Bücür Bakıcı

Bücür Bakıcı Bölüm 31

Bücür Bakıcı Bölüm 31

'
...en büyük kavgalar iki dudağımızın arasında olsun. Bakışların işlesin içime. Sev beni tüm kalbinle.'

**

Ondan öğrendim ben iliklerime kadar aşık olmayı. Sevmek nasıl bir duygu, sevinç nasıl bir duygu onun dudaklarından öğrendim ben. Her kulaklığımı takıp hayattan soyutlandığım da şarkının armağan ettiği her notada geldi aklıma o. Her şarkı sözü bana anımsattı onu. Kaybetme korkusu işledi daha sonra içime.

'Ya o da giderse?' 'Alır mı ölüm onu da elimden?'

Yaşadığım her korku göğüsüme bir yumru yer edinirken nasıl yaşardım ben bu korkuyla? Nasıl yok ederdim göz yaşlarımı?

Beni kızdırmıştı. Beni ağlatmıştı. Ama hepsi bir yana. Aşık etmişti beni. İlk öpücüğüm. İlk aşkım. Hepsi oydu. Herşeyini bilirdim ben onun. Onun beni sevdiğini biliyordum.

Ama bunu biliyor oluşum şuan karşımda fotoğraflardan daha seksi olan varlıkla sarılabileceği anlamına gelmezdi.

Hele de en harika anında ona sarılıyordu. Uykudan Jonghyun'un uyandığını duyunca uyanmıştı. Gözleri hala küçücüktü. Kısık bir şekilde bakıyordu etrafa. Taptığım dolgun dudakları iyice şişmişti onu öpme isteğimi yok etmekte zorlanıyordum. Çok güzel bir pembeydi onun dudakları. Hatta pembenin en çok o tonunu seviyordum. Jongin tonu.

Saçları birbirine girmişti. İnsanlar yeni uykudan uyandıklarında saçları hiç hoş olmaz. Hatta rezalet olur düzeltmek çok zordur. Ama Jongin'in acayip güzeldi. Hala hafif bir nemlilik vardı ama güzeldi. Konu Jongin ise herşey güzeldi zaten.

Siyah eşortmanı belinin biraz daha altındaydı. Üstünde ise köprücük kemiklerini öne seren bedenini saran siyah bir penye.

Gülümsedim.

Eğer onunla evlenirsem her gün bu manzara ile karşılamak eşsiz olurdu. Onu bu halde çok kez görmüştüm. Çok kez bu haline aşık olmuştum. Şimdi ise başkası görüyordu.

Gelde kıskanma

Jonghyun ve Jongin çok yakındı Jonghyun geldiğinden beri. Ben tekli koltukta oturuyordum. Chanyeol yerde bağdaş kurmuş bir elinde turşu leğeni diğer elinde asla vazgeçemediği kreması. Ağzını avanak avanak açmış turşuyu atıyor krema sıkıyor çiğniyor daha sonra da televizyonda izlediği dizisine laf yetiştiriyordu sanki duyabilirlermiş gibi.

Taemin'se telefonuna odaklanmış sanki gelen arkadaş onun arkadaşı değilmiş gibi diğer koltuk da göt büyütüyordu. Bunun hesabını sorardım ben de Soo isem.

Eskiden olsa bu haline gülüp daha sonra da kafasına terliğimi atardım. Lakin Jonghyun ve Jongin bu denli yakınken aşık olduğun konforlu koltuk bile bana batıyordu. Kalbim hızla atıyor kan akışımda aşırı artış vardı. Hissediyordum. Kulaklarıma kadar sinirden kızarmıştım ki bunu da hissediyordum.

Derin bir nefes alıp verdim. Kendimi kontrol etmeliydim. Taemin'in en yakın arkadaşıydı Jonghyun. Yurtdışından yeni gelmişti ki Jongin onu çok seviyordu. Abi olarak (!)

Taemin benim durumumun vahimliğini sonunda anlamış olacak ki Jonghyun'u alıp odasına çıktı.

Nefesimi rahatlıkla verdim ve sevdiğim koltukta güzelce yayıldım.

Jongin iyice ayılmıştı anladığım kadarıyla çünkü bana o piçimsi sırıtışıyla bakıyordu. Oturduğu koltuktan kalktı ve yanıma geldi. Koltuğun kenarına oturup bana yaklaştı.