Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu...
Şimdi diyeceksiniz ki altı üstü 1 hafta yetim hanede kalmışsım amma abarttın. İşte öyle değil, beni bıraktıkları yetim hane cehennemden farksızdı. Orasının bir yetim hane olduğunu da sanmıyorum.
Orasının kimsesiz çocukların kimsesi, yuvası olması gerekir değil mi?
İşte bunun tam tersi.Çocuklar bir mal gibi kullanılıyor. Kirli işleri olan insanlar tarafında evlatlık ediniyorlar.
Peki bana ne mi oldu?
Ben kaçtım, orada ki pis insanlardan kaçtım. Ben daha çocuktum be. Dört yaşındaydım dört!Yeri geldi sırf onların verdikleri uyuşturucu haplarını içmediğim için dövüldüm. Yeri geldi kendimi onlardan koruduğum için dövüldüm. Sonunda dayanamadım kaçtım. İşte o gün babam beni buldu. Kuytu bir sokakta bir binanın köşesine çökmüş ölüme terk edilmiş bir kız. O kız bendim. Beni o cehenneme kendileri bırakmıştılar. Şimdi beni almalarına izin mi verecektim. Benim kimsem yoktu taki o güne kadar. Benim artık bir ailem vardı. Bir abim ve bir babam. Onlar olmasa da olurdu benim için.
Aklıma geldikçe gözüm dönüyordu. Kolumu çekiştiren çocuktan sertçe kurtardım kolumu.
Etrafta bir sessizlik oluştu. O adama döndüm. Beni o cehenneme bırakan adama döndüm.
" Sizinle hiç bir yere gelmiyorum. Bana istemediğim bir şeyi yaptıramazsınız. Şimdi hayatımdan bir kez daha defolun! " dedim ve onları dinlemeden odama gittim. Kapıyı kırdıkları için kitleyememiştim. Umruda da değildi.
Geleceklerse onlara ağızlarının payını verirdim elbet! Merdivenlerden gelen sesler ile birinin buraya geldiğini anlamıştım. Ses giderek yaklaştı ve bir anda durdu. Kafamı kapıdan tarafa çevirdiğimde adını dahi bilmediğim bir oğlan vardı.
Elleri ve ayakları titriyordu. Niye bu kadar hassas olduklarını bilmiyordum. Sonuçta beni bile isteye bırakmışlardı değil mi!
İç çekti ve mırıldandı." Ne kadar da güzelsin be " dedi ama ben duydum.
" biliyorum çok güzelim " dedim ve saçımı arkaya attım.
" s-sen b-beni duydun mu? " dedi. Kafamı aşağı, yukarı salladım ve ona ifadesizce bakmaya başladım.
" Aykızım bak ne kadar seni zorlamak istemesem de gelmezsem hiç iyi şeyler olmayacağını bilmeni isterim. Babam eğer gelmezsen polis çağaracak- " sözünü kestim ve ayağa kalktım.
" Beni zorla mı götüreceksiniz!? " dedim bağararak. Gözleri doldu.
" Başka çaremiz yok! Gelmez lazım. Senin ne kadar hasretini çektiğimizi bi bilsen. Seni, seni bırakamayız çok üzgünüm Ay kızım ama seni daha yeni bulmuşken bırakamayız. Affet beni, bizi. " dedi ve titreyen eliyle yanağımı okşadı. Hemen elini ittim.
" Bir daha bana sakın dokunma! " dedim işarey parmağımı tehditkarca sallarken. Kıp-kırmızı olan gözleri yine doldu. O sırada odaya o çocuk girdi ve elime yapıştı.
" hadi gidiyoruz " dedi ve beni çekiştirmeye başladı.
İstemediğiniz bir şeyi size zorla yaptırmaları kadar iğrenç bir şey yok!
Elimi ondan kurtardım ve hemen aşağı indim. Abim yaşında adam elimi sıkıca tuttu ve kapıya doğru yürütmeye başladı. Abim ve babam arkamızdan bağarıyordu. Elimi ondan kurtardım ve abime doğru koştum.
" Abi " dedim. Abim de ağlıyordu.
" Abim. Bak bana Ay parçam ben seni yarın alacağım tamam mı? Seni onlara vermem, vermeyiz! " dedi ve yüzümü avcunun içine aldı. Babam da yanımıza geldi oda ağlamıştı.
" güzelim sakına ama sakın ağlama seni yarım hemen alıp evimize geleceğiz tamam mı? " dedi saçımı okşarken. İkisine de sıkıca sarıldımve ayrıldım. Akan göz yaşlarımı sildim. Elimi yine birisi tutunca sinirden dişlerimi sıktım. Elimi çekmeye çalıştıma ama izin vermedi abim yaşında ki adam. Beni sürükleyerek arabaya bindirdi ve kapıyk sertçe kapattı. Diğerleri de arabaya bindi. O çocuk yanıma oturmuş ve elimi eline hapsetmişti.
Abi bunlar elim den ne istiyor acep!
Alın sizin olsun! Tape, tepe kullanın da yeter ki beni bırakın!Araba bizim evden biraz daha büyük bir evin önünde durdu. Hepimiz indik ve eve girdik. Sinirden dudağımı dişliyordum. Ağzıma gelen demir tadıyla yüzümü buruşturdum ve elimi dudağıma götürdüm. Kahretsin dudağımı kantmıştım!
Dudağımı yalayıp onlara döndüm. Şuan daha mühim bir konumuz vardı.
" Ay kızım biz seni çok aradık- "
" hadi canım. Beni kim bıraktı o zaman o cehenneme ha. Melekler mi? Şeytanlar mı? Kim hadi söyleyin. Kim bıraktı diyorum size!? " diye bağardım. Babam olacak şahıs ayağa kalktı ve elimi tuttu. Hemem elimi çektim.
" B-biz bırakmadık. Seni bizden aldılar. Seni öldü olarak gösterdiler. Bir hafta önce gen mektup ile senin hayatta olduğunu öğrendik. Her yerde seni aradık ama seni bir türlü bulamadık. " dedi sesi titriyordu.
Nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Tamam beni o cehenneme onlar bırakmamıştı. Peki ben şimdi ne yapacaktım.
Elimi tekrar eline aldı ve avcuma dudaklarını bastırdı.
İç çektim.
" siz kimsiniz? " dedim. Gerçek babam ayağa kalktı.
" Ben baban Barış Demirkan. En büyük abin Poyraz. İkiz abilerim Furkan ve Faruk. Küçük abin Ercan ve son olarak ikizin Akın. " dedi eliyle hepsini tek, tek göstererek. Akın hemen boynuma atladı ve ağlamaya başladı.
Benim bir ikizim vardı!
İkiz!
Oha!
4 abim var!
4!
Ondan yavaşca ayrıldım.
" üzgünüm ama ben sizinle kalmak istemiyorum. Yarın zaten kendi evime gideceğim. Beni bu zamana kadar nasıl öldü billiyorsanız, bundan sonra da öyle bilin. " dedim. Herkesin beti-benzi attı.
" ben boş bir odaya gidebilir miyim? " dedim. Barış Bey kendini toparladı.
" üst katta ilk kapı " dedi. Ayağa kalktım ve üst kata çıktım odaya girip kendimi yatağa attım.
Aykız'ın tepkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fav sahne?
Fav karakter?
Yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın.
Sınır: 45 oy, 20 yorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )
Teen FictionDaha 5 yaşındayken ailesinden koparılan Aykız yetim haneye verilir. 1 hafta sonra bir aile Aykız'ı evlatlık alır. Ama Aykız dört abi ve bir ikizinin olduğunu bilmemektedir. Zamanla büyür ve 17 yaşına gelir. gerçek ailesine gelen esrarengiz bir mektu...