2.1

4.7K 828 378
                                    

Jeongin odanın içinde bir o yana bir bu yana dönüp dururken "Sakin ol, sakin ol," diyordu kendi kendine. Sakin olmazsa, onu kaale alırsa delirirdi. Yine 'katilsin' duyan sesi duyduğu gibi öfkeyle tekmesini geçirdi kapıya. "Kes sesini!"

"Gerçekleri kabul et Jeongin."

"Sus artık sus! Sus!" dedi neredeyse çığlık atarak, ne zamandır buradaydı bilmiyordu oda her an bir ışıkla aydınlatıldığı için gündüz yetisini kaybetmiş gibi hissediyordu kendini. Çıkmak istiyordu, arkadaşlarının yanına gitmek istiyordu, Hyunjin'in gelmesini istiyordu, bıkmıştı.

Ağlayarak ellerini dağınık saçlarından geçirmiş "Çıkmak istiyorum artık," demişti. "Çıkmak istiyorum buradan, çıkmak istiyorum."

"Sen ne zaman suçunu kabul edersen o zaman çıkacağız."

Onu dinlemedi, cevap vermeden kapıdan uzaklaştı ve yere çöktü. Kenara bıraktığı bıçağı kucağına almış, onu sımsıkı kavramıştı. İlacından derin bir nefes çekerken yutkundu.

Buradan çıkmak için tek yapması gereken katil olduğunu kabul etmekti.

Korkuyordu, oyun yapıp kabul etse bile karşıdaki kişi sesini kaydederse diye korkuyordu ama odadan çıkmak için hiçbir şekilde ona izin verilmiyordu, tek şansı buydu.

Yutkundu.

"Katil." dedi kendi kendine. "Katil benim. Profesörü ben öldürdüm."

Odadaki kameraya bir kez bile bakmazken bıçağı daha sıkı kavradı. "Kendimi korumaya çalışırken onu öldürdüm. Yang Jeongin bir katil... Katil. Yang Jeongin bir katil."

Titreyen ellerinden tekini saçlarının arasından geçirdi. "Ben nasıl yaptım... Ben nasıl yaptım bunu?"

Tekrar o ses odanın içini doldurdu. "Kendini savunmaya çalışırken öldürdün profesörü, neden kaçtın Jeongin?"

"Ko-korktum." Ellerini başına vurdu. "Git gözümün önünden git, git, git!" Hıçkırmaya başladı. "Ben katil olmak istemiyorum, ben katil olmak istemiyorum... Özür dilerim, özür dilerim, her şey için özür dilerim."

Ayağa kalkarken bıçağı içine saklamıştı, odanın içinde kendine aynı sözleri tekrarlayıp bir o yana bir bu yana giderken saatler sonra duyduğu kilit sesi ile yaşlı gözlerini kapıya çevirdi.

Kapı açıldı, bir el ona uzandığında yutkundu ve korkak adımları kapıya doğru ilerledi. Kalbi delicesine atıyor, ilk defa gerçekten çıkışa bu kadar yakın olduğunu hissediyorken ders aralarında yanına gittiği, sohbet ettiği yaşlı adamı gördü.

Gözlerinin önüne ona yardım ettiği anlar gelirken hıçkırmamak adına dudaklarını ısırdı adeta ve tepki vermemeye zorladı kendini. "Her şey senin içindi," dedi. "Jisung ve Seungmin'i korumak içindi. Felix yakalandı Jeongin, Felix her şeyi itiraf etti."

"Benim yüzümden." dedi Jeongin. Yutkundu.

Gözleri ilerideki masayı buldu, bilgisayarı görüyordu, kenarda duran telefonunu. "Ben istememiştim," dedi ağlarken. "Ben onu öldürmek istememiştim."

"Polisler her yerde seni arıyor. Artık kabul etmen gerek."

Cevap vermedi. "Neden ki?" dedi onu başka bir yere götüreceğini anladığında. "Katil senken neden ben ki?"

Adamın yanından kaçtığı gibi koşmaya başladığında amacı telefonunu almaktı, onu açsa her şey çözülürdü. "Jeongin!" diyen adamı umursamadan telefonunu kaptığı gibi üstündeki bıçağı ona doğru tuttu hızla. "Yaklaşma! Yemin ederim olacaklardan ben sorumlu değilim."

law school, hyunin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin