Upuzuuunn bir bölüm, bolca yorum bekliyorum!!
***
Jeongin'in Hyunjin'in teklifini sesli bir şekilde kabul etmesi ve arkadaşlarına haber vermesinin üzerinden neredeyse bir saat geçmiş, ikisi bir şeyler atıştırıp salona ilerlemişlerdi. Jeongin şimdi yere oturmuş Kkami ile oynarken Hyunjin montunu giyip salondan telefonunu aldı.
"On dakikalık bir işim var, yalnız kalabilir misin?"
"Hım," deyip başını kaldırdı ve ona doğru eğilmiş olan adama baktı. Soruyu anladığında ise başını sallamış "Sorun yok," deyip Kkami'yi kucağına çekmişti. Gülümsedi. "İşin varsa git sen, iyiyiz biz Kkami ile."
"İzin aldım." dedi Hyunjin, planları farklıydı. "Uzun zaman sonra evdeyken az biraz içmek istiyorum. Senin içemediğini biliyorum, sorun olur mu sana?"
Başta astım hastalarına dair hiçbir şey bilmeyen Hyunjin'in şimdi alkol bile alamadığını öğrenmesi detayı Jeongin'i gülümsetti.
"Sana eşlik edebilirim oturarak sanırım."
"Güzel öyleyse, geliyorum on dakikaya." Hyunjin geri doğrulmuştu ki bundan vazgeçerek eğildi ve eli Jeongin'in beline konumlanırken dudaklarını yanağına bastırdı.
"İstediğin bir şey var mı?"
Jeongin, üzerindeki Hyunjin etkisine gerçekten bir sınır koyamıyordu. Basit bir öpücükle bile kalbi sanki büyük bir şeyler yaşamış gibi hızlanıyor, vücudunu ateş basıyor ve istemsizce elleri titriyor, o anlarda ilaç içme ihtiyacı hissediyordu ama bunlar iyi yönde şeylerdi.
Beklemediği öpücük onu duraklatırken güldü kendini tutamadan, Hyunjin onun yanağını bir kez daha öpmüş ardından da geri çekilmişti.
"Yok." deyip başını salladığında aldığı göz kırpma hareketine gülmüş, Hyunjin de çok oyalanmadan evden çıkmıştı. Kkami ile ikisi yalnız kalınca Jeongin yere uzanarak gövdesinden tuttuğu köpeği havaya kaldırdı.
"Kkami," dedi ona bakarak. "Senin bu baban beni çok heyecanlandırıyor, ne yapacağız?"
Kkami havladı.
Jeongin ona gülmüş sonra da gülerek onu yere bırakmıştı, sonunda serbest kalan Kkami koşarak evin içinde kaybolmuş Jeongin ise telefonundan arkadaşlarını aramıştı. Anında grup araması açılırken Felix çığlık attı.
"Ben de tam sizi arayacaktım! Bomba bir şey oldu! Bomba bir şey oldu, çıldıracağım, çıldıracağım!"
"Ne oldu?" dedi Jeongin hızla, Jisung ve Seungmin de aynı telefondan sorarlarken Jeongin oturur pozisyona gelmiş, Felix ise bir kez daha bir çığlık atmıştı.
"Benim." dedi mutlu bir şekilde, çünkü gerçekten bu haberi hep hayallerinde arkadaşları ile paylaşmıştı ama sonunda sağlıklı, mutlu olduğu ve güvendiği bir ilişkisi varken korkmadan onlarla gerçekten paylaşıyordu. "Artık bir sevgilim var! Seo Changbin benim sevgilim, aloo! Delireceğim mutluluktan, delireceğim galiba!"
"Şakasın!"
Jeongin kahkaha attı, Jisung karşı taraftan bir çığlık koparırken Seungmin de şokla nasıl olduğunu sormuştu. Üçü de onun adına mutluydu çünkü Felix, eski ilişkisini ne biri ile paylaşabilmiş ne de gerçekten böylesine mutlu olmuştu. Şimdi Changbin hem onun yanındaydı, hem de o derskolik arkadaşları sonunda derslerden kafasını uzaklaştıracak birini bulmuştu.
Felix elini kalbine atarak sırtını kapıya yasladı. "Benzinlikteyiz şimdi, tuvalete diye kaçtım çünkü sizinle acilen paylaşmam lazımdı yoksa arabada çığlık atacaktım." Derin bir nefes verdi. "Okuldan sonra biz biraz yürüyüş yapmak ormana gittik, Changbin'in doğa turlarını sevmediğini bilmeyen kalmadı. Neyse yürüyorduk tamam mı, oturduk sonra gölün karşısına kahve içiyoruz."