Awaken ve Levanterle alıştınız fantastik, bilim kurguya bu kitap değilll 🤭
***
"Bak," deyip ekrandaki minik yeri ve Jeongin'in sosyal medya hesabında bulduğu anahtarlığın fotoğrafını gösterdi Hyunjin arkadaşlarına. "Aynısı. Sallanan bir şey dakikalarca havada düz halde duruyor. Bu olabilir mi?"
Elini masaya vurdu. "Görüntüleri dondurmuş."
Changbin küfrederek hızla sandalyesini geri itti. "Jeongin başından beri doğruyu söylüyordu yani, odadan titreyerek çıkmasının sebebi kriz geçirmek üzere olmasıydı. Yaptığı şeyin travması değil."
"Dahası." dedi Hyunjin. Tüm ekip ona bakarken devam etti. "Biri onun dolabına boyayla katilsin yazmış ve bakın ki gece elektrikler gitmiş, kimin yazdığını kamera çekmemiş."
"Siktir ama."
"Bitmedi." deyip ellerini göğsünde birleştirdi. "Bir ihtimal diye düşünüp bugün Jeongin'in katil olmadığını varsayarak elektrik panolarına götürmesini istedim beni, götürdü ve gördüm ki kameralar elektrikler kesildiği için gitmemiş, biri açık açık kablosunu kesmiş."
"Taklaya geldik." Chan dehşetle ayağa kalktı. "Resmen katilin gözleri önünde çocuğu suçladık, Tanrım ne kadar aptal olduğumuzu düşünmüş olmalı! Katil hâlâ okulda... Hâlâ daha biri ölebilir."
"Ne yapacağız?"
Tüm soruşturma ekibi toplanmış, Hyunjin'in bulduğu delili incelemişlerdi. Yaşadıkları aydınlanma hepsinde büyük bir şok etkisi yaratmıştı ve başladıkları yere değil, daha gerisine düşmüşlerdi.
Tzuyu onlara baktı. "Jeongin'i hâlâ tam olarak net aklamadık, ne yapacağız? Görüntü dondurulmuş tamam da savcılık ani bir kararla dosyayı isterse elimizde başta tek şüpheli o vardı, onu nasıl savunacağız?"
Hyunjin odayı turluyordu kafasında durmak bilmeyen düşünceler yüzünden, bir yandan da saçlarını karıştırırken aniden aklına gelen şeyle "Lee Felix," dedi. "Lee Felix'in ifadesi, Changbin?"
Changbin bulduğu ifadeyi açığa çıkarttığında Hyunjin hızla okuyup gördüğü cümleyi işaret etti. "Bakın, Jeongin'in bir hafta önce bileğini incittiği yazıyor. Olay günü de bileği hâlâ hassastı fakat biri profesörü bıçakladı. Bıçak?"
Chan kafa salladı. "Bilek gücü. Özellikle de göğüsse."
"Tam da bundan bahsediyorum, Jeongin'in bileği fazla hassastı, ben tuttuğumda bile acıdığı için ağlamaya başladı. Düşünün, kendinizi korumaya çalışıyorsunuz ve biri sizi bıçaklıyor, tüm gücünüzü bıçağa vermez misiniz? Profesör bıçaklanmayı kolaylıkla engelleyebilirdi."
Söylediği her bir cümle tüm ekibe fazlasıyla mantıklı geliyor, ihtimaller, fikirler veriyordu onlara. Bambam sürekli açıp kapattığı kalemini masaya bıraktı. "Bir şey daha var, bıçak oldukça derine batmış, yaklaşık yedi santimlik bir delinmeden bahsediyorum. Ani bıçak darbelerinde bıçak ilk iki santime girer, gerisi fazla bilek gücü gerektirir." Arkadaşlarına baktı. "Demek istediğim profesör onu engellemese bile Jeongin aniden saldırsa yine de o hassas bilekle yedi santim kesik açamaz. Bu da onun katil olma ihtimalini çürütüyor."
Sana ekledi. "Zaten odada ciddi boğuşma izleri var, dediğiniz gibi çocuğun bileği fazlasıyla hassas ise bu kadar ileri gidemez veya net o odadan yara almış bir şekilde çıkar."
Dün bu toplantı masasının etrafında hepsi susarken şimdi doğru yere yöneldikleri için yaşadıkları farkındalıkların ardı arkası kesilmiyordu. "Öyleyse Jeongin'i temize çekiyoruz şimdi?" diyen Jihyo ile Chan kafa sallamış, ekip onun savunma dosyasını hazırlamıştı.