🎞king kavalier*bag drugs
"Sessizlik." diye bağırdım neredeyse. Masadakiler sustuğunda gözlerimi kırpıştırıp derin bir nefes aldım. Şok olmuş Tina'ya baktım. "Başım ağrıyor, bir tanem. Benden uzak durun biraz."
Tina ve Lea, yanındaki diğer kızlarla birlikte bir şey demeden sakince uzaklaştı. Ben de oturakların masasına sırtımı yaslayarak ellerimi, geriye attığım başıma koydum. Dennis Boyle beni geriyordu. Nasıl olabilirdi bu?
Kapıyı sökebilsem yüzüne doğru fırlatarak çıkardım oradan ama yalnızca hızla uzaklaşabilmiştim. Beni şoka uğratmıştı; inanılmaz rahatsız etmişti. Gecemi alt üst etmiş, hatta bu yetmemiş, ertesi günümü ağrı kesicilerle geçirmeme sebep olmuştu.
İlk bana gelseydin... Sadece bana gelseydin... Sen kimsin be manyak? Kimsin sen? Neden sen olasın ki? Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin?
"Merhaba."
Gözlerimi açarak gökyüzüne baktım. Sanırım bulutlar Dennis'in sesine bürünmüş benimle konuşuyorlardı. Umarım öyledir.
"Chalsea?"
Gözlerimi hafifçe kırparak sesin geldiği yöne baktım. Dennis dikiliyordu. "Ne?"
"Nasılsın?"
Bu bir ateşkes miydi? "Ne istiyorsun, baban mı çağırdı?"
"Hayır- Evet." Yanıma oturdu, aramıza mesafe koyarak. "Evet."
"İyi, gelirim. Birileri görmeden git başımdan."
"Gördüler bile," dediğinde doğruldum ve iki yan masamda oturan arkadaşlarıma baktım. Kocaman gözlerle buraya bakıyorlardı.
"Beni sıkmaya başladın." Dennis'e baktım. "Niye geldin ki, mesaj atabilirdin."
"Lorenna'ya mı yazsam Chalsea'ye mi karar veremedim."
"Ha ha. İkisi de benim. Kabullen."
Gözleri üzerimde gezindi, beni baştan aşağı süzdü. "Aslında gözümün önündeymiş, attığın fotoğraflardaki kişi gerçekten sensin."
Huysuz bir tavırla gülümsedim. "Malzeme oldu mu yalnız gecelerine?" Gözleri bir anlığına ardına kadar açıldı. "Seninle birlikte beş kişiye atmışımdır, kulağım çınlaya çınlaya bir hal oluyordum zaten."
"İnandım."
"Barış çağrısında mı bulunuyorsun? Benimle gereksiz konuşuyorsun da."
"Bir nevi. Bir de..." Parmağıyla bir yeri gösterdi. Baktığımda arkadaşlarının dik dik ve ağzı beş karış(Tina ve Lea'dan bile şaşkınlardı) açık şekilde bize baktığını gördüm. "Onlar yüzünden."
Sırıttım. "Bak keyfim yerine geldi. Gidip selam versem kaçı bayılır?"
"En az üçü."
"E gideyim o zaman." diyerek kendimi hafifçe kaydırdım, o an da Dennis tek koluyla belimi sardı.
Başımı öne eğip sola çevirdim, yüzünü net görebilmek için. Saçlarım bacaklarımı gıdıkladı, midemdeki tersyüz olan şeyleri de buna bağladım.
"Yapma." dedi.
"Elin nerede farkında mısın?"
"Gayet." O hareket etmedi, ben de etmedim. Parmaklarının vücudumdaki gereksiz büyüklüğü beni rahatsız etmişti. Sanki direkt içime dokunuyor gibiydi; sırf bu yüzden yağ oranımın artmasını isteyebilirdim. "Babam bizimkileri çağırdı, doğal olarak içeride sen de varsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vahşi kadın
Teen Fiction(4) Dennis Boyle, arkadaş grubunun en aklı başında olan üyesiydi ve hata yapmaktan hep kaçınırdı. Chalsea Lorenna Almei ise onun aklını başından almak için mükemmel bir adaydı ve kesinlikle büyük bir hataydı; yapmaktan geri duramadığı bir hata.