0.5

5.1K 895 597
                                    

Bu arada minhonun düşürdüğü kimlik kartı chanın kartıydı, onu nasıl hyunjin anladınız?

***

"Buyrun, ben dün görmüştüm yerde." dedi temizlik görevlisi elindeki kartı uzatırken. "Sizi aradım ama bulamadım."

Hyunjin rahat bir nefes verip güldü. "Çok teşekkür ederim hayatımı kurtardınız."

Yaşlı adam ona minik bir gülümseme verdiğinde Hyunjin de kartını almış, cebine atmış ve ceketinin cep fermuarını çekmişti. Okul yönetmeliğine gelmiş ve kimliği hakkında sorular sormuştu ki tam da tahmin ettiği gibi temizlik görevlilerinden biri bulmuştu.

"Nerede buldunuz acaba?" dediğinde adam ona baktı. "Üçüncü katta, sağdan dördüncü sınıfın önünde."

Derin bir nefes verip gülümsedi. Dün onun telaşla kapıyı açtığı vakit kulptan çıkıp yere düşmüş olmalıydı çünkü adamın tarif ettiği sınıf, onun dün Jeongin'i sorguladığı sınıftı.

Teşekkür ederek oradan ayrılırken aklına gelen şeyle durdu, kim ona katil diyebilirdi? Bunu hangi sebeple yapmış, direkt kabullenmişti? İndiği birkaç merdiveni geri çıktı ani bir kararla, dolapların oraya ilerleyip Jeongin'in dolabını kendisinde olan anahtarla açmıştı.

Açtığı gibi karşısına çıkan kırmızı yazıya baktı. Katilsin.

"Aptal öğrenciler," dedi kendi kendine. Pekala, kendisi bir polis olarak kanıtlara dayalı yargı yapıyordu ama öğrenciler sadece duyduklarından daha tutuklanmamış birine neden bunu yapıyor, anlamıyordu.

Ki dün dediği gibi, hâlâ kafasını karıştıran bir detay vardı.

Temiz kıyafetler.

Temizlik görevlisinden aldığı alkolü bir beze dökerken dolaptaki boyayı silmiş, dolabı kapatmış ve bunu yapana bakmak adına kamera odasına çıkmıştı fakat beklemediği bir yanıt aldı.

"Dün gece aniden elektrik kesintisi oldu," dedi görevli. "Kameralar bir süreliğine kesildi ve hâlâ tek tük kameralar çalışmıyor biri de o dolapların olduğu kısma bakan kamera. Görevliler yarın gelip tamir edeceklerini söylediler."

Bu nasıl olabilirdi, Hyunjin kafasını anladım anlamında sallayarak odadan çıktığında kaşları çatılmıştı. Bir şeyler çözülmek yerine gittikçe karışıyordu, tesadüfler mi yoksa bilerek yapılan engeller mi, işte burası belirsizdi.

Aklına gelen küçük bir ihtimal vardı.

Çok uçuk ama gerçekten küçük bir ihtimaldi.

Ama o detay adına bunu yapmaya karar verdiğinde adımları çoktan koridorları dolaşmaya başlamıştı bile. Başını eğmiş, ondan tarafa yürüyen çocuğu gördüğü gibi yanına gitti.

"Jeongin."

Jeongin kafasını kaldırıp Hyunjin'e baktı. Bu adamı her gördüğünde sanki bileğine kelepçe takıp onu emniyete götürecekmiş gibi hissediyordu. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu anahtarlığı avuçlarına batarken "Efendim," dediğinde Hyunjin karşısında durdu.

"Senden bir şey isteyeceğim."

"İsminizi kullanabilir miyim?"

Hyunjin bir anda gelen soruyu anlamasa bile kafasını salladığında Jeongin derin bir nefes alarak devam etti. "Hyunjin, seni anlamıyorum. Dün burada beni katil ilan ettin ki hala öyle düşündüğüne eminim, bir şüpheliden ne istiyorsun? Çok samimi soruyorum, gerçekten amacın ne?"

Hyunjin sabırla bir nefes verip ellerini saçlarının arasından geçirip alnının birkaç saniye de olsa açılmasına izin verdi. "Çok küçük bir ihtimal," dedi. "O ihtimale tutunarak şu an seninle şüpheli olarak konuşmuyorum, senin bildiğin bir de benim bildiğim şeyler var Jeongin. Her neyse, gerçekten bir şey isteyeceğim."

law school, hyunin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin