⚘yirmi bir

3.9K 272 22
                                    

🎞layto*beauty

Dennis gerçekten de bana filmi izlettirmişti. Yatağına geçmemi söylemiş, kendisi koltuğu tercih etmişti. Saatler geçtikçe kendimi fazlasıyla duygusal hissetmeye başlamıştım. Dennis'im önünde onlarca zayıflık gösterdiğim için üzgündüm. Lea için üzgündüm. Kendim içinse üzgün değil, sinirliydim.

Yatağın uç kısmına, sağ tarafımın üzerine yatmıştım ve iyice büzülerek telefonuma bakıyordum. Açtığı film ilgimi çekmediğinden değil, bir türlü hiçbir şeye odaklanamadığımdan öylesine bakınıyordum ekrana. Bir yandan da evime gitmek istemiyordum, aynı şekilde burada bulunmak da. Şirazem kaymıştı resmen.

Hayatımın bu dönemine kadar aynaya baktığında ne görmek istediğini bilen ve beklentimi karşılamak için çabalayan biri olmuştum. Son zamanlarda ise aynalara yalnız bakmak istemeyen fazlalıktım. Dennis özgüvenimi mi kaybettirmişti bana yoksa zaten hiç olmamış mıydı?

Dennis iç çektiğinde başımı kaldırdım. "Biraz daha oflarsan seni çalkalamam gerekecek."

"Beni eve götürmeyen sendin."

"Gitmek istemeyen de sen."

Gözlerimi kıstım, Dennis artık sessiz kalmayı bırakarak bana karşılık veriyordu. Amma da hoşuma gitmişti bu. Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Kabul etmeyebilirdin hayatım. Beni ne kadar yakınında istiyorsan artık..."

Parmakları dudaklarında gezinirken güldü. Her gülüşünde ürperecektim herhalde. "Nasıl düşünmek istersen öyle olsun."

"Olayın ne senin?" Kaşlarımı çattım. "Hikayen yani. İnsanların isteklerini analiz edene kadar sessiz kalıyor sonra da bulgularını onlara karşı mı kullanıyorsun?" Oturduğu yerden ciddiyetle doğruldu ama yüzünde hayret vardı. "Ya da şu titizliğin? Takıntılı gibisin fakat tam olarak öyle olsan kardeşinin bu kadar dağınık olmasına izin vermezdin."

"Beni tanımak istiyorsan açıkça sorabilirsin, savaş açarmış gibi davranmana gerek yok."

"Al işte." diye homurdandım.

Homurdanmamı umursamayıp bir süre düşündü. "Haklısın, her anlamda Thomas bayağı dağınık. Düzenli olmak da bana kaldı haliyle. Küçüklüğümden beri alışmışım."

"Hiç istemedin mi... Thomas gibi olmayı yani."

"Denediğimde ne olduğunu gördüm." diyerek izinin olduğu yeri işaret etti. "Hem bana göre değil zaten."

Telefonumu elimde çevirip durdum. "Ne istediğini çok önceden anlamış olman güzel." Hayatım yalanlar ve boşluk üzerine kurulmuş gibi acı bir tat kalmıştı ağzımda. Bazı zamanlar bundan zevk alıyor olmam da acınasıymış gibi... Bildiğim tek şey, Dennis'in benimle boşuna uğraşıyor olmasıydı. "Neyse, kıyafetlerim kurumuştur. Benim kızlar eminim ki bir partidedir, onlara katılayım. Ütü lazım sadece... hımm, hiç yapmadım ama bir yolunu bulurum."

Ayağa kalkmamı izledi. "Götürmemi ister misin?"

Kıyafetlerimin ve makyajımın durumunu kontrol edip saçlarımı düzeltmek için banyoya gitmiştim ki yarı yolda duraksadım. "Aslında gelmeni isterim."

Dennis bir anlığına kaşlarını çattı. "Gelirim." dedi. "Yemek yemeden olmaz ama."

"Gerçekten yiyemem, içmeyeceğim de zaten. Kilo aldım derken ciddiydim, annemler haftaya geliyor."

"Yani?"

Karnımı patlatladım. "Hedeflediğimden dört kilo fazlaydım zaten; bir de beş yüz gram aldığımı fark ederse, ki o konuda cin gibidir, üzülür. Başaramadan pes ettiğim için."Sakince sesli nefes aldı. Tereddütle baktı bana. "Sor hadi sor."

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin