Bücür Bakıcı Bölüm 1

21.3K 459 81
                                    

Bücür Bakıcı Bölüm 1

Tanrım...Cidden ben bu işkenceyi çekecek ne günah işledim? 

Niye bunu bana yapıyorsun?

Hergün şu lanet okula gitmek zorunda mıyım?! Her neyse...

Tanrı'ya olan konuşmamı bitirdikten sonra bir hışımla yataktan kalktım.Ellerimi ve yüzümü yıkamak  için banyo ya gittim.Yüzümü aynaya çevirdim.Yorgunluktan gözlerim resmen çökmüştü.Yüzüm solmuştu.Ona rağmen çok yakışıklı görünüyordum.Ya...Fakir ama yakışıklı.Pfff.Ne dramatik ama değil mi? Güzel bir yüzüm vardı ama param yoktu.

Banyo da işimi bitirdikten sonra salona geçtim.Salon dediğime bakmayın evim tek odalı.Aaa... fakir olduğumu söylemiş miydim? 

Biraz daha tek odalı mütevazi evimde oyalanıp bir şeyler yedim. Formamı giyip hemen okulun yolunu tuttum. 

Hayatımdaki en büyük ekşın -bakın burası çok heyecanlı-  şu anda kaçırdığım otobüsü yakalamak olacak ki..-SİKTİR.

~~~

"Jongin.." dedi sarışın.Çok şaşırmıştı.Neden şaşırmıştı ki? Elbet gerçek yüz üstüne çıkardı.

"Siz ne yapıyorsunuz burada?" şaşkındı esmer olan.İhanete uğramış hissediyordu.Hayır hayır hissetmiyordu o zaten ihanete uğramıştı.

"Bak cidden düşündüğün gibi değil eğer dinlersen açıkla-" demeye çalıştı ama sarışın, esmer eliyle sus işareti yaptı. Gözlerini yumdu.Öyle çok sıkı yumdu ki sanki gözlerini açtığında olanlar rüya olaabilirmiş gibi.Ama hayır Kim Jongin.Bu rüya değil gerçek.

"Sevgilimle aynı yatakta çıplak olmayı nasıl açıklayacaksın Oh Sehun?" o kadar sakin bir tonla konuşuyordu ki tüm sinirini yutmuştu.Dudaklarını ısırdı.Neden bunu yaptılar ki diye düşündü.

Bunu yaptılar çünkü sen bir aptalsın aptal!

Sessizce odadan çıktı esmer çocuk.Gözlerine dolan yaşları geri ittirmeye çalıştı.Kim Jongin ağlamazdı.Ağlamak zayıflara göreydi. Kalitesi düşük olan otele son kez iğrenek baktı ve son model siyah arabasına bindi.Yanağında ıslaklık hissetmişti. Gözünden düşen tek göz yaşı acizlikti ona göre.


Kendine gel Jongin! Sen zayıf biri değilsin.Sen güçlüsün.Sen ağlamazsın.Arabayı sürmeye başladı.Direksiyonu öyle bir sıkıyordu ki eklem yerleri kireç gibi olmuştu. Şunu anlamıştı Kim Jongin  aşık olmak ona göre değildi. Hani marketlerde aç bitirler vardır ya 10 dilim salam vardır.Tek seferde biter.Artık formulü buydu.Sik+Bırak=Mutlu Ol. 

~~~

Yavaş yavaş okul yolunda ilerliyordum.Otobüsü kaçırmak bir yana düşünmem için avantaj olmuştu. Aniden yağmur yağmaya başlamıştı. Başta azıcık yağsa da yavaş yavaş şiddetlenmeye başlıyordu. Kaldırım kenarına oturup yağmurun beni ıslatmasına izin verdim.Tüm sorumluluklardan arınıyordum sanki.Tabi bu sadece his (!) Gerçeklik payı yoktu.Ne sorunlarım beni bırakıyordu ya da lanet olası olumsuzluklar.Hep bu hayatta ki kaybeden kişiydim.Ne param vardı ne ailem.Tamamıyla yalnızdım.

GÜM!

Vurma sesini duyduğum anda irkildim. Kafamı sesi duyduğum yere çevirdim...Keşke çevirmeseydim.

Karşımdaki manzara..

Kilitlendim adeta. Araba ters bir şekilde duruyordu.Hemen oturduğum yerden kalktım ve arabanın yanına gittim. Yere çömeldim ve içerdeki bedene baktım. Gözleri yarı açıktı. Hemen hastaneyi aradım.10 dakika içerisinde siren seslerini duyunca bi ohh çektim.O kurtulacaktı.

~~~

"O-o iyi mi? " diye sordum tedirgince ameliyattan çıkmış olan doktora. Bana gülümsedi.O anda ki mutluluğumu size anlatamam. Tanımadığım biri için neden bu kadar endişelendiysem artık..

Onu odaya aldıkları zaman yanına gittim. Sandalyeye oturdum ve onu izlemeye başladım.Önce dudaklarına kaydı gözlerim.Çok güzellerdi.

Sonra burnu..Büyük bir burnu vardı.Ama onu kusursuz kılıyordu. Eğer yüz hatlarında hiç kusur olmasaydı bu onu sıkıcı yapardı.Kusurları onu kusursuz yapandı.Böyle düşünüyordum.Ondaki çekim gücü böyle hissettiriyordu.İlk bakışta.

Göz kapakları bile etkiliyiciydi.Bu çocuk cidden özene bözene yaratılmış diye düşündüm.Mikail'den bile daha büyücüydü. Böyle şöyler düşünmem çok anlamsızdı biliyorum.Ama ..bilirsiniz güzele bakmak sevaptır değil mi?! 

Bakın bunu cidden neden yaptım hiç bir fikrim yok ama sandalyeden kalkıp alnına ufak bi öpücük bıraktım.Tam gidecekken hemşire odaya girdi.Burası çok mu sıcak ne?Serumu kontrol etti ve yatak ucundaki dosyaya göz attı.

"O çok iyi.Yalnız ufak bi sorun var.Bacağında hasar  var gibi görünüyor. Onu yoracak haraketler yapmamalı.Örneğin dans gibi. Lütfen bu konuda dikkatlı olun."

"Eh..? P-peki." diyip hemşireyi selamladım ve dışarı çıktı.Omuz silkip umursamadım.Sonuçta ben onun 'bakıcısı' değilim.Bana düşen görevi yaptım. Hem okula da gidemedim.Okul...OKUL! Bugün sınav vardı.

~~~

"NE?! Sen ciddi misin? O nasıl iyi mi?" diye çıkıştı dev.

"Bilmiyorum dostum.Bende hastaneye gidiyorum.Çabuk gel sende."

"Tamam" deyip telefonu kapattı Kris.

Arabayla gidemezdi çünkü tamirdeydi. Bu nedenle taksiyle gitmeye karar verdi. Hemen evinden dışarı çıktı ve yoldan geçen ilk taksiyi durdurdu. Ve hastanenin adresini taksiciye söyledi.Kısa bir süre sonra hastane de olacaktı.Dua etti Tanrı'ya. "Kardeşim iyi olsun." diye.Jongin onu bırakırsa ne yapardı bu aptal dev?

~~~

Zaten çoktan okul zamanı geçmişti.Ben de burada oturup adının Jongin olduğunu öğrendiğim adamın -ki bu adam aşırı seksi olduğu için onu biraz daha görmek istediğimle alakalı kesinlikle değil (!)- ailesini beklemeye karar verdim. Onu izlemek güzeldi.Yani bir daha nerede görebilirdim böyle bi güzelliği?

Hapşurucağımı hissettim ve elimi yavaşça aralık olan ağzıma götürdüm. Hay lanet girsin bir türlü hapşıramıyordum.Gözlerim yaşardı hapşuramadığım için. Gözümü yumduğumda hızlı bir şekilde süzüldü yaş yanağımdan boynuma doğru yol izleyerek. Cidden... Genizim yanıyordu.Burnum tıkanmıştı. 

HÖF!

Telefonumun zil sesini işittim.Hemen cebimden çıkarıp kim olduğuna bakmadan açtım.Açmaz olaydım.

"YAH! SENİ GÖT KAFALI.KARŞIMA SAKIN ÇIKMA.EĞER ÇIKARSAN ..DO KYUNSOO SENİ ZEBANİLERE BECERTTİRECEĞİM!"

Yahhh beni böyle çok seven bir arkadaşım vardı işte.

"Sana da selam Huang Zi Tao." dedim sitem içeren ses tonuyla. 

"SEN NEREDEYDİN? HANİ BANA YARDIM EDECEKTİN? LANET OLASI SANA GÜVENDİM BEN!" söyledikleriyle hayal kırıklığına uğradığını iliklerime hissettim.

"Hastanedeyim Zi Tao.."

"Ha?! Neden? Niye? Neyin var? Bişey mi oldu? Hangi hastane?"

Bunları söylerken nefes aldı mı çok merak ediyorum.

"Bir sakin ol Zi Tao.Ben hasta değilim."

"Sesin niye böyle şey..-şey.. ıhm ağlamış gibi?"

Hah cidden buna mı takıldın malak!

"Ben iyiyim bunu bil yeter panda.Seni tekrar arayacağım."

diyip cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Arkadaşlarımın hepsi böyle...Ağh Tanrım! Ne günahım vardı benim? İki üç arkadaşım vardı zaten.Onlarında böyle olması...

Düşüncelerimle boğuşurken içeri telaş içinde uzun boylu sarışın biri girdi.Aman Tanrım.Sesimi duyup beni cennete mi yolladın?

-Hyperion


Bücür BakıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin