Sabah olmuştu ve ben duşumu almış kahvaltıya inmek için hazırlanıyorum.
Saçımı da dağınık bir topuz yaptım ve aynadan kendime son kez baktım. Yani idare aderdi.
Telefonumu eşofmanın cebine attım ve odadan çıktım, merdivenleri seri bir şekilde indim ve yemek odasına ilerlemeye başladım. Masada her zaman ki gibi Poyraz hariç herkes vardı.
Fazla zaman kaybetmeden bana gülümseyen Akın'ın yanında ki boş sandalyeye oturdum.
Onur Bey tabağımı doldurmaya başladı.
" Kızım, seni sıkıştırmak istemiyorum ama senin hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Bize biraz kendini tanıtır mısın?" diye sordu oldukça nazik bir şekilde. Başımı olumlu anlamda salladım ve düşünmeye başladım.
"Kitap okumayı, müzik dinlemeyi severim. Notlarım genellikle iyi, onun dışında pek bir şey yok." dedim ve çaydan bir yudum aldım.
Onur Beyden ses çıkmayınca on baktım. Karşı duvardaki çerçeveye kitlenmişti resmen. Kaşlarımı çattım ve çerçeveyi incelemeye başladım.
Oldukça fit kumral bir kadın ve kucağında ise ona çok benzeyen bir kız vardı. İkisi de gülümsüyordu ve bu gülümseme bana bir şeyleri anımsatıyordu.
"Kardeşiniz mi-"
"Annen" bu kelime benim için çok yabancıydı. Hemen çerçeveye geri döndüm. O kız! Kucağında ki kzı bendim! Çocukluğumdan kalma bir çok fotoğrafım vardı fakat bu kadar küçük yaşlarda çekilmiş bir fotoğrafım yoktu.
Gözlerim istemsizce dolmaya başlayınca sertçe yutkundum ve gözlerimi kapattım.
Varlığını hissetmediğiniz şeyin yokluğunu da hisssetmezsiniz.
Ona ne olduğunu sormak istemedim. Ya da duyucaklarımdan korktum.
Konuyu dağıtmak adına Onur Beye döndüm.
"aslında ben size bir şey söylemek istiyordum." dedim. Sonunda kendine geldi ve bana döndü.
"Babanızın beni görmek istediğini söylemiştiniz. Sizin için de bir sakıncası yoksa gidebiliriz" dedim. İçten bir gülümseme ile bana bakmaya başladı ve elini yavaşça kaldırdı. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için elinin her hareketini izleme başladım.
Ve elinin titrediğini fark ettim.
Elini saçıma götürdü ve nazikçe okşamaya başladı.
"kendini bunun için hazır hissediyorsan gideriz. Ama senden istediğim hiç bir şey için kendini zorlamaman." dedi.
"ilgizin için teşekkür ederim. Ben kendimi hazır hissediyorum" dedim. Başını olumlu anlamda salladı ve son kez saçıma bir öpücük kondurup ayağa kalktı.
"Ben gidip şirketteki işleri halledeceğim. Poyraz'ada haber verin. Bir kaç saate dönerim, ve kavga istemiyorum" dedi son cümlesine vurgu yaparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )
Teen FictionDaha 5 yaşındayken ailesinden koparılan Aykız yetim haneye verilir. 1 hafta sonra bir aile Aykız'ı evlatlık alır. Ama Aykız dört abi ve bir ikizinin olduğunu bilmemektedir. Zamanla büyür ve 17 yaşına gelir. gerçek ailesine gelen esrarengiz bir mektu...