Aklıma bir türlü gelmiyordu sonunda kendime geldim ve Akını nazikçe sarstım. Biraz kıpırdadı ve yavaşça gözlerini açtı. Geri çekildim ve elimi enseme attım.
"sabah oldu o yüzden uyandırdım" dedim açıklama yaparak. Gözlerini kırpıltırdı.
"iyi yapmışsın boş ver" dedi ve ayaklandı. Üzümü süzdü ve yüzü asık bir şekilde bana döndü.
"Bizden bu kadar çabuk mu bıktın?" diye sordu. Başımı hızla iki yana salladım.
"yok. Sen yanlış anladın. Ben sadece-" sözümü böldü.
" tamam sakin ol." dedi yalandan gülümsemeye çalışarak.
" sen uyandığına göre ben gideyim" dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Elimi kapının kuluna attım ve indirdim. Kapıyı açtım tam çıkacakken.
"hemen mi gideceksin?" diye sordu kısık sesle. Yavaşça arkamı döndüm.
"Yok daha var. Hadi sen bir elini yüzünü yıka kendine gel" dedim ve odadan hızlıca çıktım. Çıktığım gibi sert bir bedene çarptım. Biraz geri çekildim.
"Ha buradamıydın? Ben de her yerde seni arıyordum." dedi Furkan hızlı, hızlı ve soluk soluğa.
Gerçekten tüm odalara bakmışmıydı.
"ha ben Akın-"
"alındım gücendim aykızım. Burada aslan gibi, delikanlı gibi abin dururken bu duygusal kedinin yanında mı yattın!? Senden beklemezdim. Oysa ki benim kollarım daha sıcaktır seni daha iyi ısıtırım" dedi. Ben onu ağzım açık dinlerken biri tarafından çekildim.
"fantezilerin ile kızı mahvettin canım ikizim" dedi Faruk elini belime dolarken. Furkan kollarını göğsünde birleştirdi ve kınayıcı bakışlar atmaya başladı.
"seni ikizim bilirdim furuko!" dedi. Gülmemek için dudağımı dişledim.
Faruk hızlıca benden ayrıldı ve onun üstüne atladı."lan beyinsiz ben sana demedim mi bana furuko deme diye!?" dedi. Ağzım açık onları izlerken Akın odadan çıktı ve hemen yanıma gelip kulaklarımı kapattı.
"duymak dahi istemeyeceği küfürler duyabilirsin. O yüzden biz en iyisi kahvaltıya inelim" dedi ve kolumu çekiştirerek merdivenleri inmeye başladı. Ben de mecburen ona yayaak uydurdum. Beraber yemek odasına geldik. Faruk ve Furkan hariç herkes buradaydı. Akın beni yanına oturttu ve tabağımı hazırlamaya başladı. Baya doldurmuştu ama fazlasıyla açtım. Kahvaltımızı yaptıktan sonra salona geçtik. Kapının alıcaklı gibi çakmasıyla ayaklandım.
"ben bakarım" koşarak kapıyı açtım. Kapıda babam abim ve Mert abim vardı. Sertçe yutkundum.
"a-abi sen ciddi miydin?" Mert abim bana kötü kötü baktı ve sonra babama döndü.
"ben arabada bekliyorum!" dedi ve hızlı adımlar ile arabaya bindi. Hızlıca abime döndüm. Yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
"biraz kırgın sana. Sen ona bakma. Hadi gidelim artık evimize" dedi.
"tamam siz arabaya binin ben geleceğim" dedim ve içeri girdim. Akın beni görür görmez ayağa kalktı.
"gitmeyeceksin değil mi?" dedi. Ona sıkıca sarıldım.
"gidicem ama geri geleceğim" diye fısıldadım. ONDAN ayrılıp Ercan'a sarıldım. Yavaşça kollarını bana sardı ve kafasını boyun girintime gömdü.
"hemen gel!" dedi boğuk çıkan sesi ile. Gülümsedim ve ikizlere sarıldım.
"kendinize iyi bakın" dedim ve son olarak Poyraz'a döndüm. Gözleri hafif dolmuştu. Yavaşça kollarımı açtım. Hemen bana sarıldı sıkıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )
Teen FictionDaha 5 yaşındayken ailesinden koparılan Aykız yetim haneye verilir. 1 hafta sonra bir aile Aykız'ı evlatlık alır. Ama Aykız dört abi ve bir ikizinin olduğunu bilmemektedir. Zamanla büyür ve 17 yaşına gelir. gerçek ailesine gelen esrarengiz bir mektu...