Bücür Bakıcı Bölüm 36

1.7K 120 25
                                    

Bücür Bakıcı Bölüm 36

'Sadece bana gülümse.'

**

İnsanın onu anlayan bir dostu yahut sevgilisi olması güzel şeydi. Sorunların varsa anlatabilecek birini ararsın ama yanında kimse yoktur ya. O en zoruydu işte. Herkes tutunacak bir dal isterdi çünkü. Başımın çaresine bakabilirim dese bile birini arar çünkü. Bu his insanı yıpratır.

İşte bu yüzden ben gerçekten mutluyum. Onun gibi birine sahip olmak dünyanın en güzel hissiydi. Herşeyi onunla denemek istiyordum mesela. Birşey gördüğüm zaman ilk onunla paylaşmak istiyordum. Bu içgüdü yerleşmişti içime. Onun hakkında ne öğrensem kârdı benim için. Biraz daha bilgi edinmek... Biraz daha sevmek... Her huyuna aşık olmak...

"En son ne zaman kandırıldığını hissettin Jongin?" diye sordum.

Hâlâ beni Jongin'in getirdiği o güzel ve sessiz evdeydik üstelik herşey çok güzeldi. Evin bahçesindeki geniş ve rahat koltuklarda oturup sohbet ediyorduk. Sıradan insanlar gibi.. Sıradan bir ilişki.. Ben sadece doğru olan benim için neyse onu yapmak istiyordum. Bende mutlu olmak istiyordum. Bunda yanlış olan neydi ki? Önemli olan benim hislerimdi. Geçmiş eskiden kalmış birşey. Gelecek ise tüm gerçekleri ile beni bekliyordu. O gerçekte Jongin'de vardı.

"Hmm.. Zeus'un Athena'yı baldırında taşıdığını okumuştum 9 yaşlarındayken. Ama beyninden doğduğunu öğrendim geçen yıl. Eh bu beni baya sarstı tabi." deyip dudaklarını büzdü. Bu hali öyle şirin ve masumdu ki sesli bir şekilde kahkaha attım.Aramızdaki mesafeyi kapatıp ona sokuldum. Başım omzunda, elim göğsündeydi. Kalp atışlarının düzenli ritminin ona sarılmamla bozulmasını dinledim. Bakışları bakışlarıma her çarptığında kalp atışlarım hızlanıyordu. Sevgimiz daima tazeydi. Her seferinde daha da çok seviyordum.. Güzel kokusu huzur veriyordu. Nasıl da güzeldi o .

Saçlarıma ufak bir öpücük kondurarak uzun kollarıyla minik bedenime sarıldı. Dünyanın en güzel yeri burasıydı işte. Kalbi.

Gözlerine baktım. Öylesine güzel bir renkti ki. En çok ona yakışıyordu.

"Yarın Seul'e dönelim."

***

"Hisseler gittikçe düşünüyor ve bu gerçekten büyük bir sorun. Şirket avukatları işi bırakmaya gönüllü gibiler. Çiftçilerin bizim için ürün tahsil edeceklerini duydum lakin bu şirket hisselerini yükseltmez. En kısa zamanda Yixing ile evlenmen gerek." dedi temkinli bir şekilde yaşlı adam. Arada homurtular çıkarıyordu.

Oturduğu geniş deri koltukta gözleri kapalı ve sakin bir şekilde konuşuyordu. Uzun, şarışın ellerini dizlerinin üstüne koymuş, sırtı dik bir şekilde yaşlı adamın emirlerini dinliyordu.

Kafasını olumlu bir şekilde eğdikten sonra koltuktan kalktı ve yaşlı adama selam verip odadan dışarı çıktı. Çıktığı an kravatını gevşetti gözlerini yumdu ve derin bir nefes verdi. Ellerini beline sabitledi.Neden hala bu şirkete ve başkan bozuntusunun dediklerine katlanıyordu, bilmiyordu. En kısa zamanda bu şirketten ayrılacağını aklına not etti.

Kafasını kendine gelmek için hızlı bir ritimle salladı.

"İyice kafayı yedin. Ne yapıyorsun Kris?" diye sordu gülümseyerek genç adam.

Kris'e göre oldukça kısa bir boyu vardı lakin görünüşü oldukça erkeksiydi. Saçlarını hafifçe kaldırdığı turuncumsu saçları onu havalı kılıyordu.

"Oh Minseok hyung. Napıyorsun?" deyip hafif bir şekilde büyük olanın koluna vurdu.

"Öyle işte. Yemek yemeye gidelim hadi." kocaman gülümseyerek Kris'ın belinden ileri itti.

"Duydum ki evleniyormuşsun. Vaaaay benden önce evleniyorsun ha. Sunucunuz ben olurum ama çok bir şey bekleme bir yirmilik veririm. Fakiriz elhamdürillah." bunları söylerken o eşsiz mimiklerini kullanmıştı ve gerçekten komik duruyordu. Kris'in yüzünde ufak bir gülümseme oluştu.

"Fakirlik lafı en çokta sana yakışmıyor hyung. Pintilik yapma." dedi ve gülümsedi Kris.

Gülüşerek yemek yiyecekleri restorantlara geldiklerinde hemen boş bir yere oturup sohbetlerine devam ettiriyorlardı. Kris ne kadar gülse bile aklına sürekli Yixing vardı. Derin gamzesi aklına girmişti bir kere. En çok ona yakışan gamze hep gözlerinin önüne geliyordu. Aptalca tebessüm ediyordu ki bu Kris'e çok karşıydı. Yanlış olan bir şey vardı. Neydi o? Aşık olması mı? O baba dediği adamın da evlenmesini istediği kişiye aşık olması onu tatmin etmiyordu.


Araştırmalara göre aşk, bir insanın en ihtiyacı olmadığı zaman başlar en ihtiyacı olduğu zaman biterdi. Kris'in aşık olabilmesi için verilen süre bitmişti aslında. Gamzeli çocuk da nereden çıkmıştı?Herşeyi mahvediyordu. Böyle olsa bile Kris'in kalp atışları,o güzellik aklına geldikçe hızlanıyordu.

Yemeklerini sipariş ettikten sonra tam eline suyu alıp içmeye başlamıştı ki karşısında ki manzarayı gördüğü gibi püskürttü. Ne?!

***

Chanyeol'den...

Tatlı tatlı uyuyordu. Öylesine güzeldi ki. Onu herkesten sakınmak istiyordum. Benden hoşlandığını söylemişti. Ne kadar sarhoş olsa bile. Ki insanların sarhoş olması onlara deli cesareti getiren birşey olduğunu söylerdi yemek şefim. Garip bir şekilde o adamın dediği ve hazırladığı herşeyi seviyordum. Her seferinde doğru geliyordu bana.

Belki de Baekhyun cidden benden hoşlanıyor olabilirdi. Neden hoşlanmasın ki? Bence hoşlanmalı. Artık acı çekmek istemiyordum. Daima tek taraflı sevmek o kadar yorucuydu ki. İstediğim kadar sevebilmek istiyordum onu. Nasıl bu kadar imkânsız olurdu bu?

Uyandığında belki benden nefret bile edebilirdi. Hazır mıydım buna? Kalbim daha ne kadar parçalanabilir bilmiyordum. Tek bildiğim şey şu gecenin tadını çıkarmam gerektiğiydi. Yatağımda sevimli homurtular çıkararak uyuyan Baekhyun'u kendime doğru çektim. Yumuşacık saçlarına ufak bir öpücük bıraktım. Narin kokusunu elbette içime çekmeyi eksik etmedim. Belki hiçbir zaman bu güzel anı hissedemeyebilirdim. En iyisi kendime güzel bir anı bırakmak..


-SON-

Bu kadar çok beklettigim için özür dilerim~~ Sizden bir istediğim olacak. Bu ficte en sevdiğiniz bölümü ve sözleri söyler misiniz? Şimdiden tesekkur ederim! Sizi seviyorum. ❤

-Hyperion

Bücür BakıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin