jeongin'in telefonu."
Jisung karşısındaki polise baktı. "Onun katil olduğunu mu düşünüyorsunuz? Size bunu düşündüren kameralarda odaya giren son kişi olarak gözükmesi mi?"
"Odaya son giren kişi olmasının yanısıra hal ve hareketleri." Hyunjin geri çekildi. "Daha fazla bilgi vermeyeceğim. Sizde şüpheleri üstünüze çekmek istemiyorsanız sussanız iyi olur."
O gittiğinde "Orospu çocuğu," dedi Jisung sinirle. "Şüpheleri üstümüze çekmekmiş, ağzımızı açsak katil diyecek hâlâ susun diyor. Puşt!"
Seungmin onu kendi dizine çekip elini beline sardı. Felix de yanlarına oturmuş, ellerini yanaklarına koyup oflamıştı. "Bir şey olmalı," dedi Seungmin sinirle. "Tüm tesadüfler Jeongin'i gösteriyor ama bir şeyler olmalı."
Onlar konuşurken Hyunjin giriş katta duran arkadaşlarının yanına inmişti. "Bir şeyler çıktı mı çöplerden?"
"Hayır." dedi Changbin. "Çöpler ve dolaplar boş. Bıçaktan eser yok, başına sert bir cisimle vurulmuş ama o cisim ne? Odada boğuşma izleri var fakat ne, nasıl olabilir?"