10.🌙

4.1K 219 26
                                    

Poyraz DEMİRKAN :

Abimin olanlardan şimdilik haberi yoktu. Abim en büyüğümüz dü. Atakan DEMİRKAN. Aykız ile aralarında ki bağ abi-kardeş'ten daha çok baba-kız gibiydi. Küçükken istemden de olsa kıskanıyordum. Abim annem vefaat ettikten sonra bizi toparlayan kişiydi. Onu ayakta tutan kişi ise Aykızım dı. Ama Aykız'da gittikten sonra abim resmen çöktü. Hem piskolojik hem de fiziksel anlam da.

Ona haber vermemiz gerektiğinin farkındaydık. Ama daha biz bile bu duruma alışamamıştık ki.

Şuan Aykızım hastaydı ve elim ayağıma dolaşmıştı. Elim de bir bardak su ve ilaç ile odaya daldım. Benim güzelimin Ay gibi bem-beyaz olan teni daha da soluklaşmıştı. Ellerim titremeye başladı. Daha yeni gelmişti ve ilk günden hasta olmuştu. Bakamamışmıydık.

Titrek adımlarla yanına gittim ve diz çöktüm.

" Bu ne? " diye sordu. Sesi bile kısılmıştı.

" Sana iyi gelecek. Hadi aç ağzını " dedim. İkiletmeden ağzını açtı. Ben de ilacı ona içirdim ve ardından suyu eline verdim. Suyu tek dikişte bitirdi ve geri bana verdi.

" Tadı çok kötüymüş " diye mırıldandı. Burukça gülümsedim ve sağ yanağını hafifçe okşadım.

" Hiç değişmemişsin " dedim. Gözleri gözlerimi buldu, ve bakışlarını kaçırdı.

" Hiç mi hatırlamıyorsun. Beni, bizi, aileni. " elleriyle oynamaya başladı ve başını olumsuz anlamda salladı.

" Kötü bir şey mi yaptık sana? O yüzden mi bu kadar soğuk davranıyorsun. Davranma yalvarırım bana, bize soğuk davranma, Uzaklaşma bizden. " dedim. Ses vermedi. Gözlerine baktığım da gözünden bir damla yaş firar etti.

" Ben sizi hatırlayamıyorum. İstiyorum ama olmuyor yok! Size uzak davrandıysam özür dilerim. Ben... Ben olanları henüz, tam olarak sindiremedim. " dedi ve kaşları çatık bir şekilde bana bakmaya başladı.

" Sürekli rüyalarım da birinin adını duyuyorum. " dedi. Yutkundum.

" Kim o güzelim? " diye sordum cevabından korkarak.

" Atakan... Onu tanıyor musun? " dedi. Bu sefer yutkunamadım. Yalan söylememeliydim ama doğruyu da söyleyemezdim. Babamın söylemesi daha uygundu.

Sorusuna bir cevap beklediği ortadaydı. Sorusunu cevapsız bıraktım ve elini tuttum.

" Ellerin buz gibi. Hadi kalk hastaneye gidiyoruz! " dedim.

" Gerek yok. Sık sık olan bir şey. " dedi kaşlarımı çattım.

" Ne demek sık sık olan bir şey!? " diye sordum. Yanlış bir şey söylemiş gibi elini ağzına vurmak için kaldırdı, hemen elini tuttum.

" Yapma, canımı yakma " dedim. Elini indirdi.

" Gitmesek " dedi. Dudağını büzerek.

Ben sana nasıl hayır diyebilirim ki!

" Bakma bana öyle " dedim. Öyle bakmaya devam etti.

" Eğer ateşin biraz daha çıkarsa- "

" Gidicem, gidicem. " dedi.

" İyi madem. Hadi gel babamın yanına gidelim. " dedim. İkiletmeden yürümeye başladı. Yanım da küçücük kalıyordu ve bu hoşuma gitmiyor değil di.

Sırıttım. Gözleri beni buldu ve yürümeyi bıraktı. Kollarını birleştirdi ve tek kaşını kaldırarak bana bakmaya başladı.

" Komik olan ne? "

AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin