Sabah kendi, kendime uyandım. Bu dünya da ilk. Ben asla kendim uyanamazdım, illa ki abimin veya babamın beni gelip uyandırmaları gerekiyordu.
Galiba yerimi yadırgamıştım. Evden apar, topar çıktığım için yanımda kıyafetim yoktu. Fazla kafaya takmamaya çalıştım ve yataktan kalktım. Üstümü silkeledim ve makyaj masasındaki aynayla göz, göze geldim. Saçım, başım dağalmış göz altlarım morarmıştı.
Kendimi odada ki banyoya attım ve yüzüme soğuk suyu üç, dört kere çarptım. Sonra yüzümü kurullayıp aynadan kendime baktım.
Daha iyiydim. Odanın kapısı açılınca banyodan çıktım. Akın ürkekçe etrafa bakıyordu. Gözleri beni bulunca derin bir nefes aldı.
" Oh gitmemiş " diye mırıldandı. Galiba duyduğumu bilmiyordu. Fazla takmadım ve onu inceledim. Uzun boyluydu ama zayıftı. Kahverengi saçları anlına düşmüştü. Gözlerinin içi kırmızıydı ve göz altları şişmişti. Onun da benden kalır yanı yoktu anlaşılan.
" Sen hep böyle misin? " diye sordum merakıma yenik düşüp. Benim konuşmam ile şaşırdı.
" n-nasılım ki? "
" Böyle işte. Sürekli ağlar mısın? " dedim. Dilini dudakların da gezdirdi.
" Beni hiç mi sevmedin? " dedi. Bu sefer şaşıran bendim. Gerçekten mi?
" B-ben- " ilk defa sesim titremişti.
" Beni sevmedin değil mi? Neden? Lütfen sev beni. Ne istersen yaparım ama nolur sev beni. " dedi. Sertçe yutkundum. Ona böyle davranmamam gerekiyordu. Ama her şey benim için çok ani gelişmişti. Hemen onlara alışamazdım ki.
" Akın bak ben, ben seni sevmediğimi dile getirmedim ki. Sadece, sadece... Bilmiyorum. " dedim. Akın'ın gözleri ilk parlasada hemen söndü ve başını salladı.
" Hadi kahvaltı hazır " dedi ve geçmemi bekledi. Odadan çıktım oda yanıma geldi birlikte aşağı indik. Herkes sofaradaydı.
Barış Beyin bakışları beni bulunca parladı.
" Günaydın kızım "
" Günaydın Barış Bey " dedim ve boş bir sandalyeye oturdum. Yüzü baya düşmüştü.
" Afiyet olsun " dedi ama kimse yemeye dokunmadı. Ben de aç değildim. Bir an önce kendi evime gitmek istiyordum.
Herkes bana bakıyordu ve bu durum beni gerçekten fazlasıyla rahatsız etmişti.
" Barış Bey ben artık gitmek istiyorum " dedim sessizliği bozarak. Herkesin kaşları çatılmıştı.
" Sizin neler yaşadığınızı bilemem ve anlayamam ama ben de kolay şeyler yaşamadım. Benim kurulu bir düzenim var zaten. Düzenimi bozmak istemiyorum. Beni yanlış anlamanızı istemiyorum. İsterseniz dışarda görüşürüz, ama ben bu evde kalmak istemiyorum. Zaman her şeyin çaresidir biz de zamana bırakalım mümkünse. " dedim uzunca bir açıklama yaparak.
" Seni anlıyorum ama senden sadece bir şans istiyorum. Lütfen bu şansı bize çok görme " dedi.
" Ben sizden sadece biraz zaman istiyorum. " dedim. Akın yine ağlamaya başladı. Of ben bu çocuğa niye kıyamıyorum.
Çünkü o senin ikizin salak!
Heh bir sen eksiktin zaten.
Dudağımı dişledim.
" Tamam şöyle yapalım üç gün sizde dört gün de babamgilde kalayım. " dedim. Barış Bey gülümsedi ve titreyen elini saçıma yaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )
Teen FictionDaha 5 yaşındayken ailesinden koparılan Aykız yetim haneye verilir. 1 hafta sonra bir aile Aykız'ı evlatlık alır. Ama Aykız dört abi ve bir ikizinin olduğunu bilmemektedir. Zamanla büyür ve 17 yaşına gelir. gerçek ailesine gelen esrarengiz bir mektu...