Evden nasıl çıktığımı bile tam olarak hatırlamıyordum. Abimgile kısa bir açıklama yapıp evden neredeyse fırlamıştım.
Şuan tek önceliğim Akındı. Sokakta neredeyse yaz dizilerinde ki başrol kız gibi koşuyordum. Eve iyice yaklaşırken duyduğum tanıdık ses ile koşmayı bıraktım.
Evet bu ses Akın'dan başkasına ait değildi.
Koştuğum için nefes, nefese kalmıştım ve boğazım da kurumuştu. Derin bir nefes verip ağacın yanına oturmuş bana mölüm, mölüm bakan ikizimin yanına oturdum.
"herkes seni arıyor" dedim onu incelerken. Omuz silkti ve elimi avcunun içine hapsetti.
"sen olmadıktan sonra hiç bir şey mutlu etmiyor beni. Varsın arasınlar" dedi mutsuzca. Boşta kalan elime zorla da olsa telefonumu aldım ve Faruk'u aramaya başladım. İlk çalışa açtı.
"Güzelim!? " sesinden de ne kadar panik oldukları anlaşılıyordu.
"ben Akın'ı buldum. Birazdan eve getiririm." dedim.
"neredesiniz? Geleyim alayım sizi?."
"gerek yok. Neyse sonra konuşalım" dedim ve telefonu kapattım. Akın'ın inlemesi ile kaşlarımı çattım. Boşta kalan eli ile karnına baskı yapıyordu ve yüzü oldukça solgundu.
"senin neyin var!?" dedim ve karnına baskı yaptığı elini elime aldım. Elime gelen kan ile gözlerim sonuna kadar açıldı.
"b-bu da ne!?"
"yok bir şey"
"ne demek yok bir şey! Kim yaptı bunu!? Hastaneye gidiyoruz kalk" dedim ve ayağa kalktım.
"tanımıyorum. Neden yaptıklarını da bilmiyorum. Aykız otur yok işte bir şeyim. Abim dikiş atar eve gidince."
Dedi kesik çıkan sesi ile."neden hastaneye gitmek istemiyorsun anlamıyorum?" dedim.
Acı bir şekilde gülümsedi."ne zaman hastaneye gitsem senin ölüm haberini aldığımız gün geliyor aklıma. Galiba travma gibi bir şey oldu bende." dedi ağaca tutunarak ayağa kalkarken.
Yutkundum ve hiç bir şey demeden koluna girdim.
"hadi gidelim artık" dedim ve onu yavaş adımlar ile yürütmeye başladım, tabi ki bir yandan da yarasına baskı yapıyordum. Sonunda eve varınca kapıya ayağım ile bir kaç kez vurmak zorunda kaldım. Kapı şiddetle açılınca bir adım geriledim. Ercan hemen Akın'ı süzdü bakışları baskı yaptığım karnına gelince kaşlarını çattı.
"Akın ne oldu sana?" dedi. Akın'dan ayrıldım. Ercan hemen yerimi doldurdu. Akın yine yüzünü burışturdu.
"abim nerede?" diye fısıldadı.
"seni aramaya çıktılar. Telefonlarını da evde unutmuşlar. Faruk abim de demin buradaydı ama oda siz uzun süre gelmeyince aramaya çıktı. Ona da ulaşamıyorum." dedi açıklama yaparak. İş başa düşmüştü.
"daha fazla ayakta kalmaması gerekiyor." dedim endişe ile.
"hadi o zaman içeri" dedi ve Akını içeri götürdü. Arkalarından benden içeri girdim. Akını nazikçe koltuğa yatırdık.
"ilk yardım çantası var mı?" diye sordum. Başını olumlu anlamda salladı ve hızlı adımlar ile bir odaya girdi. Çok geçmeden elinde ilk yardım çantası ile geldi. Akın'ın yanına oturdum ve bir pamuka biraz kolaya döktüm. Biraz canı acıyacaktı ama mikrop kapmaması gerekiyordu. Yaraya üfledim. pamuk ile yarasını temizledim. Ardından bir sargı bezi ile güzelce sardım. Fazla derin bir kesik değildi ama dikiş atılırsa daha iyi olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIZ ( GERÇEK AİLEM )
Teen FictionDaha 5 yaşındayken ailesinden koparılan Aykız yetim haneye verilir. 1 hafta sonra bir aile Aykız'ı evlatlık alır. Ama Aykız dört abi ve bir ikizinin olduğunu bilmemektedir. Zamanla büyür ve 17 yaşına gelir. gerçek ailesine gelen esrarengiz bir mektu...