"Jeongin!"
Emniyet binasının içine giren polisler ile beraber giren Jeongin'i gören ilk kişi Felix'ti, heyecan ve korku dolu bekleyişleri sonunda arkadaşlarını görmesi ile son bulurken koşarak bir anda Jeongin'in boynuna sarıldı hızla.
"İyisin... İyisin."
"Felix..." dedi Jeongin, kollarını sıkıca arkadaşına sardığında Felix ona sarılarak ağlamaya başlamış, Jisung ve Seungmin başta olmak üzere tüm arkadaşları onlara doğru yaklaşmıştı.
Hyunjin onların hallerine bakarken Jeongin ağlayan Jisung ve Seungmin ile de sarılmış sonra da anne babasına doğru ilerlemişti. "Hyunjin." diye seslendi Chan ileriden. Bu seslemmeyi duyan Hyunjin gözlerini Jeongin'den çekmiş ve başını sallamıştı. "Geliyorum başkomiserim."
O gittiği zaman Minho da arabasını emniyetin önüne çekmiş, beklemeden içeri girmişti. Öğrencisini kontrol ettikten sonra ilerledi ve kapı çalmaya gerek duymadan Chan'ın odasına girdi.
"Savcı?"
"Olay yerinden geliyorum da bir şey buldum." deyip elindeki birkaç parça kağıdı Chan'ın öne bıraktı. Parçaları birleştirmeye çalışmış ve ortaya profesörün ilk ölüm görüntüsünü çıkarmıştı.
"Ruh hastası bunu da çekmiş."
"Jeongin'e gaslight uygulamış piç." dedi Chan, sesi sanki haber verir gibi çıkmıştı. Minho onun arkasından üstüne doğru eğilip parmaklarını masaya tıklattı. "Dongjun'un ifadesinde video demiştin, travma konusu vardı ortada bir tane garip. Dongjun aylar önce bunu bizim katile göndermiş ve konuşmada temiz ölüm cümlesi geçiyor." Kaşlarını kaldırdı. "Biz de katile bilmeden yol hazırladık, bizim mahkeme sürecini izledi onca zaman."
Ekledi. "Hangi delillerin onu ele vereceğini, nasıl öldüreceğini, ne yapması gerektiğini ve özellikle de ne yapmaması gerektiğini. Hepsini biliyordu."
"Jeongin?"
"Tek suçu bizim mahkemede katil rolünü oynamaktı." dedi Minho çok acımasız bir cümle kurarak. "Katili bugün Felix oynasa, bugün onu kurtarmış olacaktık. Jay oynasa Jay veya Chaer oynaya o. Gas light, bu çocuklar aylarca rollerine hazırlandı. Kişiliklerini değiştirdiler bizim için, kimi günlük hayatında daha sert davranmaya başladı, kimi konuşma şeklini değiştirdi ve Jeongin de aylarca bir katil rolünü oynadı. Dong bunu biliyordu."
Komiser kafasını çevirip Minho'nun yüzüne baktığında Minho'nun da eş zamanlı ona dönmesi ile burun buruna gelmişlerdi. "Kopyalanmış bir cinayet diyorsun."
"Aynen öyle." dedi Minho reddetmeden. Geri kağıtlara çevirdi kafasını. "Her neyse, Dong sorgulandı mı?"
Chan boğazını temizledi. "Onun için gidecektim sen gelmeden önce."
Sandalyesini geriye itip ayaklandı, Minho da kağıtları avucuna almış arkasından çıkmıştı. Jeongin gelen soruları reddetti, "Yemek yedim, cidden yedim." dedi annesine doğru. Yalan söylemiyordu, Hyunjin ona almış o da gelirken yemişti.
Giydiği ceketin önünü açmaya korkuyordu, açıkçası Dong'un elinden bulaşan kan lekesini kimse görsün istemiyordu. İfade vermek için gitmesi gerektiğinde ona Changbin eşlik etmişti.
Odaya girdiklerinde "O şu anda başka bir sorguda," dedi Changbin Hyunjin'i kast edip. Dong'u Chan ile beraber sorguluyorlardı bu yüzden Jeongin'in ifadesini o alacaktı. Jeongin anladığını belirtircesine başını salladığında sabırla Changbin'in sorularını cevaplamış ve o günü anlatmıştı.
"Evet." dedi fotoğrafı gördüğünde. "Ben yurdun önünde iken gelip tehdit eden kişi buydu."
Profesörün oğlu olduğunu şimdi öğrenmişti, o dudaklarını birbirine bastırırken Changbin kaşlarını kaldırdı. "Neyle tehdit etti seni?"
