Hyunjin arabasını yurdun önüne çekerken Jeongin uzanarak arka koltuğun üstündeki sırt çantasını kavramıştı. Her ne kadar istemese dahi yarın okul vardı ve vizelerin bitmesi dersleri salacağı anlamına gelmiyordu, belki birazcık salardı.
Çantasının kulplarını omuzlarına geçirdi ve zaten onu izleyen Hyunjin'e doğru döndü, izlediğini fark edince kendini tutmadan gülmüş ve uzanarak kollarını boynuna sarmıştı. "Haftasonu tatilimiz bitti."
Hyunjin'in elleri vakit kaybetmeden sevgilisinin beline dolandı, başını omuzuna koydu. "İkimizin de bu kadar meşgul insanlar olması bazen canımı sıkıyor," dediği zaman Jeongin güldü. Dudaklarını yanağına bastırdı kollarını çekmeden. "Az kaldı az, yakında beraber iş yapacağız."
"Benim küçük savcım, öyleyse sabırla bekliyeceğim seni."
Jeongin geri çekildi. "Ben küçük değilim."
Hyunjin güldü. "Yaş olarak da boy olarak da benden küçüksün."
Uzanıp Jeongin'in burnuna bir öpücük bırakmış hemen ardından çok uzaklaşmadan da aynı öpücüğü bu sefer dudaklarından almıştı. Jeongin gelen öpücükle beraber konuştukları konuyu unutup gözlerini kapattı ve geri çekilmesine izin vermeden kendi dudaklarını Hyunjin'in dudaklarına örttü.
Kısa bir öpüşmeden sonra geri çekilmiş "Şimdi gitmezsem bir daha gitmem," sözleri ile Hyunjin tuşa basmış, arabanın içinde kilit sesi yankılanmıştı. Jeongin duyduğu ses ile kahkaha atıp arabanın kilidini açtı.
"Gidiyorum şimdi evet."
"Dur," dedi Hyunjin, ona doğru dönen sevgilisinin montunun fermuarını kapatmış şapkasını da başına örtmüştü. "Şimdi gidebilirsin, dikkatli ol güzelim. Aradığında açmazsam endişelenme, en yakın zamanda dönerim."
Gülümsedi, Hyunjin'in bu durumunu fazlasıyla anlamıştı zaten bu yüzden yüzündeki gülüş ile onaylamış "Görüşürüz, dikkat et." deyip öpücük atmıştı. Arabadan indiğinde Hyunjin arkasından kıkırdadı.
O yurdun önünden uzaklaşırken Jeongin de asansöre binip üst kata çıkmış, odaya girmişti. Yatakta oturmuş koyun koyuna telefondan bir şey izleyen çifti gördüğü gibi güldü. "Selam."
Seungmin "Selam," deyip göz kırptı, Jisung ise sırıttı. "Selam bebeğim! Nasıldı iki günün?"
Buna cevap verecekti ama önce üstünü çıkarması lazımdı, elini bir dakika anlamında kaldırıp montunu çıkarmıştı. Pijamalarını giyip yatağının içine girdi ve etrafa baktı.
"Felix yok mu?"
Jisung kafa salladı. "Changbin ile o da. Yoldaydı, gelir birazdan. Ya onu boşver, asıl dedikodular sende. Ne demek biz sevgili olduk? Nasıl ya nasıl, nasıl? O öküzün içinden nasıl bir romantik çıkmış olabilir?"
Kaşlarını çattı. "Ya!" dedi yastığı fırlatırken. Yastık Jisung'a çarpmadan Seungmin sayesinde havada yakalanmış ve yerdeki yerini almıştı. "Hyunjin hiç de senin dediğin gibi öküz değil tamam mı, ayrıca nasıl herke sana anti romantik gelebilir ya?"
"Benim sevgilim Kim Seungmin canım, onun romantikliği ve kibarlığı yüzünden herkes gözümde aşağıda kalıyor. Kapiş?"
Dil çıkardı Jeongin, Jisung bu sefer onun üstüne atlarken ikisi birbirlerine sarılarak gülmeye başlamışlar odaya bir saat sonra giren Felix de dedikoduları dinlemek için yanlarına oturmuştu. Jeongin fazla ayrıntıya girmeden üstün körü arkadaşlarına nasıl sevgili olduklarını anlattıktan sonra saatinde iyice geç olmasıyla uyuyakalmıştı.
Pazartesi günü ile beraber herkes rutin hayatına dönmüştü bir yandan, Yonsei Hukuk öğrencileri ellerinde tabletler ve dava dosyaları ile boş buldukları çalışma alanlarına ilerlerken dörtlü de kütüphanenin bir köşesinde oturuyordu.