Hızır Ali: Amca!!!!
(İlyas omuzundan vurulur.)
Zafer: Reisim iyi misin?
Hızır Ali: Fahri abi kim bunlar?
Fahri: Bunların kim olduğunu mu öğreneceksin yoksa canımızı mı kurtaracağız?
Hızır Ali: İyi misin amca?
Fahri: Geliyorlar. Yiğitlik yapılacak yer değil kalabalık bunlar. Gidiyoruz.
Zafer: Ne yapıyoruz peki Fahri Baba.
Fahri: Mekanın arkasında bir tane araba var onunla gidelim.
İlyas: Neler oluyor?
Hızır Ali: Amcam sarhoş olunca daha bilemedi ne olduğunu.
Fahri: Üç diyince ateş ederek uzaklaşıyoruz. Hadi bir iki üç... Şimdi.
Hızır Ali: Hadi amca.
İlyas: Sürüme lan omzum acıyor. Ne oldu omzuma.
Zafer: Koş reisim koş. Nedir bu başımıza gelenler böyle.- İlyasın bir koluna Hızır Ali diğerine de Zafer girer arabaya doğru koşarlar -
(Arabada)
Fahri: Bas Hızır Ali bas.
Zafer: Gelen yok atlattık gibi ne dersin Fahri Baba.
İlyas: Evet şimdi nereye gidiyoruz.
Fahri: Ölüme... Tövbe tövbe bu ne zıkkımdır iç iç bitmedi. Daha da bunlar barışmassa artık kendi kafama sıkacam.
Hızır Ali: Alpaslan arıyor.
Alpaslan: Nerdesiniz Hızır Ali?
Hızır Ali: Yoldayız geliyoruz.
Fahri: Ver şu telefonu... Alo Alpaslan iki araba bize sıktılar.
Alpaslan: Ne diyorsun Fahri abi. İyi misiniz kimsede birşey yok demi.
Fahri: İlyas yaralı ama birşeyi yok omuzundan vuruldu. Şimdi eve getirmeden pansuman yaptırıp öyle getiririz.
Alpaslan: Tamam abi sizi bekliyoruz.(Evde)
Özlem: Ne olmuş hayatım?
Alpaslan: Amcamlara pusu kurmuşlar.
Hayriye Ana: Uşaklarım iyi mi?
Alpaslan: Amcam yaralı sadece.
Enişte: Durumu nasıl İlyasın?
Alpaslan: Omuzuna gelmiş kurşun. Pansuman yaptırıp geliyorlar.
Hatice: Oh çok şükür.
Özlem: Alpaslan bence sen Ömürleri ara yaralı de birşey de gelsinler bu bahane ile belki barışırlar.
Alpaslan: Doğru diyorsun.
Hayriye Ana: Ben gideyim şükür namazı kılayım dua edeyim uşağıma.(İlyaslar)
Hemşire: Şunu da saralım.
İlyas: Gerek yok hemşire hanım.
Fahri: Var var. Bırak işini yapsınlar.
Zafer: Buyur reis.
İlyas: O ne Zafer?
Zafer: Acı kahve Reisim. Ayıkman için.
İlyas: Merak etme ben iki üç bardakla sarhoş olmam.
Hızır Ali: Vurulduğunu bile anlamadın amca nasıl sarhoş olmadın.
İlyas: Ben siz panik yapmayın diye.
Fahri: İlyas artık yeter da...
Hemşire: Geçmiş olsun.
Hızır Ali: Sağolun.
İlyas: Ne yeter Fahri abi?
Fahri: Gidip karınla barışacaksın artık. Yeter şu halimize bak sen karınla küs olmasaydın şimdi herkes evindeydi. Bunlarda başıma gelmeyecekti.
İlyas: Özür dilerim Fahri abi keyfini kaçırdıysam...
Fahri: Onun için demedim. Düşmanların her an bizi takip ettiği şu zamanlarda bu yaptığın iş değil onu diyorum.
Hızır Ali: Ha bu arada amca evdekilerin haberi var.
İlyas: Niye ağzını tutmuyorsun?
Hızır Ali: Sonradan görünce ne olacak amca? Alpaslan aradı bizde söyledik.
Zafer: Artık gidelim mi reis?
İlyas: Gidecez tabi Zafer burda mı kalacaz. Ver bakalım benim ceketi.
Hızır Ali: Yavaş amca.
İlyas: Hadi bakalım.(Cemaller)
...: Cemal abi?
Cemal: Haber geldi. İlyas öldü demi.
...: Ölmedi abi.
Cemal: Ne demek lan ölmedi. Nasıl kaçtı o kadar adamın arasından.
...: Vuruldu ama abi.
Cemal: Neresinden?
...: Omzu galiba.
Cemal: Lan salak herif İlyas omzundan ölür mü? Onu kafasından vurmadıkça ölmez.
...: Şimdi ne yapalım biz abi?
Cemal: Yerin on metre aşağısına inin. İlyas sizi arayıp bulur...
Şimdilik gözükmeyin. Sonra ne yapacağımıza karar veririz.
...: Tamam abi.
Cemal: Ölmüyor herif ölmüyor.(Çakırbeyliler Evinde)
Ömür: İlyas iyi demi Alpaslan?
Alpaslan: İyi dedi Hızır Ali. Omzundan yaralı şimdi geliyorlar.
Didem: Hızır Ali iyi mi?
Alpaslan: Hepsi iyiler.
Haşmet: Kimin yaptığı belli mi?
Behzat: Kim yapacak abi Cemal yaptırdı kesin. Duymadın mı toplantı çıkışında ne dedi.
Enişte: Ne dedi Behzat?
Behzat: Masadan kalkanlar ölür dedi.
Mine: İlyas abimler geldi. Geçmiş olsun abi. Allah bir daha yaşatmasın.
İlyas: Amin
Ömür: İlyas... İyi misin?
Hayriye Ana: Gel uşağım şöyle?
İlyas: Geleyim ana geleyim... Bu kadar kalabalığa gerek yoktu aslında küçük bir sıyrık sonuçta.
Özlem: Şükür abi buna da.
Behzat: Ne sıyrığı kanka o sargı ne?
Hızır Ali: Kurşun omzuna geldi bizde eve gelmeden hastaneden pansuman yaptırdık.
Didem: Sen iyi misin Hızır Ali?
Hızır Ali: İyiyim bitanem.
Emine: Siz gece vakti nere gittiniz?
Hızır Ali: Amcam hadi kafa dağıtmaya dedi Fahri abiler filan gittik.
İlyas: Oğlum sen niye herşeyi anlatıyorsun. Biraz yalan söylemeyi öğretin şuna ana.
Hayriye Ana: Benim uşağım yalan söylemez.
Behzat: Kanka sen liseli ergen misin? Ne demek içip içip sarhoş olmak. Sen ne yaşadın da.
İlyas: Susacak mısınız? Tamam da birşey oldu sizde üstümüze gelmeyin.
Haşmet: İlyas, sana ayıp ettiysem özür dilerim.
İlyas: Ayıp ettin... Ettin abi ayıp.
Emine: Gardaşım...
İlyas: Ama tabi gördüğünüz gibi ölümlü dünya ne olacağı belli olmaz. Önemli değil sıkıntı yok.
Alpaslan: Amca sen dinlen sabah olunca sakin kafayla bana herşeyi tek tek anlat olur mu?
İlyas: Olur olur yeğenim bir bize yapılan saldırıyı anlatmadığımız kaldı onu da anlatırız.
Haşmet: İlyas da iyi olduğuna göre artık kalkalım.
Tipi: İyi dedin Haşmet. Hadi geçmiş olsun İlyas.
İlyas: Eyvallah abi.
Didem: Baba artık ben burda kalayım.
Haşmet: İyi. Eee kim gidiyor kim burda kalıyor.
İlyas: Ömür hanım sizde gidin isterseniz. Sonuçta buraya yabancılaştınız.
Ömür: Yok abi siz gidin. Ben evimdeyim ailemin yanındayım.
Emine: İyi o zaman hadi iyi geceler.
Hatice: Ben sizi yolcu edeyim.
İlyas: Enişte karın da hazır kalkmışken sizde gidin evinize artık.
Enişte: Saat geç oldu şimdi sabah olacak İlyasım git bi daha gel zor oluyor.
Hayriye Ana: İlyasa bakmayın siz geçin kalın burda. Hadi bakalım herkes yatsın geç oldu vakit.
Alpaslan: Amca bize müsade.
Özlem: Sonra yine geliriz abi.
İlyas: İyi hadi iyi geceler size.
Didem: Yürü hayatım bizde gidelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON REİS
AksiHızır Çakırbeylinin ölümünden sonra masanın ve ailenin başına geçen İlyas Çakırbeyliyi çok zorlu bir sınav bekliyor. Abisinden alacağı bu zorlu görevin üstesinden gelebilecek mi?