Evin girişi insanlarla doluydu. Oturup sohbet edenler, korkuluklardan sarkanlar, bizim gibi yeni gelenler vardı. Evin içerisinin dışarı taşmasına rağmen bir şekilde araya karıştık. Geleni gideni kimse kontrol etmiyordu; oysa ben kendimi Lea ya da Tina'yı çağırmaya çoktan hazırlamıştım. Bizim partilerimizde hep sorgulayan biri olurdu kapıda, ya da kıyafetlerinize veya tipinize göre içeri alan.
Lea'yı bulana kadar yanından geçtiklerimizin dikkatini çekmiştik. Hiçbir uğraş olmadan. Üstelik bu bölgede tanındığımı da sanmıyordum, belki Instagram'dan görmüş olanlar vardı ve şaşkınlıkla burada ne aradığımı sorguluyorlardı.
"Lea!" diyerek onu başkasıyla muhabbetinden kopardım, sarıldım. Karşılık verdi, selamladı; ardından da yanındakileri tek tek tanıttı. Bir süre sonra afallayarak Dennis'i fark etti. Dennis ona selam verdiğinde daha da şaşırdı.
"Tina nerede?"
"Ann ve Madeline ile tenis masasındalar." diyerek bahçenin eve yakın kenarını işaret etti. "Size de birer bardak alalım mı? Sadece bira ama fena değil."
"Ben alırım." dedi Dennis, kısa bir süreliğine uzaklaştı.
"Tina'nın anlattığı Chalsea sendin demek." dedi, Lea'nın tanıttığı ismi Evan olan çocuk. Bana doğru yaklaştı. "İçmiyor musun?"
Lea tereddütle bana baktı. "Bugün değil." diye cevapladım.
"Ben de. O yüzden bunu kullanıyorum," diyerek ucu şeffaf poşete sarılmış bir lolipop uzattı. "Aslında sigarayı bırakmak için başlamıştım ama çilekliler bayağı iyi."
Kaşlarımı kaldırdım. "Ne bu? Uyuşturucu mu?"
Evan ve Lea'nın konuştuğu Dustin kahkaha attı. Evan da arkadaşına sırıtarak baktı bir an. "Hayır, sadece lolipop. Öyle şeyler üretiliyor mu ki?"
Hector uçsuz bucaksız üretim fabrikası gibiydi. Giydiği kıyafet bile uyuşturucu olabilirdi, hatta yenilebilirdi. Bunu söylemeyecektim tabiiki de. "Bilmem." diyerek elindekini aldım. Teşekkür etme ihtiyacı hissetmedim, o da beklemedi zaten. Sadece gözleri lolipopun paketini açışımı ve dudağıma yaklaştırışımı izledi.
Duraksadım. "Tatlım, penisin elimdeymiş gibi düşünmeyi bırak. Çok üzülürsün."
Evan gözlerini kocaman açarak geri adım attığında Dustin kahkahalarla omzuna vurdu. Lea kıkırdadı ama endişeliydi, ona sorun olmadığını belli edercesine baktım. Ardından kulağına doğru eğilerek iyi olup olmadığını sordum, o da Dustin'in hoşuna gittiğini söyledi.
Lolipopu ağzıma atarak Tina'nın yanına gittim. "Naber?" dedim, masadaki pinpon topunun isabet ettiği bardağı içmesini bekledikten sonra.
"Oha! Gerçekten gelmişsin!" diyerek bana kocaman sarıldı. Bayağı içmiş gibi ucuz bira kokuyordu. "Harikayıııım! Bak, Ann de burada."
"Çok kalmayacağım. Ah, selam Ann. Pembe saç yakışmış."
Ann birkaç adımda yanımıza geldi. Bana kısık gözlerle bakıyordu ama dudaklarında, aynı Tina'daki gibi, yapay bir gülümseme vardı. Feci bir düşmanlık seziyordum ama bu hoşuma gitmişti, o yüzden de benim gülümsemem gerçekti.
"Şu Dennis mi?" diye haykırdı Tina.
Gösterdiği yöne bakıp böbürleneceğim sırada gördüğüm şeyle tüylerim diken diken oldu. Dennis'in önünde bir kız vardı ve geçmesini engellercesine önünü kapatmıştı. Dennis bardağını ve benim olduğu tarafı göstererek bir şeyler söylüyordu, kız ise işaret ettiği yöne bakmıyordu bile.
Lolipopun ucunu elimde tutarak çevirdim, bir süre kızın çırpınışlarını izledim. "Kıza üzüldüm ya, kurtarayım bari." diyerek onlara doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vahşi kadın
Roman pour Adolescents(4) Dennis Boyle, arkadaş grubunun en aklı başında olan üyesiydi ve hata yapmaktan hep kaçınırdı. Chalsea Lorenna Almei ise onun aklını başından almak için mükemmel bir adaydı ve kesinlikle büyük bir hataydı; yapmaktan geri duramadığı bir hata.